L’Atalante’nin kaptanı Jean ile Juliette evlenir. Taşra kasabasında yapılan düğünden sonra çift balayı için tekne yolculuğuna çıkarlar. Kadının teknede bulunmasının yarattığı rahatsızlık, baş gösteren kıskançlık krizleri, huzursuzluk ve yer yer gerçek üstücülüğün izlerini taşıyan melankolik bir öykü; deniz ve Paris’in ışıltılı yaşamı arasında yaşanan gelgitler… Jean ve Juliette’nin deniz altındaki unutulmaz yüzleşme sahnesi filmin tonunu ve etkisini gözler önüne serer. Bir hesaplaşma ve duygu patlamasını bu kadar net veren sahne bulmak kolay değildir.
29 yaşında hayata veda eden Jean Vigo, maalesef ki yönettiği tek uzun metraj filmi L’Atalante (Geçip Giden Çatana) ile Fransız Şiirsel Gerçeklik akımının başyapıtına imza atmıştır. Sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olan L’Atalante, mekân kullanımı ve Vertov’un kardeşi Boris Koufman’ın sinematografisi ile bugün bile parlamaktadır. Oldukça ileri görüşlü, gerçekçi tarzıyla türdeşlerinden ayrılan filmde Vigo çarpıcı bir atmosfer ve karanlık bir üslup belirler. Ekonomik çöküntünün getirdiği sokağa sinmiş sefalet ve Paris’in ışıltılı yaşamı iç içe geçmiştir. Bunun dışında L’Atalante, İtalyan Yeni Gerçekçiliği ve daha çok Fransız Yeni Dalga da dâhil olmak üzere birçok akım ve yönetmeni etkilemeye devam etmektedir.
Vigo’nun filmi gerçek bir hazine ve keşfedilmeyi bekliyor.
İşletme ve Finans lisans mezunu, Sosyoloji öğrencisi. Kendi blogu ve DVD+ dergisi forumundan sonra sinema yazılarını yayınlamaya Sinemaximum sitesi ile başladı. Daha sonra yaklaşık 2 yıl Türkiye’nin ilk online sinema dergisi Sinemalife’da Düş Perdesi ve Ev Sineması bölümlerini yürüttü. Kanal D Home Video DVD dergisinde yazdı. Temmuz 2013’de Cineritüel ekibine katıldı. Philip Morris Ezd kanalında Planlama ve Analiz bölümünde çalışmaktadır.