Asosyal bir adamın tutku haline getirdiği kadına sahip olmak için onu kaçırarak gözlerden uzak bir yerde hapis hayatı yaşatması bugün için ilginç bir konu olmayabilir; ancak William Wyler’ın The Collector filmi için bu durum sadece tartışmaya açacağı konular için bir bahane veya bir zeminden ibaret. Bir süre sonra adamın yapabileceği kötülükler ve kadının kurtulup kurtulamayacağı hakkında sorular sormaktan bizi vazgeçiren Wyler, kurban ile bağ kurmak ve hikâyenin nasıl bir son bulacağını beklemek yerine iki tarafı da daha yakından tanımak isteyen bir izleyici olmaya hazırlar.
John Fowles’un romanından uyarlanan ve büyük çoğunluğu Terence Stamp ve Samantha Eggar’ın canlandırdığı iki karakter arasında geçen The Collector, zalim ile mazlum arasında geçmesi beklenen ilişkiyi film boyu farklı zıt konumlara taşır. Evcimen ile sosyal, öteki ile popüler, duygu ile mantık, kelebek ile koleksiyoncu… Her konumda da hayatın doğal akışında bir araya gelmelerinin ve anlaşabilmelerinin imkânsızlığı onanır. Değerin göreceliği ve sanat, aşk, güzellik gibi soyut kavramlarda malik olmak sorgulanır.
Oyuncuların filme katkıları da yadsınamaz. Terence Stamp, vücut dili ile Quasimodo, Esmeralda’ya aşkını bastırmakla kalmayıp ona sahip olmak isteseydi neler olacağını da senaryoya ilave etmiş kadar zenginlik katar. Samantha Eggar, rolüyle Altın Küre’yi evine götürmüştür. Cannes’da ise ikili el ele ödülleri toplamışlardır.

İşletme ve Radyo-TV-Sinema mezunu. Eleştirel alanında aktif olmaya DVD+ dergisinin resmi forumunda moderatörlük yaparak başladı. İlk eleştirileri ise 2008 yılında Kanal D Home Video dergisinde yayınlandı. 2009’da Sinemaximum sitesinde, 2010’dan itibaren ise kişisel blogunda yazmaya devam ederken Aralık 2013’de Cineritüel’e katıldı. Antalya’da yaşamaktadır.