Konuk Yazar: Engin Onuk
Avustralyalı yönetmen Timothy Melville imzalı The Ride, iki eski sevgilinin yolda tesadüfen karşılaşmasıyla başlıyor.
Hiç kapanmamış eski defterlerin tekrar açılması zor olmadığından şaşırtıcı da değildir. İnsanın eski alışkanlıkları yeniden diriltmeye çok açık olması kolaya kaçmaya meyilli olmasından kaynaklanır. Eski olan tanıdıktır ve güvenilirdir. Bu yüzden eski aşklardan, dostlardan, alışkanlıklardan kopulması bir o kadar zordur. Yeniden korkulur ve uzak durulur. “Geçmiş geçmişte kaldı!”, “Anı yaşa!”, “Geleceğe bak!” gibi lafların karşılık geldiği yaşam biçimi her ne kadar dillendirmesi kolay olsa, kulağa hoş, havalı gelen sloganlık ifadelerden oluşsa da, uygulanabilirliği tartışılırdır. İşin doğrusu, günlük hayatta bu yaşam biçiminin vücut bulduğu somut bir örneğe çok sık rastlamak mümkün değildir.
The Ride, bize değişimin imkânsız olduğu, eski alışkanlıkların aynen kaldığı yerden devam ettiği, ilerlemenin olmadığı, döngüsel bir 6 dakika vaat ederken aslında hepimizin günlük yaşantısını isabetli bir anlatımla özetliyor.
Cineritüel’e yazıları ile katkıda bulunan konuk yazarlarımızın ortak hesabıdır.