Captain Fantastic 11 Kasım’da Sinemalarda

Captain Fantastic 11 Kasım’da Sinemalarda

Share Button

Sinopsis

Ben (Viggo Mortensen) ve Leslie (Trin Miller), çocuklarını alışılageldik medeniyet kalıplarının dışında, geleneksel eğitim sisteminden farklı ve toplumsal normlardan uzakta, Kuzeybatı Pasifik’te satın aldıkları bir arazide yetiştirirler. Aile başlangıçta çok mutludur ancak Leslie’nin ölümüyle bu cennet düzeni bozulur. Ben, şehre götürmeye mecbur kaldığı çocuklarının, bu yeni yaşam biçiminin içinde kaybolmamaları için uğraşırken bir yandan da onları annelerinin olmadığı bir hayata hazırlamaya çalışır. Leslie’nin ailesinin baskıları ve çocuklarının arkasından dolaplar çevirdiklerine inanmaya başlamasıyla Ben, yepyeni bir babalık sınavıyla karşı karşıya kalır ve kendi yöntemlerini sorgulamaya başlar.

Yapım Süreci

Kaptan Fantastik’in senaristi ve yönetmeni Matt Ross için film, ebeveynlerin çocukları için aldıkları kararların bir keşfi. “Ebeveynliğin doğurduğu meseleler hep ilgimi çekmiştir” diyor Ross. “Ben, bütün dünyevi arzularından sıyrılmış ve çocukları için en iyi baba figürü olduğuna inandığı baba figürüne bürünmüş. Ama ortaya şöyle bir soru çıkıyor: Ben dünyadaki en iyi baba mı yoksa en kötüsü mü? Yaptığı şey çılgınlık mı yoksa çılgınca muhteşem bir şey mi?”

Filmdeki Cash ailesinin başından geçenlerin bir kısmı yönetmenin çocukluk deneyimlerine dayanıyor. “Annem alternatif yaşam biçimlerini araştırırdı. O zamanlar buna “medeniyetten uzaklaşmak” denmezdi ama Kuzey Kaliforniya ve Oregon’da, hiçliğin ortasında, televizyonsuz ve modern teknolojinin sağladığı pek çok imkândan bir hayat sürdük. Bu durum özellikle ergenlik döneminde zor bir hale gelmişti. Karşı cinse karşı bir şeyler hissetmeye başladığımda, yaşıtlarımdan kopmuştum. Arkadaşlarım başka yerlerdeydiler. Hayatımda arkadaşlarıma, sosyalleşmeye ihtiyacım vardı. Filmde de diğer Cash’ler bu hayattan keyif alırken, ailenin en büyük çocuğu Bo, sosyalleşme ihtiyacı duymaya başlıyor.”

Ross senaryoyu yazarken, kafasında dolaşan ebeveyn olma sorularını da işleyebildiğinden bahsediyor. “Çocuklarımızın sürekli olarak elektronik bir dünyayla iletişim halinde olmalarına izin vermek akıllıca mı?” diye soruyor. “Ama aynı zamanda çocuğunuzun, ki ben çocukken oynardım, fiziksel mücadelenin sonuna kadar gidildiği bir spor olan Amerikan futboluyla ilgilenmesine müsaade etmek sorumluluk sahibi bir ebeveynin yapacağı iş midir, diye de sorabilirsiniz. Bu oyunun ne kadar tehlikeli olduğunu gösteren onlarca delil var. Ama bundan uzak durmak için Ben gibi ormanlara sığınıp kayalıklarda yaşamanıza gerek yok.”

Ross’un Ben’in etkileyici bulduğu yönleri de var. “Keşke ben de çocuklarım için kariyerimden vazgeçecek kadar cesur ve bencillikten uzak olsaydım,” diyor Ross. “Çocuklarını yetiştirmeye başlamadan önce her neyle meşgulse, artık o şey ikinci planda kalmış. Bunu bir bedel ödeyerek yapıyor. Film de ödediği bu bedeli konu alıyor.”

captain_fantastic_1

Kaptan Fantastik’in yapımcısı Lynette Howel Taylor, “Hem eğlenceli hem de ayakları yere basan ve dürüst bir film yapmak ilk önceliğimizdi” diyor. Ross ile önceki filmi 28 Hotel Rooms’ta da çalışan Taylor onun için, “Onunla hep iş birliği halinde çalışabiliyorsunuz. Kimseye, “Al, senaryo bu. Diyalogların şunlar. Çok teşekkürler.” deyip kestirip atmıyor. Bu sayede bu kadar güçlü bir oyuncu kadrosunu bir araya getirebildik.” diyor.

Diğer yapımcı Jamie Patricof, “Senaryoyu okur okumaz bayıldım. Bir baba olarak, çocuklarımızı en doğru şekilde yetiştirmenin bir kişinin yapabileceği en zor şey olduğunu biliyorum. Hele de günümüzde. Çocuklarıma babalık ederken karşılaştığım her zorluğu Matt’in senaryosunda buldum. Büyülenmiştim.” diyor. Taylor ise şöyle ekliyor, “Hepimizin kendi değerleri ve kendi ahlak ölçütleri var. Kaptan Fantastik sizi, özellikle de ebeveynleri hangi davranışların kabul edilebilir ya da edilemez olduğunu düşünmeye itiyor. Kahramanımız Ben, ebeveynlik konusunda çizginin en ekstrem ucunda ama o da hepimiz gibi kendisine aynı soruları soruyor.”

Taylor, filmin Ben gibi düşünmeyen seyircilerin aklında pek çok soru işareti bırakacağına inanıyor. “Sıra dışı bir yaşam şeklini benimsemiş, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir ailenin dönüşmeye başladığı duygusal bir macerayı izliyoruz. Bizim için en önemli şey filmin eğlenceli olmasıydı ki bunu başardık ama insanlar, ebeveynlik hakkında da konuşmaya başlarsa, işte o zaman işimizi doğru yaptığımızı düşüneceğiz.”

captain_fantastic_2

İş İçin En Doğru Adam

“Viggo hangi karakteri canlandırırsa canlandırsın, o karakter olduğuna inanıyorsunuz. Bu rolde başka bir oyuncuyu hayal bile edemiyorum. Öyle karizmatik ve çalışkan ki! Herkesin Ben’e inanmasını sağlayacağından şüphem yok” diyor filmin yapımcılarından Shivani Rawat.

Mortensen, rolü kabul eder etmez projenin yapım sürecine de dahil olmuş. “Viggo senaryoya yoğun bir fikir desteği sundu. Filme kendi bestelediği bir şarkıyı katmak dahil, dahiyane önerileri oldu. Benim için o, yeteneğin ve bütünlüğün vücut bulmuş hali. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak bu rol için biçilmiş kaftandı” diyor Ross.

“Sadece zekice yazılmış bir metin değil, aynı zamanda iyi kurulmuş ve duygusal bir senaryoydu okuduğum.” diyor Mortensen. “Ağlarken güldüm. Seyircilerin de aynı duygu geçişlerinin yaşayacağını biliyorum. Çekimlerde senaryoya sadık kaldık ve ne kadar pozitif şey varsa filme aldık. Umarım film, seyircilerin ebeveynlik konusundaki varsayımlarını gözden geçirmelerine yardımcı olur.”

Ross, role rahat hazırlanabilmesi için Mortensen’e Tom Browne, Noam Chomsky ve Jared Diamond’un kitaplarını göndermiş. “Bu kitapların, Cash ailesinin sahip olduğu bilgi birikimini göstermesi açısından çok faydalı olacağını düşünmüştüm” diyor Ross. “Ama Viggo hepsini zaten okumuştu!”

“Doğada nasıl rahat edilir ya da ormanda nasıl yaşanır diye araştırma yapmam gerekmedi” diyor Mortensen. “Ben de Cash ailesiyle ile ilk defa karşılaştığımız yerden çok da farklı olmayan, Kuzey Idaho’da bir yerde yaşamıştım. Role hazırlanmak için bir süre tekrar oraya gittim. Idaho’dan Washington’a dönüş yolunda, bir kamyonette film için lazım olur diye birçok şey taşıdım yanımda. Otobüste ve evde gördüğünüz kitapların hepsini ben getirdim. Kano, bisikletlerden bazıları, kimi mutfak eşyaları, bıçaklar ve elbiseler… Birkaç bitki de getirdim. Bana ait olan ve filme uyacağını düşündüğüm şeyleri sete getirmeyi seviyorum.”

“Ben’in ve çocukların sahip olduğu yaşam biçimi, telefonun olmadığı hatta neredeyse herhangi bir iletişim aracının olmadığı var olma mücadelesine dayalı bir yaşam çılgınca. Gelişmiş teknolojiden uzakta bir hayat sürüyorlar. Buna dayanabilir miyim bilmiyorum ama çocuklarımı organik bir çevrede yetiştirme fikri hoşuma gidiyor” diyor Mortensen.

captain_fantastic_3

Ben, çocuklarından hiçbir şeyi gizlemiyor. Sorularına tüm dürüstlüğüyle cevap veriyor. “Bunun doğru bir yaklaşım olup olmadığından emin değilim ama üzerine konuşulması gereken bir durum. Bazıları için, yedi yaşındaki bir çocukla felsefe, bilim, seks ve ölüm hakkında konuşmak şok edici. Bu ailede çok güzel bir şeffaflık var.” diyor Mortensen.

Ailenin en büyüğü Bo, entelektüel birikimine rağmen toplumsal ilişkilerde gerekli birtakım meziyetlerden yoksun olduğunun farkında. “Bo, bir erkek olmaya adım attığında kimlik bunalımına giriyor” diyor Bo’yu canlandıran George MacKay. “Dışarıda nasıl ayakta kalacağını bilmiyor. Özellikle de konu kızlar olunca. Bazı noktalarda onun yolculuğu en az Ben’inki kadar önemli. Genç adam artık köyünü terk edip dünyanın hazinelerini keşfetmeye hazır bir durumda.”

MacKay, Bo’nun ailesi için geyik avladığı sahne ile başlayan senaryoya vurulmuş. “Senaryoyu elime ilk aldığımda, coğrafyayı, geyiği ve aileyi gözümde canlandırmaya başladım. Çamurlara bulanmış vahşi bir çocuk ve peşinden koşan başka çocuklar… Kim bu insanlar? Ne yapıyorlar? Sonra aniden bir baba figürü peyda oluyor. Çok gerçeküstü bir sahneydi. Senaryoya o an vuruldum.”

“Birçok anlamda ailesi ona yetiyordu, ta ki eğitiminde hala tamamlanması gerektiğine inandığı boşluklar olduğunu fark edene dek. Babasına duyduğu tüm sevgisi ve saygısına rağmen, öğrenmesi gereken şeyleri ailesinden kopup dış dünyayı deneyimlemeye başlamadan öğrenemeyeceğini biliyor” diyor MacKay canlandırdığı Bo karakteri hakkında.

Bo’nun arkasından gelen Vespyr and Kielyr, Matt Ross’un hararetle anlattığı iki karakter. “Gerçekten kabadayı kızlar yaratmak istiyordum. Bu iki kız kardeş, en az erkek kardeşleri kadar güçlü ve mücadeleciyken, üstüne bir de ailenin en büyük kız çocukları olarak fazladan sorumlulukta taşıyorlar.”

Vespyr’ı canlandıran Annalise Basso, “Bir süre ben de evde eğitim aldım. Kardeşlerimle boş vakitlerimizi dışarıda oyunlar oynayarak geçiriyorduk. Hiçbir zaman televizyon manyağı olmadığımdan Vespyr ile bağ kurmam kolay oldu. Artık şehirde yaşıyorum ama bir yanım hep Vespyr’in sürdüğü hayatı yaşamak istiyor” diyor.

captain_fantastic_4

Senaryoyu okuduktan sonra genç oyuncular için böylesi gerçekçi ve zeki karakterler yazdığı için Ross’a teşekkür eden, Kielyr’a hayat veren Samantha Isler, “Özellikle genç kızlar üzerine bu şekilde yazılmış karakterler bulmak çok güç. Çoğu zaman, sersem ve klişe tiplemeler oluyorlar. Benim karakterim, sert, inanılmaz zeki ve aynı zamanda oldukça kadınsı. İstediğini, nereden geldiğini unutmadan elde etmesini biliyor. Hikâye ilerledikçe, diğer insanları gözlemleyerek yavaş yavaş karakterinden bir şeyleri değiştirdiğini görüyorsunuz” diyor.

Ailenin en öfkeli karakteri Rellian’ı Avustralyalı aktör Nicholas Hamilton canlandırıyor. Yapımcı Taylor, Rellian için, “Etrafına bakıp ‘Neden böyle yaşıyoruz?’ diye soruyor. İnsanların onlardan farklı bir hayat yaşadıklarını biliyor. Herkesin Noel’i kutladığını biliyor ama Cash ailesi Noam Chomsky Günü’nü kutluyor. Artık bunu yapmak istemiyor.” Hamilton, Matt Ross’un genç oyunculara sınırsız özgürlük verdiğinden bahsediyor. “Matt, harika bir senarist ve yönetmen. Daha önce bu kadar doğaçlama yaptığımı hatırlamıyorum. Bir şeyden nefret ederse bize açıkça söylüyordu. Biz de farklı bir şey deniyorduk. Buna bayıldım” diyor Hamilton.

Ailenin en küçükleri Zaja ve Nai, Taylor’a göre, “Hala bu çevreden keyif alıyorlar. Ebeveynlerinin aldığı kararların farklı yaşlardaki bu çocukları nasıl etkilediğini görmek ilgi çekici.” Zaja’yı canlandıran Shree Crooks, doğada büyük bir aileyle yaşama fikrine sıcak bakıyor. “Filmin en bayıldığım yönü bu yaşam şekliydi. Los Angeles’ta yaşıyorum ama doğayı ve tek başına hayatta kalma fikrini seviyorum. Alışveriş yapamıyorsunuz tabii ama güzel ormanlar, nehirler ve göller görüyorsunuz. Tek çocuğum ben, bu yüzden de çok fazla kardeşim olması fikrini sevdim. Zorlukları hep birlikte göğüslüyoruz. Gerçekten güzel bir hikâye.” Charlie Shotwell’in canlandırdığı Nai ise daha yedi yaşında. “Nai, nudist. İnsan vücudunu çok ilgi çekici buluyor. Çadırda yaşıyor. Çadırda yaşamasına bayıldım çünkü çok rahat! Filmde bir sahne vardı, annemin yaşadığı kulübeyi andırıyordu. O da dedemle, medeniyetten uzakta bir hayat sürmüş bir dönem. Ayrıca, Nancy Drew, Little House on the Prairie ve Hardy Boys gibi annemin okuduğunu tahmin ettiğim kitaplar vardı” diyor Shotwell.

“Ateş yakmayı, geyik derisi yüzmeyi, bir hayvanın izini sürmeyi, kayalıklara tırmanmayı ve birkaç temel dövüş hareketini öğrendiler” diyor Ross genç oyuncular için. “Annalise ve Samantha, Esperanto’yu, Shree hayvan doldurmayı öğrendi. Uzmanlaşmalarına gerek yoktu. Yaptıkları şeyi yapabildiklerini göstermeleri yeterliydi.”

captain_fantastic_5

Kamera Arkası

Seattle’da başlayıp Washington’da biten çekimlerin zor olduğunu belirtiyor Taylor. “Bizim bütçemizle böyle bir yol filmi yapmak çok güçtü. Bu kadar büyük bir ekiple ve durumlarını göz önünde bulundurmanız gereken bu kadar çocukla çalışırken çok güçtü. Görüntü yönetmenimiz Stéphane Fontaine başta olmak üzere ana pozisyondaki ekip üyeleri konusunda şanslı olmamız işimizi kolaylaştırdı.”

“Çocukları doğal bir ortamda izlemek istiyor ama güzel kareler de yakalamak istiyorduk” diyor Ross. “Bence Stéphane’ın filmleri (Rust and Bone, A Prophet, The Beat That My Heart Skipped) birer sinema şaheseri. Hikâyesini kamerasıyla anlatabiliyor. Kamerayı bir yere sabitlemektense oyuncuların peşinden gitmek istiyordum. Bu yüzden performanslara gerçekten duyarlı birine ihtiyacım vardı. Stéphane, kamerayı sırtlanıp ormanda çocukları takip etmeye başladı öylece. İstediğim tam olarak buydu!”

Yapım tasarımının arkasındaki isim Russel Barnes, Cash ailesinin yaşam alanını sıfırdan yarattı. “Russel’la sohbetlerimiz Cash ailesinin yaşam alanını olabildiğince gerçekçi yapmak üzerine kuruluydu” diyor Ross. “Russel, güneş enerjisi gibi senaryoda olmayan fikirlerle geliyordu. Akarsu kaynağı nerede? Etrafı nasıl temiz tutuyorlar? Nasıl yemek pişiriyorlar? gibi sorularla geliyordu. Konuşmalarımız, çok yerinde olan bu soruları çözmek üzerine oluyordu.”

“Russel tam bir hazineydi” diyor Taylor. “Yarattığı alan hala ormanın içinde. Hatta bir turist merkezine dönüştü. O kadar harika yani! New Mexico’da da daha görkemli ve şatafatlı bir ev yaratması gerekiyordu ki, onun da aynı ustalıkla üstesinden geldi.”

Russel Barnes, tutarlı bir dünya yaratabilmek için filmin kostüm tasarımcısı Courtney Hoffman ile yakından çalıştı. “Birlikte, aklımın ucundan bile geçmeyen bir dünya yarattılar” diyor Ross. “İkisi daha zengin, gerçek ve karmaşık bir dünya yarattılar.”

“Senaryonun bu kadar tutkulu olması bir avantajdı, diyor Hoffman. “Çamura bulanmış halde ormanda çıktıkları ilk sahne beni içine çekti ve gerisi geldi. Ben ve Leslie’nin ormana ilk gittiklerinde yanlarında nasıl elbiseler götürmüş olabileceklerini ve bunun çocukların giyimini nasıl etkilediğini düşündüm. Tüm elbiselerde olabildiğince el işi dokunuşlar olmasına özen gösterdik çünkü hepsi dikiş dikmeyi, yama yapmayı ya da örgü örmeyi biliyor. Gömleklerindeki bir düğme söküldüğünde veya pantolonları yırtıldığında onları atmıyorlar çünkü onları nasıl onarmaları gerektiğini biliyorlar.”

Yönetmen Matt Ross Kaptan Fantastik’in hikâyesini anlatırken Ben’in yerinde olsa ne yapacağı sorusunu soruyor kendine. “Filmin hikâyesi bu sorudan doğdu” diyor. “Ben, çocuklarını bu şekilde yetiştirmek uğruna her şeyden vazgeçiyor. Ama çocuklarına kendi dünyasında ayakta kalmayı öğretmesine rağmen, onları gerçek hayatta işlevsiz bir hale getiriyor. Bu film bir adamın dengesini bulma çabasını anlatıyor.”

“Umarım filmi hem eğlenceli hem hüzünlü bulursunuz. Umarım kendi fikirlerinizi sorgularsınız. Umarım filmde, kendinize ait bir şeyler bulursunuz” diye sonlandırıyor Ross.

, , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir