Vesikalı Yarim Üzerine altbaşlığı ile Nilgün Abisel, Umut Tümay Arslan, Pembe Behçetoğulları, Ali Karadoğan, Semire Ruken Öztürk ve Nejat Ulusay tarafından kaleme alınan bu ortak kitap Türk sinemasnın bence en iyi filmi olan Lütfi Akad’ın kült filmi Vesikalı Yarim üzerine yapılmış kapsamlı incelemeleri içermektedir. Akad usta her ne kadar; “Filmi seyredin, dokunuyorsa size, kalbinize dokunuyorsa o kadarla yetinin. O güzel bir şey. Ama didiklediğiniz zaman filmi bozarsınız. O şey kalmaz sizde, tadı kalmaz” (1) dese de bu film yine Sefa Önal’ın ya da başka senaristlerin yazdıkları melodramlardan farklı olarak entelektüel hazzımıza da hitap eden bir filmdir. Sadece Türk sinemasının değil filme çekilmiş 395 senaryosuyla dünyanın da en çok filme çekilmiş senaryo yazarı olan Safa Önal’ın Sait Faik’in Menekşeli Vadi öyküsünden uyarladığı Vesikalı Yarim, batılılaşmak, modernleşmek, merkez-çevre çatışması, aile, fert ve toplum gibi birçok sorunsal etrafında dönen hikayesiyle dikkatleri çekmektedir.
Kitabın adından da anlaşılacağı gibi bu film çok tanıdık bir melodram gibi durmakla birlikte çok tuhaf sosyolojik göndermeleri barındırmasıyla klasik melodramlardan ayrılır. Akad’ın ustalık dönemlerinde çektiği bu film tıpkı Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye’si gibi Kocamustafapaşa-Beyoğlu karşıtlığını ve bu metafor üzerinden Türkiye’deki merkez-çevre çatışmasını anlatır.
Trajik Bir Melodram ve Gerçekçi Bir Melodram olarak iki bölümden oluşan kitapta Sabiha ve Halil’in aşkı derinlemesine incelenir. “Akad, modernliği reddetmeyen bir perspektif içinden modernliğin gündelik hayatta yarattığı eşitsiz ilişkileri ekonomik, toplumsal ve kültürel yönleriyle gösterir.” Modernliğin farklı boyutlarını, gündelik hayattaki ilişkiler üzerinden üstelik trajik ve gerçekçi bir hikaye anlatmayı başarmış Akad’ın bu filminin her sahnesi hatta bazı sahnelerindeki her karesi üzerinde derin tefekkürle düşünmeyi gerektiren çok boyutlu bir filmdir. Filmi sosyolojik olarak derinlemesine inceleyen kitabın yazarları sadece bununla yetinmezler, ayrıca filmin estetik dili üzerine de düşünürler. Akad’ın olgun bir sinematografik yaklaşımı bu filmin hikayesini zenginleştirmiştir. Sinemasal dili, sinematografik yaklaşımıyla Akad, adeta roman sayfaları gibi birkaç kamera hareketi ve objektif oyunlarla modernlik açmazları üzerine düşünmemizi sağlar. Kitabın sonunda senarist Safa Önal ve Lütfi Akad ile yapılmış söyleşiler de kitabı zenginleştirir.
Bu Kitabı Niçin Okumalıyız?
– Akad ustanın sinemasal yaklaşımını analiz edebilmek için
– Vesikalı Yarim gibi kültleşmiş bir filmin farklı yazarlarca derinlemesine analinizi okumak için
– Akad ve Önal ustaların röportajlarını okumak için
– Bu film sadece bir sinema filmi değildir; aynı zamanda yakın Türkiye tarihinin bir metaforudur. Türkiye’nin mdernleşme serüveninin gündelik hayattaki tezahürünün bireyler üzerindeki etkisine odaklanmak için
– Özellikle film okuması yapmak isteyen gençler için önemli bir kaynak olan bu kitap, bir filmi okurken filmin, sinemasal öğelerine, sosyolojik-psikolojik-felsefi yaklaşımlarına, kültürel konumlanışına nasıl bakmamız gerektiğine dair temel yaklaşım ve fikirler geliştirdiği için.
Çok Tuhaf Çok Tanıdık
Yazarlar: Nilgün Abisel, Umut Tümay Arslan, Pembe Behçetoğulları, Ali Karadoğan, Semire Ruken Öztürk, Nejat Ulusay
Basım Yılı: 2005 (1. Baskı)
Yayınevi: Metis Yayınları
Sayfa sayısı: 172
[1] Çok Tuhaf Çok Tanıdık, 1. Baskı, 2005, Metis, s. 131

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu. Marmara Üniversitesi iletişim Fakültesi’nde Sinema yüksek lisansını tamamladı. Sinema Kafası’nda başladığı film eleştirilerine Cineritüel sitesinin yanı sıra Dipnot Dergisi’nde film eleştirileri ve makalelerini yayınlayarak devam ediyor.