Andre Bazin’in Sinema Kuramından Hareketle: Sinemanın Formülü Nedir? (Bölüm 2)

Andre Bazin’in Sinema Kuramından Hareketle: Sinemanın Formülü Nedir? (Bölüm 2)

Share Button

Andre Bazin’in sinema kuramından yola çıkarak sinemayı ve olanaklarını, sinemanın tiyatro ve fotoğraf gibi sanat dallarıyla, ses ve kurgu gibi teknik olanaklarla olan ilişkisini irdeleyip bir formül çıkarmaya çalıştığımız yazı dizisinin ilkinden sonra ikinci ve son bölümünü şu başlıkla açabiliriz: “Henüz Keşfedilmemiş Bir Sanat Olarak Sinema”. Yazı tamamlandığında, Bazin’in düşüncelerini yalın bir cümleyle özetlemiş olacağız; Andre Bazin için sinema hala çok genç, olgunlaşmayı ve keşfedilmeyi bekleyen bir sanattır.

Henüz Keşfedilmemiş Bir Sanat Olarak Sinema

Bütün sanatlar insanın varlığı ile hayat bulurken fotoğraf, Andre Bazin’e göre bu durumun dışındadır. Fotografik görüntü nesnenin kendisidir ve ortada yeniden üretim yoktur. Tam da Bazin’in üzerinde durduğu “nesnel gerçeklik”in kendisidir fotoğraf. Sinema da fotoğraf gibi, hatta ondan daha güçlü biçimde, plastik gerçekliğin en gelişmiş halidir. Bu anlamda sinema, gerçekliğin teknik ve mekanik olarak yeniden üretilmiş halidir. Fakat sinemada fotoğraftan farklı olarak bir ayrıntı vardır ki o da kurgudur. Bu unsur sinemayı canlı bir fotoğraf olmaktan çıkarıp bir dil haline getirir.

Fenakistiskopun icadı, Edison’un kinetoskopu bulması, stereoskopun keşfi, zootrope ile yapılan gösteriler ve daha nice bilimsel, endüstriyel buluşlar aslında sinemaya hizmet etmiştir. Mısırlıların ölüleri mumyalama işlemi bile farkında olmaksızın zamanı mühürleme, görüntüyü sabitleme işlemiydi. Bütün bunlardandır ki Bazin sinemanın henüz keşfedilmediğini söyler. Çünkü yeni buluşlarla birlikte her an bir adım ileriye gitme ihtimalini taşır, hala doğum halindedir.

Tiyatronun Sinemaya Uyarlanması veya Filmleşmiş Tiyatro

Sanat tarihi boyunca sanatın kollarını birbirinden ayırmak mümkün değilken; konu sinema olunca bu ayrım en imkansız hale gelir. Tiyatro, sahip olduğu mizansen ve yazılı metinle sinemaya yakın bir tür gibi gözükse de gücü bakımından sinemadan çok ayrıdır. Sinemaya giden seyirci kendi düşlerine açılan bir pencereye gider. Tiyatro izleyicisi ise bizzat performansın gerçekleştiği mekanda bulunur ve yönlendirilir. Bazin’in dediğine göre tiyatro seyircisi, girdap gibi ışığın etrafında dönen pervane böceği gibidir. Sinemanın gücü ise bunun aksine merkezkaçtır. Seyirciyi sınırsız bir dünyanın içine sokarak sınırlar, şekiller, tiyatro dekorları olmaksızın sonsuz bir dünyanın kapılarını aralar. Bu şekilde düşündüğümüzde Andre Bazin’in dışavurumcu sinemaya karşı çıkması akla yatkındır. Dışavurumcu sinema, her şeyden önce soyuttur. Gerçekten uzaktır ve tıpkı tiyatroda olduğu gibi izleyeni pervane böceği konumuna indirger. Abartılı perspektif ve ışık, izleyeni yönlendirir ve özgür alan bırakmaz.

Bu sebeplerden yola çıkarak tiyatronun perdeye uyarlanmasının kötü sonuçlar doğuracağını savunur Andre Bazin. Romanlardan, destanlardan uyarlama, özgün senaryonun yerini tutmasa da kabul edilebilir. Ancak tiyatro sinemaya uyarlandığında “filmleşmiş tiyatro” diyebileceğimiz, ne film ne de tiyatro olan, belirsiz, yaratıcılıktan yoksun bir tür çıkar ortaya. Genç bir sanat olan sinemanın, hala gelişim halinde olduğu düşünülürse, tiyatro ve edebiyat gibi köklü sanatlardan etkilenmesi mümkündür. Fakat onların değerini azaltmadan, kendi değerlerinden ve özgünlüğünden bir şey eksiltmeden.

Estetiğin Hammaddesi

İtalyan Yeni Gerçekçiliğinde senaryonun her daim güncel olması, Bazin için estetiğin hammaddesini oluşturur. Uyarlamayı tercih etmeden var olan gerçeği yansıtan bir sinema şüphesiz ki tercih edilir olandır.

Bazin’in üzerinde durduğu bir başka sinema da Charlie Chaplin’in konuşmayan sinemasıdır. Her ne kadar Bazin’e göre sessiz filmlerin kurgusunda yapaylıklar ve yönetmen müdahaleleri olsa da, Charlie Chaplin’i ayrı bir yerde konumlandırır. Onun Chaplin beğenisi, Chaplin’in teknik sınırlama kaygısına düşmeden söylemek istediği her şeyi sinemasal bir dille aktarmasından, eşi benzeri olmayan bir yaratıcılık sergilemesinden kaynaklanır. Andre Bazin, Chaplin’in mitsel bir figür olduğunu düşünür. Giyinişi, davranışları, mimikleri, polislerle olan kovalamacaları, tehlikelerden kolaylıkla sıyrılması, onun tüm dünyada tanınmasını ve mitleşmesini sağlayan özelliklerdir. Tıpkı Sovyet sinemasının cesurca işlediği, mitleştirdiği tarihi karakter Stalin gibi. Bazin’e göre Sovyet sinemasını özgün kılan niteliklerden biri, çağdaş ve tarihsel kişilikleri sunabilmesinde gizlenir. Bazin’in bir de Stalin’den başka tarihsel kişileri, sinema odağında pek göremediğine dair bir üzüntüsü vardır. Burada da devreye Chaplin girer ve The Great Dictator (Büyük Diktatör, 1940) filmindeki Hinkel karakteri ile Hitler’in benzerliğini ortaya koyarak Andre Bazin’in düşüncelerine bir çıkış noktası olur.

Western ve Gerçekliğin Sembolleri

Bazin’in sinema kuramını anlamak için Hollywood Sineması’nı, Fransız Yeni Dalgası’nı, Western filmlerini de irdelemek gerekir. Hollywood ve Fransız Yeni Dalga sinemasının İkinci Dünya Savaşı öncesinin sesli filmlerini yeterli ölçüde ifade ettiğini savunur Andre Bazin. Western türü ise gerçekliğin sembollerini içinde barındıran, Amerikan yaşantısının geleneksel yapısını içeren, gerçekçi, derin köklere ve mitlere sahip filmlerden oluşur. Destansı kahramanlar, efsanevi kişilikler vardır ve bunlar üstün insan seviyesinde sunularak bir nevi uyarlama yapılır. Bu, doğanın hayata, iyiliğin ve kötülüğün ahlak ve adalet dünyasına uyarlanışıdır. Andre Bazin, westernleri, romansal unsurlar barındırdığından dolayı eleştirse de; sinemanın tarihi kadar eski olduklarını ve sinemadaki ticari başarılarının değişmez olduğunu belirtmeyi de ihmal etmez. Bu tür, savaş yıllarında kaybolmaya yüz tutsa da köklerinin günümüzde bile Hollywood toprağında yeşermeye devam etmesi, Bazin’i haklı çıkarır.

Yazının ilk bölümü için: https://www.cinerituel.com/2017/09/andre-bazinin-sinema-kuramindan-hareketle-sinemanin-formulu-nedir-bolum-1.html

Kaynakça
1) www.kameraarkasi.org
2) (2013). Sinema Kuramları 2 Beyaz Perdeyi Aydınlatan Kuramlar, İstanbul: Su Yayınevi.
3) Andrew, J., Dudley., (2010). Büyük Sinema Kuramları, İstanbul: Doruk Yayımcılık.

, , , , , , ,

2 comments

    1. cinerituel
      cinerituel

      Merhaba, yazıyı kontrol ettik fakat biz de bir sorun gözükmüyor. Tekrar aynı sorunu yaşarsanız bize bildirmenizi rica edeceğiz. İyi günler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir