Ciddiye alsın ya da almasın, her sinemasever, Oscar ödüllerinin sahiplerini bulma günü yaklaştıkça heyecanlanmaya başlar. Sevdiği filmlerin ya da oyuncuların takdir görme isteğinin, yeni filmler keşfetme heyecanına karıştığı bu dönemde, özellikle sosyal medyanın da yaygın kullanılması ile sinemaseverler arasında etkileşimler de en üst düzeye çıkmaktadır. Diğer taraftan endüstri için Oscar ile taçlandırılan kişilerin daha nitelikli projelerde yer alıyor / alacak olmasını belirtmek ve genel kitleye göre halen en prestijli sinema ödülünün Oscar ödülleri olduğunu da eklemek gerekiyor. Oscar tarihinin büyük hatalarla örüldüğünü düşünürsek, Cineritüel ekibi olarak tahminlerimizi kazanmalı / kazanacak şeklinde hazırlamak istedik. Tahminlere geçmeden önce adayları kısa bir değerlendirme ile hatırlayalım:
En İyi Film / Yabancı Dalda En İyi Film / En İyi Animasyon Film Kategorileri
Bu sene en iyi film kategorisinde 8 film yarışıyor. Yarışın Boyhood ve Birdman arasında geçeceğini tahmin ediyoruz. The Grand Budapest Hotel ise sürpriz olarak göze çarpıyor. Boyhood –Çocukluk- zaman kavramını ele alışı ve bunu özgün bir öykü aktarma yöntemi olarak benimsemesi, kendi sinema dilini oluşturması gibi maharetleri ile fark yaratıyor. 12 yıllık bir periyotta, dönemsel çekimlerle tamamlanan filmin epik söylemden ısrarla kaçınması da filmin artılarından biri. Birdman ise sanatsal bir varoluş çabasını merkezine yerleştirirken eleştirinin dozunu yükseltmekte, teknik yetkinliği ile de göz doldurmakta olan bir yapım. Hangisinin Oscar’a uzanacağını Pazar gecesi öğreneceğiz; ancak ikisinin de oldukça üst düzey filmler olduğunu söylemek gerekiyor. Sundance gösteriminden sonra tüm dünyada bir fenomene dönüşen Whiplash, vasatı kabul etmeyen ve gerçek başarıyı, hatta ötesini arayan caz hocası Fletcher ile okula yeni girmiş, yetenekli ve hırslı Andrew’un birbirlerinin sınırlarını test ederek kusursuzluğa erişme çabasını, gerilim filmlerini aratmayacak bir tempoyla perdeye taşıyor. The Grand Budapest Hotel –Büyük Budapeşte Oteli- ise, Wes Anderson’un incelikli anlatımının son ürünü olarak bu sene adından oldukça söz ettirdi. Klasik Anderson temalarının iç içe geçtiği film, atmosfer yaratmaktaki başarısı ile tam not aldı. Her iki filmi de Oscar için muhtemel sürpriz adayları olarak görebiliriz. Yarışın en zayıf halkaları ise ilginç bir şekilde arkalarını endüstriye dayamış durumda. Hem militarist hem de milliyetçi üslubunu ahlaken çok yanlış bir noktada birleştiren American Sniper –Keskin Nişancı- sadece Amerika’yı kutsadığı için yarışın içine dahil oldu. Filmin gişesinin de çok iyi olduğunu belirtelim. Diğer taraftan cilalanmış bir Alan Turning portresi çizen The Imitation Game –Enigma- ise yüzeysel kalıp vasatı aşamıyor. Ayrıca Turning’i ele alış şeklinin de oldukça sorunlu olduğunu söylemek gerekiyor. Bir diğer uyarlama The Theory of Everything –Her Şeyin Teorisi- ise oyuncu performansları ile göze çarpan bir Stephen Hawking biyografisi. Hawking’i, eşi Jane’in gözünden anlatan film, birkaç an dışında hastalığı duygu sömürüsüne dönüştürmeden temiz bir anlatı tutturuyor. Son olarak Selma –Özgürlük Yürüyüşü-, Martin Luther King’in 1965’deki protesto yürüyüşlerini merkeze alıyor; filmin dinamizmden yoksun, vasatı aşmayan bir biyografi olduğunu söylemek mümkün.
Yabancı dilde en iyi film adaylarından öncelikle ikisi göze çarpıyor: Ida ve Leviathan. Ida, iki kadının kimlik bulma arayışları ve gerçeklerle yüzleşme çabasını merkeze alırken, karakterleri dramatik yapıya hapsetmeden bireysel bir hikâyeyi evrensele ulaştırmayı başaran dili ile farklılaşıyor. Pawel Pawlikowski’nin sabit ancak etkili kamerası, siyah-beyaz görüntüleri ile birleşerek izleyicinin, karakterlerin yaşadıklarından çok duygu durumlarına odaklanmasını sağlıyor. Bunun yanında film geçmiş, bellek, gelecek, karar verme, kendi tabularıyla yüzleşme ve bireysel sınırlarını test etme üzerinde düşünmemizi sağlıyor. Leviathan ise, Thomas Hobbes’un toplum sözleşmesi üzerine yapısını inşa eden, mikro bir olaydan bütüne ulaşmayı başaran ve metni çok iyi yorumlayan bir film. Andrey Zvyagintsev’in, şiddet, yozlaşma ve ahlaki çürümenin izini sürdüğü film, hak ve özgürlükler açısından da konuyu hassas bir dengede yaklaşmayı başarıyor. Devlet adına gücü elinde tutan bireylerin bunu kullanarak bireyler üzerinde tahakküm kurması, menfaat ve çıkar tiranlıkları oluşturması, yaşama ve mülkiyet haklarını gasp etmesi veya bireyin özgür iradesine ket vurması günümüz siyaseti ile ilişkilendirildiğinde, Leviathan’ın değerini daha da yükseltiyor. Bu sene aday gösterilmesi beklenen Turist ve Kış Uykusu yerine Timbuktu ve Wild Tales finale kaldı. Altın Palmiye kazanmış Kış Uykusu kadar güçlü olan tek filmin Leviathan olduğunu düşünmekle birlikte, Kış Uykusu’nun aday olamamasını, Oscar hatalarına eklenmiş bir yenisi olarak görüyoruz. Oryantalist soslu ve günceli yakalama kaygısıyla ilk beşte kendisine yer bulan Timbuktu, çarpıcı anlara sırtını dayamış vasat bir film. 6 farklı hikayeyi harmanlayan Wild Tales ise, özellikle Altın Küre sonrasında sektörden çokça destek görüyor. Tangerines, Gürcü-Abhaz savaşının mağduriyetlerini etkin bir sinematografi ile gözler önüne seriyor.
Bu sene animasyon filmi adaylarına baktığımızda ilk göze çarpan The Lego Movie’nin ilk beşe kalamaması. Beş filmin de birbirinden güzel olduğunu söyleyebiliriz. Ödülün, bir devam filmi olan How to Train Your Dragon 2’ye (Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2) gitme olasılığı oldukça yüksek; film klasik anlatıyı başarılı bir şekilde uyguluyor. Bu senenin gizli cevherlerinden olan Big Hero 6’i ise sürpriz olarak görebiliriz. The Boxtrolls stop-motion uygulaması ile, Song of the Sea ise atmosfer yaratmakta başarısı ile göze çarpıyor. The Tale of the Princess Kaguya ise Isao Takahata’nın son şaheseri. Ödül için şansı düşük olsa da filmin son dönemin en etkili işlerinden biri olduğunu ve ıskalanmaması gerektiğini düşünüyoruz.
En İyi Yönetmen Kategorisi
En iyi film dalında olduğu gibi, bu dalda da yarış Alejandro Gonzalez Inarritu ve Richard Linklater arasında geçecek gibi görünüyor. Birdman’i ödüllendirme isteği Inarritu’yu bir adım öne çıkarsa da Boyhood’un başarısının bir numaralı faktörü olarak gördüğümüz Linklater da ödülü fazlasıyla hakediyor. Şaşırtıcı şekilde kendini en iyi film adayları arasında bulamayan Foxcatcher’ın, yönetmenlik dalında Miller’a adaylık kazandırması, sektörde kendisine duyulan saygı ve yeteneğinden kaynaklanıyor. Tyldum ise, The Imitation Game’in rüzgarı ile en zayıf aday olarak göze çarpıyor. Wes Anderson detaylı işçiliğinin takdir edilmesi de oldukça güzel.
Oyunculuk Kategorileri
Yardımcı oyuncu kategorisinde kadın ve erkek olarak ödüle yakın birer aday var: Patricia Arquette ve J.K. Simmons. Boyhood ve Whiplash’in başarısını arkasına alan bu iki oyuncunun da kazanması muhtemel. Edward Norton ve Mark Ruffalo’nun da güçlü performanslar verdiğini hatırlatalım. Erkek oyuncu kategorisinde yarış Eddie Redmayne ve Michael Keaton arasında geçecek gibi görünüyor. Redmayne, The Theory of Everything’deki incelikli performansı ile yarışı Keaton’ın bir adım önünde bitirebilir. Filmlerinin yarattığı destek ile aday olan Cooper ve Cumberbatch’ın şansları oldukça düşük. Foxcatcher ile Carell’in takdir edilmesi de oldukça sevindirici. Kadın oyuncu kategorisinden zaferle ayrılacak kişinin ise Julianne Moore olacağı kesin gibi. Sezon boyunca tüm ödülleri alan Moore, sonunda çoktan hak ettiği Oscar’ına kavuşacak. Rosamund Pike’ın herkesin altından kolay kalkamayacağı Gone Girl performansı ise adaylıkla yetinecek gibi görünüyor. Wild ile Reese Witherspoon ve The Theory of Everything ile Felicity Jones’un aday olmalarına bile sevinmeleri gerekir. Listenin gözden kaçmadığına sevindiğimiz sürpriz ismi ise Two Days, One Night’daki performansıyla Marion Cotillard.
Senaryo, Kurgu ve Teknik Kategoriler
Tüm sezon boyunca özgün senaryo ödülleri için aday olan Whiplash, Oscar’larda ise uyarlama senaryo ödülünü kazanabilmek için yarışıyor. Ödülü kazanması muhtemel filmin en büyük rakibi ise The Theory of Everything olacak gibi görünüyor. Paul Thomas Anderson’un Inherent Vice’ı, The Imitation Game ve American Sniper diğer adaylar arasına. Özgün senaryo dalında ise Birdman ve Boyhood savaşı yine devam edecek. The Grand Budapest Hotel’in burada sürpriz yapabileceğini düşünüyoruz. Nightcrawler –Gece Vurgunu- filminin sadece bu dalda tek adaylık kazanması ise Akademi’nin ayıplarından birisi. Kurgu dalında Boyhood ödüle yakın; ancak Whiplash’ın sürpriz yapma olasılığı oldukça yüksek.

İşletme ve Finans lisans mezunu, Sosyoloji öğrencisi. Kendi blogu ve DVD+ dergisi forumundan sonra sinema yazılarını yayınlamaya Sinemaximum sitesi ile başladı. Daha sonra yaklaşık 2 yıl Türkiye’nin ilk online sinema dergisi Sinemalife’da Düş Perdesi ve Ev Sineması bölümlerini yürüttü. Kanal D Home Video DVD dergisinde yazdı. Temmuz 2013’de Cineritüel ekibine katıldı. Philip Morris Ezd kanalında Planlama ve Analiz bölümünde çalışmaktadır.