Re-Animator (1985) – Stuart Gordon

Re-Animator (1985) – Stuart Gordon

Share Button

Korku edebiyatının efsane yazarlarından H.P. Lovecraft’ın “Hebert West – Reanimator” adlı hikâyesinden uyarlanan Re-Animator’un (Diriliş) tuhaf bir kimyaya sahip olduğunu söylemek mümkün. İlk bakışta bir Frankenstein (çılgın bilim adamı ölümün çaresini arar) parodisi izlenimi veren film, işlerin kontrolden çıkmasından sonra kendi özgünlüğünü hissettirmeye başlıyor. Zombi filmlerinin kalıplarından, gore ve istismar sinemasına uzanan geniş bir yelpazede izleyiciyi şaşırtan film; kopan uzuvlar, ilginç cinsel göndermeler ve akıllara ziyan bir tecavüz sahnesi ile türün tüm özelliklerini bir arada sunmayı başarıyor. Neredeyse aşırılıktan beslenen filmin tuhaf bileşenleri sayesinde kült statüsüne ulaştığını da söyleyebiliriz.

Miskatonic Üniversitesi’nde (H.P. Lovecraft’ın çoğu hikâyesinde kendisine yer bulur) tıp öğrencisi olan Dan Cain geleceği parlak, zeki bir gençtir. Özel hayatında da Dekan Dean Halsey’in kızı Megan’la birliktedir. Hebert West adlı genç doktor ise Avrupa’da bir araştırmayı yarım bırakıp Miskatonic Üniversitesi’nde çalışmaya başlar ve Dan’in ev arkadaşı olur. Hebert keşfettiği bir iksir ile ölüleri yaşama döndürmek üzerine deneyler yapmaktadır. Hebert’in Dan’in kedisi üzerine yaptığı deney sonrasında Dan ile Hebert morgda birlikte gizli deneyler yapmaya başlarlar. Ancak bu deneyler kısmen başarılıdır. Deneyin tam başarılı olabilmesi için daha taze cesetlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sırada Megan’a hayranlık besleyen Dr. Hill ise Hebert’in keşfini çalıp ünlü olmak istemektedir.

Diğer ünlü korku yazarlarının eserlerinin aksine, sinemada hak ettiği değeri bulamayan Lovecraft’ın öykülerini sahiplenmiş Gordon, neredeyse tüm kariyerini yazarın uyarlamalarını yapmakla geçirmiştir (From Beyond, Dagon, The Dreams in the Witch House). Lovecraft’ı en iyi anlayan ve içselleştirmiş yönetmenin kendisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu sayede yönettiği uyarlamalarda hikâyenin açılım noktalarını çok iyi analiz edebiliyordu. Re-Animator’de, yazarın karanlık bilgi ve bilimi merkeze koyan hikâyesini özüne zarar vermeden B filmin tehlikeli sularında yüzdürüyor; ciddiyetten uzaklaşması gereken anları çok iyi bildiğinden gülünç duruma düşmeden ve tuhaflığından zerre ödün vermeden filmini tamamlıyor. Filmin ölümsüzlüğü arayan ancak kontrol yetisini sık sık kaybeden doktorlarının, tüm olanlara karşı halen “yaşam iksir”ini savunuyor olmaları, hatta sonu düşünüldüğünde bu konuda ısrarcılığı, bilimin kişisel ego ile kullanılmasının sakıncalarını vurgulamaktadır. Lovecraft’ın da çok sevdiği, bilginin yanlış ellerde medeniyetin tehdit edecek duruma gelmesini, Gordon biraz tuhaf şekilde de olsa doğru noktaya temas ederek ifade ediyor.

Re-Animator’un yaratık ve zombi filmleri ile çılgın bilim adamı öykülerini birleştirdiğini söyleyebiliriz. Gordon, bolca kan, canlanan cesetler, kendi halinde hareket eden uzuvlar ve yoğun cinsel imgeler ile izleyiciyi şaşkınlığa sürüklüyor. Yer yer grotesk anları harmanladığı hınzırlığı ile filmin B kalıplarının ötesine geçmesini sağlıyor. Re-Animator şiddeti kullanırken sınır tanımaması, ekranda göreceğiniz en anti-kahraman karakterlerden, bilimsel hırsın kurbanı Hubert’in personası ve yaratıcı plastik efektleri ile kült tanımını sonuna kadar hak eden bir film.

Hubert’in buradaki kadar iyi sonuç vermeyen iki devam filmini de filmin meraklılarına tavsiye edelim.

twitter.com/gok_gkhn

, , , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir