21. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali yarışma filmlerinin galalarının son günüyle sona kalan yarışma filmlerini de izleyici ile paylaştı. Festivalin 5. gününde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’ndan İçimdeki Balık, Yağmur – Kıyamet Çiçeği, Balık, Yola Çıkmak filmleri izleyici ile buluştu.
Ertan Velimatti Alagöz’ün “ilk solo çalışmam” olarak tanımladığı “İçimdeki Balık”, Barış’ın psikolojik durumuna tanıklık etmemizi sağlarken, onun kendi küçük ve sıkışmış dünyasından zincirlerini kırmasına şahit olmamızı sağlıyor. Film genel itibariyle bilim ve aşk ikilemi üzerine kurulu olduğunu savunurken, bilimle başladığı yolculukta aşk ekseninde eksiklerle çıkıyor karşımıza. İki kişi arasındaki etkileşim duygusal olarak izleyiciye geçmezken sadece gösterdiği birkaç sahne ile “aşk”ın var olduğunu kabul etmememizi istiyor. Açıkçası film çıkış noktasından sapmalar yaşamış. Görüntülerinin güzelliğinin doğanın eşsiz güzellikteki manzarayla da alakalı olduğunu belirtmeden geçmeyelim. İnsanın filmden çıkıp kendini denize atası gelmiyor değil. Deniz Celiloğlu’nun oyunculuktaki başarısından dolayı filmden beklenti seviyem daha fazlayken açıkçası hayal kırıklığı yaratan filmler arasında yer aldı.
Onur Aydın’ın ilk sinema filmi olan “Yağmur – Kıyamet Çiçeği”, festival filmlerinin bir diğer hüsran yaratanı. Birbirinden farklı 4 hikâye’nin -ki 3’ü bağlantılı- anlatıldığı film hikâyeler arasındaki kopukluk ile havada kalan bir film. İlk sekansında film iyi bir şeyler vaat ediyor gibi görülse de beklentileri boşa çıkarıyor. Film, Kazım Koyuncu “teması” ile ise sadece Kazım Koyuncu’nun adından faydalanarak bir şeyler yapmaya çalışmış. Bu sebeple Engin Hepiler’in oyunculuğu da pek umulanı vermemiş. Filmde, Çernobil vakasından giriş yapıp, fuhuş ile devam edip sıklıkla Trabzonspor vurgusu mevcut. Bu durumda algıların dağılmasına ve filme tam odaklanacak bir anda zihin dağılmasına sebebiyet veriyor. Yani bir şeyler anlatayım eleştireyim derken “ellerim bomboş yüreğimde bir sızı” formatlı nağmelerle idare etmeye çalışıyor.
Derviş Zaim’in merakla beklenen filmi “Balık”; doğa ve insan arasındaki ilişki üzerine kurulu bir film. Filmde, doğanın ona zarar verenden intikamını alması verilmiş. Gereksiz unsurlardan uzak, derdini anlatan bir film olarak karşımıza çıkıyor. Balık, insanın doğaya ne denli acımasız ve hunharca davrandığını gösterirken eli yüzü düzgün, derdi olan bir film.
Evren Erdem ‘in yazıp yönettiği “Yola Çıkmak”; festivalin gösterilen son yarışma filmiydi. Görüntü açısından sorunlu ve hikâye karmaşası taşıyan bir film olarak karşımıza çıkıyor. Pek çok öğeden yoksun, derdini zorlama usulü aktarabiliyor.
Festival’in yarışma filmlerinin gösteriminin ardından gün itibariyle ödül törenini sabırsızlıkla beklerken herhangi bir sürprizle karşılaşmamayı umuyorum.

Lise eğitimine başladığından beri Gazetecilik ve Radyo-Televizyon ve Sinema okumaktadır. Doktora eğitimini de bu alanda yapmaya devam etmeyi planlıyor. Çalışma hayatına gazetecilikle başlayıp sinemayı da beraberinde devam ettirmiştir. 8 yıl Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde ve sinema filmlerinde reji asistanı olarak çalıştı. Çektiği kısa metraj filmler pek çok festivalin yarışma bölümünde yer alıp gösterimleri gerçekleştirildi. Bu festivallerden ödülleri de bulunmaktadır. Kendi blogunda yazdığı yazıların ardından kurulduğundan beri Cineritüel’de sinema üzerine yazmaya devam etmektedir. Uzmanlık alanı Türkiye Sineması olup, absürtlük ve komedi favori dallarıdır.