İzmir Filmekimi’nin ikinci gün programında Tanovic, Jarmusch, Coen, Lelio ve Ünlü’nün filmleri gösterildi. Süpriz etkinlik ise Sen Aydınlatırsın Geceyi arkasından Onur Ünlü’nün soru cevap için salona gelmesi oldu. Bu beklenmedik ziyarette konu daha çok filmin neden genel dağıtıma çıkmadığı oldu. Ünlü film yapmak süreçlerinden, kafasındaki düşüncelerin nasıl filme dönüştüğünden bahsetti. Arthouse diye yaftalanarak dağıtımcı bulamaması ve dağıtımcının kendi filmi hakkında ahkam kesmesine tahammül edemediğini söylemesi ilgi çekici noktalardı.
İkinci günün açılış filmi Sevastian Lelio imzalı Gloria, 58 yaşında boşanmış ve yalnız bir kadın olan Gloria’nın genel tahakkümlerin dışına çıkarak kendi öz benliğini koruması yer yer alaycı ama gerçekçi bir tonla anlatılıyor. Köşesine çekilmek yerine eğlenceyi, aşkı, seksi ve dansı seçen Gloria’nın hayat enerjisi perdeden taşıyor. Paulina Garcia’nın ödüllü performansı filmin sınırda tonunun yakalanmasında en büyük etkiye sebep olmuş. Gloria mizah, enerji ve oyuncu performansları açısından oldukça iyi bir film.
Daha çok No Man’s Land ile anımsadığımız Danis Tanovic’in amatör oyuncularla çekilmiş son filmi Bir Hurdacının Hayatı (Epizoda U Zivotu Beraca Zeljeza) Bosna’nın zor koşullarını, ekonomik sıkıntılarını ekrana taşıyor.. Hurda demir toplayarak geçinen Nazif’in eşinin düşük yaptığı hastane, fetüsün alınması için gerekli ameliyatta çok fazla para talep edince mecburen kasabalarına geri dönmeleri ve Nazif’in daha fazla demir toplayarak eşinin hayatını kurtarmaya çabalaması filmin ana konusu. Tanovic’in filminin oldukça dokunaklı olduğunu da söylemek gerekiyor.
Festivalin şu ana kadar ki en iyi filmi olan Jim Jarmusch imzalı Sadece Aşıklar Hayatta Kalır (Only Lovers Left Alive), fetişist bir vampir filmi. Adam ve Eve’nin yüzyıllar süren aşkları, ince ve bohem zevkleri, dünyanın entellektüel anlamda gittikçe dibe vurmasını ve kana ulaşmak için gösterdikleri çaba filmin ana ekseninde yer alıyor. Jarmusch’un filmi zihin açıcı referanslar, karizma ve entellektüel bir ruha sahip. Her açıdan etkileyici bir deneyim sunan film, tekrar tekrar izlenecek, keşfedilecek kadar derinlikli bir film. Vizyon yüzü görürse mutlaka izlemek gerekiyor. Tilda Swinton ve Tom Hiddleston’un performasları ise tek kelimeyle enfes.
Coen’lerin son filmi Sen Şarkılar Söyle (Inside Llewyn Davis), 60’ların başında müzik dünyasında tutunmaya çabalayan bir folk şarkıcısının hayatına odaklanıyor. Coen’lerin sarkastik mizahından bolca pay alan film, müzik enstitüsünün acımasız çarklarında debelenen bir adamın, gittikçe umudu kaybetse de tutkusunun derinliğinden bir şey kaybolmadığını anlatıyor. Tutku dolu bir film olan Sen Şarkılar Söyle, Coen’lerin tüm temalarını folk bir öyküde birleştirmeyi başarıyor.
Onur Ünlü’nün genel dağıtıma çıkmayan filmi Sen Aydınlatırsın Geceyi, izleyicilere fantastik bir atmosferde ilginç bir hikaye anlatıyor. Ünlü’nün “Olağan dışı durumlara normal insanların verdikleri sıradan tepkiler” diyerek nitelendirdiği film, gerçek nedir sorusuna birçok kez cevap arıyor. Gerçeği, soyut olarak kafamızda düşündüklerimiz şeklinde tanımlayan film, kıskançlık ve aldatılma hissini de fantastik bir eksende ele alıyor. Metaforlarla dolu film ilginç olduğu kadar Türk Sineması için sıra dışı bir deneyim. Cineritüel Top 150 listesinde de yer alan filmi gördüğünüz yerde ıskalamamanızı tavsiye ederim.

İşletme ve Finans lisans mezunu, Sosyoloji öğrencisi. Kendi blogu ve DVD+ dergisi forumundan sonra sinema yazılarını yayınlamaya Sinemaximum sitesi ile başladı. Daha sonra yaklaşık 2 yıl Türkiye’nin ilk online sinema dergisi Sinemalife’da Düş Perdesi ve Ev Sineması bölümlerini yürüttü. Kanal D Home Video DVD dergisinde yazdı. Temmuz 2013’de Cineritüel ekibine katıldı. Philip Morris Ezd kanalında Planlama ve Analiz bölümünde çalışmaktadır.