Konuk Yazar: Rana YÜRÜKER
Bir bisikletin, baba ve oğul arasında engel oluşturabileceğini hiç düşünebilir misiniz? Belki de konu bisiklet değil, bisikletin temsil ettiği hüzün, telaş, öfke ve yalnızlıktır. Tüm bunları söylemek istersiniz, ancak konuşamazsınız. Bir türlü kendinizi kelimelerle anlatamazsınız. Sorun kimi zaman farklı dillerdir, kimi zaman farklı meşguliyetler. Hele bir de küçük bir çocuksanız, sesinizi duyurabilmek bir o kadar daha güçleşir.
Film, muhteşem bir doğa içindeki dünyası ile birbirlerine konuştukları diller kadar yabancı olan bir baba – oğul hikayesi. Kaybettiği eşinin boş kalan yerine bir bisikleti yerleştirmiş olan baba, aynı bisikletin oğluyla arasına koyduğu engelin farkında bile değil. Bilerek çıkarılmış zincir, saklanmış bisiklet, koparılmış bir ışıkla bir çocuğun dünyasında anlatılmak istenenlerin kelimeler kullanılmadan nasıl aktarılabileceği gösteriliyor. Bisiklet gömüldüğünde, taşıdığı hüzün ve ayrılık da yavaşça yok oluyor. Belki de elimizde olanın farkına varabilmek için bazı şeylerden vazgeçebilmek gerekiyor.
Cineritüel’e yazıları ile katkıda bulunan konuk yazarlarımızın ortak hesabıdır.