Cztery Noce z Anna / Four Nights with Anna (2008) – Jerzy Skolimowski

Cztery Noce z Anna / Four Nights with Anna (2008) – Jerzy Skolimowski

Share Button

Mahremiyet her zaman önemlidir. Günümüzde kişilerin mahremiyetine veya özel yaşam alanlarına, gerek devlet eliyle gerekse özel kuruluşlardan kaynaklanan tehditler artarak devam etmektedir. Özellikle iletişim teknolojisindeki hızlı gelişmeler mahremiyete yönelik ihlalleri oldukça kolaylaştırmakta, bireylerin saklı kalmasını istedikleri bilgileri su yüzüne çıkarmaktadır. Peki, mahremiyetinizi ihlal eden kişinin amacının size zarar vermekten çok, size sevgisini sunmak olduğunu öğrendiğiniz zaman ne hissedersiniz? Ona karşı bir acıma hissi duyarak bu pervasız müdahaleyi hoş görebilir misiniz? Yoksa bu işgalden her durumda rahatsız mı olursunuz? Jerzy Skolimowski, 17 yıllık ara sonrasında kamera arkasına geçtiği gizemli gerilim filmi Cztery Noce z Anna (Four Nights With Anna / Anna İle Dört Gece) filminde bu soruları mahremiyeti ihlal edilen Anna’ya değil, izleyiciye sorduruyor.

Polonya’nın kuzeyinde, küçük bir taşra kasabasında yaşayan, içine kapanık, eski mahkûm Leon Okrasa, hastanenin krematoryumunda çalışmaktadır. Yaşlı büyük annesinin bakımını da üstlenmiş olan Leon, hastane hemşiresi olan Anna’nın tecavüzüne şahit olur. Anna’ya platonik olarak bağlı olan Leon, onu gündüz hastanede gece de evinin penceresinde izlemektedir. Olayı polise anlatmaktan çekinen Leon, ilgisini göstermek yerine geceleri gizlice kadının evine girmeye başlar. Küçük ev işleri ve tamiratlar yaparak Anna’nın hayatını kolaylaştırmak isteyen Leon’un bu garip merakı başını belaya sokacaktır.

Mahremiyet İhlali

Leon’un eski bir mahkûm olması, mahremiyet ihlali dışında hiçbir kötü davranışı olmadığı halde, çevresindeki her türlü basit olayda suçlu görünmesine ve işlemediği tecavüzün üzerine yıkılmaya çalışılmasına sebep olur. Bir anlamda Leon’un geçen süre zarfında topluma uyum sağlaması önemini yitirir. Toplumun bu önyargılı bakış açısını eleştiren bu düşünce biçiminin karşılığında ise izleyicinin Leon ile kurduğu duygusal bağ yer alır. İhlal eden ile kurulan ilişkinin, hatta ona karşı hissedilen acıma duygusunun getirdiği ahlaki sorunun üzerinde pek durulmamıştır. Oysaki Leon’un “aşk” adına yaptığı eylemlerin kontrolden çıkması ve artık Anna’nın evine müdahil olması kabul edilebilir bir davranış değil.

Leon’u Anna’nın evine iten saik nedir? Dışarıdan bakıldığında Anna’nın dikkat çekici bir güzelliği yoktur, yaşadığı yer vasattır. Belki tanık olduğu tecavüzü önleyememesinin getirdiği suçluluk tetiklemiştir. Skolimowski bunların cevabını vermez; zaten filmin sorunsalı da bu değil. Derin bir yalnızlık yaşayan Leon’un bir yere ait olma, oyuna -acemice- dâhil olma çabasıdır. Öyle ki, girdiği evde küçük işler yaparak bu pervasızlığını affettirmeye çabalar. Önce sökük bir düğmeyi diker, ardından yerleri siler, saati tamir eder ve bunların ardı arkası kesilmez. İstenmediği bir hayata müdahil olmasının bedeli ise, görünmez olması ve her küçük mutluluğun karşılığını ödemesidir. Süreç onu bir üçüncü sayfa haberine sürükleyecek ve önüne duvarlar çekilmesiyle sonuçlanacaktır.

Tüm bu ihlaller süresince Anna’nın derin uykusu ise bir anlamda hayata karşı pasif direnişi, uğradığı tecavüz travmasının yansımasıdır. Sanki başına bu meşum olay hiç gelmemiş gibi tüm yaşananları belleğinde reddetmesinin sonucudur. Olaya Anna tarafından baktığımızda suskunluğunun sebebi, mahremiyetine ve bedenine yapılan saldırılar karşılığında duyduğu utanmadır.

Jerzy Skolimowski’nin karamsar filmi Anna İle Dört Gece, platonik bir aşkı merkez alarak, yalnızlığın doğurduğu sevgi ihtiyacı üzerinden hikâyeyi ilerletiyor. Lineer bir anlatı yerine geri dönüşlü karmaşık bir yapıyı tercih eden Skolimowski, oldukça ölçülü ve küçük bir hikâyeden etkileyici bir mahremiyet ihlali ve travmatik deneyimlerin sonuçlarını sorgulamayı başarıyor.

twitter.com/gok_gkhn

, , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir