Zıt iki kutbun çatışması ile gerçekleşen değişim anlatısı sinemada ritüel haline gelmiş bir biçem. Haykıracakları olan yönetmenlerin yanlışı gösterirken doğruyu sunma gereksinimleri, modernist bakış açılarının bir dayatısı olup yukarıda belirttiğim ritüele sırtını dayayarak kendini temize çıkarmak için çırpınıyor. Çırpınıyor diyorum çünkü bir eksikliği gösterip oranın nasıl doldurulacağını da söylemek; haykırışın belli bir noktadan sonra öğüt verme haline bürünmesine neden oluyor. Seyircinin böyle bir ders almak için filmin karşısına geçip geçmediği ise bir muamma. Noviembre filmi ile sanatın yozlaşmasına dair eleştirilerini bizlerle paylaşan Achero Mañas’ın, hem bu filmi hem de aile içi şiddete karşı başkaldırdığı ilk filmi El Bola (Misket) ile bu üslup çıkmazını bir anlatı olarak seçmesinin, filmlerinde beni rahatsız eden tek nokta olduğunu baştan belirtmek isterim. Noviembre’de var olan sahte belgesel yapısı bu sorunsalın üzerini kapatırken ilk filmin tüm anlatım iskeleti karşılaştırma biçimi ile oluşturulduğundan, yönetmenin doğru olanı gösterme eğilimi film boyunca rahatsız edici bir şekilde hissediliyor. Yazının agresif bir giriş ile başlaması da bu metodik yaklaşımı tamamen entelektüel ukalalık olarak görmem ile ilgili. Anlatı gücünü yakalamış olanların kendilerine bu tarz bir misyon yüklemelerini başka bir şekilde anlamlandıramıyorum çünkü. Kısacası Mañas’ın izleyicisini derecelendirdiği konum, kabul ettiğim / beğendiğim sahip olduğu agresif üslup ve kendine has tarzı kadar esaslı değil.
Yönetmenin ilk filmi El Bola, okul dışı zamanlarda babasının küçük dükkânına gidip ona yardım etmek zorunda olmaktan nefret eden, despot bir babanın güdümünde ve ölü bir ruhun gölgesi altında yaşamak zorunda kalan Misket lakaplı bir çocuğun hikâyesi. Çevresinde sahici dostlar bulamayan Misket (Pablo), sınıfına yeni gelen Alfredo ile kurduğu sıkı dostluk neticesinde özgürlüğüne yavaş yavaş adım atmaya başladıkça babası tarafından şiddete maruz kalır. Alfredo’nun ailesinin fertleri ile tanıştıkça kendi ailesine karşı başlattığı isyanın çıtasını daha da arttırır. Ta ki yaşanması muhtemel son nokta olan kopma yaşanana kadar.
Tüm bu başkaldırı ve şiddet uygulamalarına rağmen duygu sömürüsü yapmadan filmi aktarabilmesi Mañas’ın filmdeki yegane başarısı. Doğrudan iki farklı aileyi karşılaştırıp olması gerekeni ve yanlış olanı gösterip küçük bir çocuk üzerinden doğru tercihi aktarmak dışında, yan anlatıyı da çocuğun hayata bakış perspektifi ile paralel olan ölümcül bir oyun ile sürdürmesi bu başarısının en büyük payı. Filmin ilk sahnesiyle beraber görülen ve devamlı tekrar eden oyun özünde bir erkeklik göstergesi. Oyun sahnesinin tekrarlanması ile gördüğümüz Pablo’nun oyuna bakış açısındaki değişim de kendisinde oluşan erkeklik yanılsamasının değişimi. Erkekliği salt cesaret ve şiddet ile özdeşleştiren karakterimizin, sürekli maruz kaldığı yaşantısı dışında farklı bir duruma şahitliği görme ve algılama perspektifini de değişikliğe uğratıyor. Yönetmenin, Pablo’da uyguladığı bu algısal değişiklikleri karakterin baştan beri çizdiği sert mizacında yaşatmaması, seyirciyi filmin kurgusal dünyasından uzaklaştırıp gerçeğe yakınlaştırmasındaki en büyük hamlesi. Hikâyenin devamlılığı ve bir sonuca bağlanmasında kolaylık sağlayan bu imaj, filmi çıtası yüksek bir yapım kılıyor.
El Bola, eksik yönü olan kendi doğrusunu empoze eden anlatısı dışında, başarılı oyunculukları ve yan anlatı ile desteklenmiş agresif imajinel yapısı ile izlenmesi gereken bir film. Özellikle Noviembre filmi ile belleklerde yer edinmiş yönetmen Achero Mañas’ın dünyasını daha iyi kavramanıza yardımcı oluyor ve hikâyesini sert bir biçimde işlemekten geri durmuyor.

Kimya Mühendisliği mezunu. İnovasyon, Girişimcilik ve Yönetim bölümünde başladığı yüksek lisans eğitimini bırakarak Marmara Üniversitesi’nde sinema yüksek lisansına başladı. Çeşitli film festivallerinde görev almasının yanı sıra İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali’nin yürütmesini yaptı. Cineritüel sitesinin kurucusu ve yazarı.