Zardoz (1974): Cennette Mutsuzluk İhtimali

Zardoz (1974): Cennette Mutsuzluk İhtimali

Yazar Puanı3.5
  • Zardoz, tanrı ve cennet hakkında olabildiğince basit ve somut örnekler derleyerek sorgulamalara ve beyin jimnastiği yapmaya girişir. Evrim ve din bağlamında nereden gelip nereye gittiğimizi sorgular. Sonsuz ve mutlu yaşamın vaat edildiği cennetin anlamına dair tereddütler içerir. Zardoz ayrıca ölümsüzlüğün insanoğlunun gelişimini durduracağının önermesidir.
Share Button

Yıl 2293… Ölümsüzlük arayışlarında başarılı olmuş bilim adamları ve bu nimetten faydalanan seçkin bir grup dış dünyaya kapalı topraklarda, kendilerini soyutlamış bir toplum olarak sonsuz yaşamlarını sürdürmekteyken dışarıda kalan çoğunluk ise ilkel şartlara geri dönmüş, yeniden vahşileşmiş ve cahilleşmiştir. Ölümsüzler toplumu teknoloji, medeniyet, demokrasi ve bilgi birikimi olarak en ileri noktalara erişmişken dış topraklardaki insanlar ise tanrıları olduğuna inandıkları Zardoz’un buyrukları altında herhangi bir hak ve değere sahip olmadan canını koruma ve açlığını giderme endişesi ile hayat sürmektedir. Zardoz’un itaatkârlarından biri olan Zed’in, tanrısına dair ilk şüpheleri sayesinde Zardoz’a yaklaşmak ve onu çözmek adına attığı adımla evrimin başındaki ve sonundaki iki insan karşılaşacak ve etkileşime geçecektir. Aradaki insanlar olan bizler için ise ölümsüzlüğün gerçekten bir nimet olup olmadığını düşünmeye itileceğimiz bir önermeler derlemesi oluşacaktır.

John Boorman, 1974 tarihli fantastik filmi Zardoz’da insanoğlunun ilkel dönemi ile hayal edebildiği en gelişmiş dönemini aynı zaman diliminde buluşturarak insanlığın id ve süper egoları arasındaki sıkışmışlığının iki aşırı ucunu yakalayıp evrime ve gelişime dair döngüleşme emareleri yakalar. İlkel benliğin hüküm sürdüğü düzensiz dönem ile tabusal ve kültürel benliğin dizginleri ele aldığı gelişmişlik döneminin birbirini gözlemlediği filmde evriminin sonuna gelen gelişmişler, yaşam heyecanını ve haz alma yetisini kaybederek ilkel olana özenir ve yok olmayı arzular. Zardoz bize, gelişimini tamamlamış veya tüm arzularına kavuşmuş bir insanlığın yerini yeni baştan keşfedecek, ilerleyecek ve gelişim kaydedecek sıfırlanmış bir insanlığa bırakması gerektiğini veya zaten dünya var olduğundan beri bu durumun yaşandığı ihtimalini düşündürür.

Zardoz, tanrı ve cennet hakkında olabildiğince basit ve somut örnekler derleyerek sorgulamalara ve beyin jimnastiği yapmaya girişir.

Zardoz’un özel odasının duvarında yazılı olan ve uzun süre ekranda görünen “Geçmişten bu gizli odada, geleceği arıyorum” cümlesi Boorman’ın niyetine dair bir anahtar olarak seyirciye sunulur. Geçmişi hayal ederek oluşturulan bu fantastik gelecek tablosunda tanrı kavramının bir illüzyon, aldatmaca veya teknolojik üstünlük ile oluşturulmaya çabalanmış olma ihtimali hikâyelendirilir. İnsanoğlunun evrimleşme sürecinin başa alındığı filmde tanrılık, içinde yaşadığı topluma oranla daha baskın, daha zeki veya bir başka coğrafyada yaşayan daha gelişmiş bir toplumun üyesi olan Zardoz tarafından insanları etki ve hüküm altına alma amacıyla türetilmiştir. Filmin sonunda bu aldatmacının bilincinde olan tüm taraflar öldüğünde olaylara şahit olmamış insanlar için akıllarda bir tanrı Zardoz efsanesinin ve cennet vaadinin kalacağı ve nesilden nesile anlatılacağı akla getirilmelidir.

Boorman’ın incelediği cennet olgusunun filmdeki karşılığı Vortex’tir. Yalnızca ölümsüzlerin yaşamını sürdürdüğü ve ölümlülerin giremediği topraklarda insanüstü bir idare ve denetim sistemine sahip olan Vortex’te her birey birbirine ve işletim sistemine bağlıdır. Tüm kararlar anlık oy verme işlemi ile alınırken ölümsüzlük sebebiyle hapis cezası yerini yaşlandırma cezasına bırakmıştır. Ölüme sebebiyet verecek muhtemel durumlarda ise birey, Vortex sayesinde yeniden oluşturulmakta, yaşamına kaldığı yerden mecburi olarak devam etmektedir. Vortex, kelime anlamı olarak sularda oluşan anafor, girdap gibi sarmal halka hareketine denk düşerken astronomik açıdan evrendeki güneş ve galaksi sistemlerinin yapısına karşılık gelir. Evrende maddeler bozulmaya ve değişime uğrasalar da enerji olarak yok olmamalarından ilham alınmışçasına kullanılan Vortex isminin, ölümsüzlüğün bedenen değil ama evrende sürekli değişime ve dönüşüme uğrayan maddeler olarak mevcudiyetine bir gönderme olarak özellikle seçilmiş olması olasıdır.

Kurmaca tanrı Zardoz da aslında Vortex’te yaşayan ölümsüzlerin bir üyesi olarak dış topraklarda tanrılık rolü oynayan, heybetli bir insan başı şeklindeki mağaramsı, uçan kayanın içinden gür sesiyle emirler veren bir sihirbazdan başka bir şey değildir. Dış topraklardaki insanlara silahın iyi, penisin ise kötü olduğunu salık veren, üreme ve çiftleşme hakkını da verdiği seçilmiş bir grubu silahlandırarak diğer herkesi öldürmelerini isteyen Zardoz, emirlerini yerine getirmeleri halinde onlara ölümsüzlük ve cenneti vaat ederken aslında Vortex’te sahip oldukları ve diğer insanların bilmediği teknolojiyi ve gelişmişliği ima etmektedir. Bu seçkin grup içindeki Zed ise sonsuz itaat ile emirleri yerine getirmekteyken rastladığı geçmişe ait Wizard of Oz kitabı sayesinde şüphe ve nefret duyguları ile Zardoz’un kimliğini ortaya çıkarmak amacıyla uçan kayaya gizlice girme cesareti gösterir. Kaya vasıtasıyla ölümsüzlerin yaşadığı Vortex’e kadar gelecek ve bu sayede evriminin başındaki ve sonundaki, iki çok ayrı düzey ve birikimde insanoğlu birbiri ile karşılaşacaktır.

Zardoz, evrim ve din bağlamında nereden gelip nereye gittiğimizi sorgular.

Fikirsel olarak ağır içeriğine rağmen görsel olarak o kadar basitleştirilmiştir ki; yer yer amatörce tasarımlar veya fantastik öğelerin canlandırılmasında çocuksu çözümler deneyerek alaya alınma ihtimali ile de karşı karşıyadır. Zardoz ismini ve karakterini meşhur çocuk kitabından müzikal ve sinemaya da uyarlanan Wizard of Oz’dan türeten Boorman belki de tanrı-insan ilişkisini, ebeveyn-çocuk ilişkisi ile benzetmeye çalışır. Benzer şekilde söz dinlememenin ceza, itaatin ise ödül ile karşılık bulduğu her iki ilişkinin insan ve çocuk tarafı olan bizler için en önemli ödül cennete ve ölümsüzlüğe kavuşmaktır. Ebeveyninin yalanını yakalamış veya küçük oyunlar ve kandırmacalara kanmayacak kadar büyümüş bir çocuk gibi tanrıya şüpheyle yaklaşan Boorman, cennet ödülünün gerçek olması durumunda dahi mutluluğun sürekliliğine dair kaygılarını ilave ederek anlam arayan ve sorgulayan bir kimlik ortaya koyar.

Zardoz, sonsuz ve mutlu yaşamın vaat edildiği cennetin anlamına dair tereddütler içerir.

Boorman, ölümsüzlüğün sonuçları hakkında kafa yorarak bazı tereddütlerini Vortex üzerinden yansıtır. Örneğin üremeye ihtiyaç duymayan insanoğlunun cinsel haz ve ereksiyon problemleri ile karşılaşma ihtimali Vortex’te yaşanan yitirilmişliklerden biridir. Ayrıca yaşamın sonsuzluğu ve tekdüzeliği karşısında insanlarda duygusuzluk ve tepkisizlik baş göstermekte, yaşam heyecanını yitiren insanların dikkatini çekebilmek için sıra dışılığa ihtiyaç duyulmaktadır. Boorman böylesi bir ortamda ölümsüz insanların ölmeyi arzulama ihtimalinin bile ortaya çıkabileceğini düşünmektedir. Hiçbir şey üretmeden ve yapmadan, negatif veya pozitif bir yenilikle karşılaşmadan nasıl ve ne kadar keyif duyarak idare edebilir insan? Örneğin sinemadan duyduğu hazzın hayatında büyük yeri olan bir insan, yeni filmlerin çekilmediği veya izlenmediği bir cennette olmak ister mi?

Zardoz ayrıca ölümsüzlüğün insanoğlunun gelişimini durduracağının önermesidir.

Vortex’in ölümsüz insanları için heyecan oluşturacak ya da merak duyulacak bir gelişme yoktur. Aynı şekilde kaybedilecek herhangi bir şeyin olmaması da onları değer atfetmekten ve endişe duymaktan uzak tutar. Vortex’e ulaşması ile ölümsüzler arasında bir ölümlü olarak ilgi odağı olan hatta imrenilen Zed, insanlığın yaşam heyecanını sürdürebilmesi için keşfetme, merak ve kuşku, öğrenme isteği gibi özelliklerinin ölümlülükle bağlantılı olduğunun örneğidir. Zardoz’un, Vortex dışındaki ölümlüleri yönetmeye yönelik ilgisi de aslında aynı merak ve keşif arayışının Vortex’i sona getirecek ilk adımıdır.

, , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir