Konuk Yazar: Engin Onuk
1988 Cannes en iyi kısa film ödüllü Vykrutasy, yıkılmanın eşiğinde olan Sovyetler Birliğinde, komünist rejimin son demlerini yaşadığını haber veriyor bize.
Son derece politik bir yapım olan Vykrutasy, Sovyetler halkını esir almış paranoya ve korkuyu sembolik bir animasyonla konu alıyor. 21. yüzyıl değerleriyle düşünecek olursak, mahremiyet insanoğlunun en temel güdülerinden biri haline gelmiştir. İnsanın sadece kendine ait bir alanı olması, o alana kimsenin girme özgürlüğünün olmaması ve insanın mahremiyetini korumak için elinden geleni yapma hakkı olduğu, günümüzün kabul edilen ortak değerleridir.
Mahremiyet hakkının olmadığı, herkesin her şeyden haberdar olduğu bir sosyal yaşam düşünebilir miyiz? Garri Bardin, özel yaşam hakkının olmadığı bir dünyayı ve o dünyada seneler boyunca yaşamaktan paranoyaklaşmış, zıvanadan çıkmış bir halkı Sovyetler Birliği dağılmadan 3 sene önce anlatıyor.
Dışarıdan gelen en ufak bir sesten korkan, mahremiyetini koruması için zincirlediği köpeğinden rahatsız olur hale gelen, etrafına durmadan çitler ve bariyerler inşa eden birini izliyoruz. Bu psikolojiyle elinde avucundaki birkaç şeyi de kaybeden birine dönüşme riski küçümsenmemeli. Paranoya yıkıcıdır.
Cineritüel’e yazıları ile katkıda bulunan konuk yazarlarımızın ortak hesabıdır.