Uzaktan Hoş Gelen Ses: 86. Oscar Ödül Töreni Tahminleri

Uzaktan Hoş Gelen Ses: 86. Oscar Ödül Töreni Tahminleri

Share Button

Bir yıl daha geçti, adaylıklar açıklandı, acısıyla tatlısıyla filmler izlendi, notlar alındı, tahminler açıklandı, bir takım sansasyonlar peyda oldu… Ve nihayet 86. Oscar ödül töreni geldi çattı. Tamamen popülaritesinin kurbanı olduğumuz bu ödül töreni bizlerin birbirinden farklı prodüksiyonlu işleri izlememize, teknolojinin film sektörü üzerindeki hâkimiyetini görmemizi sağlamamıza, “vay anasını daha dün ses yoktu, bugün adam uzayı kendi yaratmış” diye hayretlere gark etmemize vesile olmakta. Bana göre Oscar’lar film yarışmalarının “Kurtlar sofrası”, en acımasızı ve sağ gösterip sağdan çakacak kadar da tutarlısı.

Amerika’nın kendi kalıpları içerisinde süre gelmiş sisteminin bir bakıma ayakta kalan neferidir Oscar Ödül töreni, bu sebeple her ne kadar adaylarımız ödül alamasa da fazlaca üzülmemek, hayata küsmemek, yemeden içmeden kesilmemek lazım. Nitekim nice Koçyiğit bu uğurda heba oldu da dostlar bizi hatırlasın diyip terk-i diyar eyledi (Saygı ve sevgiyler Hitchcock ve Kubrick’e).

Lafı fazla dolandırmadan, Gökhan’la birlikte Oscar üzerine yaptığımız lotoyu ve gerekçeli sebeplerimizi yazdık.

Not: Liste alfabetik ilerler. Tahminler kırmızı renkle belirtilmiştir.

En İyi Film

“12 Years a Slave”

“American Hustle”

“Captain Phillips”

“Dallas Buyers Club”

“Gravity”

“Her”

“Nebraska”

“Philomena”

“The Wolf of Wall Street”

Kazanmasını istediğimiz: Her
Kazanacak: 12 Years a Slave
Sürpriz: Gravity

12 Years a Slave:

Demet: Kesinlikle “Yardımcı Oyuncular”ın ışığında ilerleyen bir film. Chiwetel Ejiofor, tatmin etmeyen bir oyunculukla izleyenlerin karşına çıkmış. Yönetmen Steve McQueen’in ise filmleri içerisindeki en zayıf halka. Hunger ve Shame’deki tadı bulamasam da Akademi “kölelik” konusunun işlenmesinden hoşnut olacak ki 9 dalda adaylık ile taçlandırdı. Yardımcı Kadın ve Erkek kategorilerinin su götürmez en ciddi ve en önemli adayı olmasına rağmen diğer kategorilerde zayıf kalıyor. Yine de “En İyi Film” ödülünü kucaklamaya en yakın film.

Gökhan: Ödül sezonunda fırtına gibi esti 12 Years a Slave ancak McQueen’in filmde oldukça geri plandaki yönetmenliğini ben de sevmedim. Filmde bir şeyler eksik duygusu uyandırıyor. Ejiofor’un oyununu ben dengeli buldum, ama böyle bir filmde çok daha çarpıcı performanslar olmalıydı diye düşünüyorum. Yine de eli yüzü düzgün, Akademi’nin sevdiği bir anlatım ve konu olduğundan ödülü kazanacaktır diye düşünüyorum.

American Hustle:

D: Amerika’nın kalpazanlarını konu alan klasikleşmiş senaryosuyla arz-ı endam eden film, yönetmen David O. Russell’ı Silver Linings Playbook filminden öteye götürmemiş. Filmin ritmi konusunda iki filmi de başa baş görülebilir. Fakat bu filmde Christian Bale faktörü filme ayrı bir hava katarak ciddi bir duruş sergiletmiş. Her filminde şekilsel değişimini hayretler içerisinde ve oyunculuğunu da severek izlediğim Bale, “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisinde olmasına rağmen güçlü rakiplerle karşı karşıya. Kendi kategorisinde ilk 3’te yer almasının avantajıyla da her an bir sürpriz yapmasını da beklemiyor değilim. Bari bu sefer ödülü alacaksa karısının ismini ezberleyip çıksın. Filmin bir diğer iddialı olduğu kategori ise Jennifer Lawrence ile “Yardımcı Kadın Oyuncu”. Lawrence bu ödüle çok yakın gibi dursa da Oscar iki yıl üst üste ödül verir mi işte orası muallâk. Bana göre aldığı 10 adaylıkla yılın abartılmış filmleri arasında olduğunu da kanıtlamış bulunmakta. Ayrıca “En İyi Kurgu” kategorisinde bayrağı önde tutan olduğunu da eklemek isterim.

G: American Hustle perdeyi ateşe veren güçlü oyuncu performanslarına rağmen basit bir twistten ibaret. İzleyiciyi ikince kez izlemeye teşvik edemiyor maalesef. Amy Adams göründüğü her anda izleyiciyi ekrana kilitliyor ancak rakiplerinden dolayı ödül alması biraz zor. Lawrence ise ödüle en yakın isim gibi görünüyor. Bale’in performansını ise senin aksine hiç beğenmedim. Sadece kilo alıp veriyor, göbeği var diye aday gösterilmiş. Bradley Cooper ise filmin asıl sürprizi. Yer yer histeriye dönüşen kadın performanslarına yakın oldukça dişi performansını çok beğendim. Filmin birçok kategorideki adaylığına rağmen elinin boş döneceğine inanıyorum.

Captain Phillips:

D: Kutsal Amerika hicvi altında aslında kimin korsan olduğunu sorgulamama sebep olmuş filmdir. “Korsanların zoru gemiyle ama Amerika’nın zoru tüm dünya ile” dedirtmiş bir film bana göre. Diğer pek çok filmde olduğu gibi dijitallikten uzak, gerçekçi çekim tekniklerine uzak olsa da Oscar’ın zayıf halkası olarak karşımıza çıkıyor.

G: En İyi Film adaylarından en gereksizi olan Captain Philips tam bir Amerikan gözdağı filmi. Amerikan yanlısı olmak hadi neyse, her sene çıkıyor böyle bir film, ama bu ne aymazlıktır yahu. Oldukça didaktik ve militarist alt metin için söylenecek bir şey bulamıyorum. Büyük olasılıkla Greengrass’ın yetenekleri arkasına saklanmış ısmarlama bir projeden fazlası değil. Barkhad Abdi’nin adaylığı da filmin büyütülmesinin bir sonucu.

Dallas Buyers Club:

D: Yönetmenlik dalında es geçilmiş bir film. Gerçek anlamda dert edindik mi bunu? Hayır. Zaten filmi öne çıkaran oyunculuk ve yönetimden çok konusu. Film her ne kadar günümüzde geçmese de günümüzde de yaşanan ilaç firmalarının acımasızca yarattığı sorunu işlemekte. İnsanların sağlığını önemser görünüp aslında dertlerinin pek de öyle olmadığını, hatta insanları kobay olarak kullandıklarına değinmekte. Bu anlamda film boyunca dikkati çeken isimler Matthew McConaughey ve Jared Leto. McConaughey, Oscar’ın sürprizi olacak ama Jared Leto Oscar’a gelene kadar ki süreçte aldığı ödüller ile ne kadar yakın bir isim olduğunu göstermiş bulunmakta. Senaryo dalında Her’ü ne kadar favori olarak da görsem Dallas Buyers Club, işlediği konu sebebiyle bu ödülün de sıkı takipçisi.

G: Akademinin öteki kontenjanı genelde rekabetçi geçer. Bu sene En İyi Film adaylığı da alan Dallas Buyers Club daha çok oyuncuların performansları ile kendinden söz ettirmeyi başardı. AİDS ve ilaç lobisi konusunda söyleyecek sözü olsa da maço, kovboy, ahlaksız ve homofobik baş karakterin dönüşümünün ekranda sadece kilo kaybıyla yansıtılması can sıkıcı. Ayrıca tüm AİDS’li karakterlerin eşcinsel ya da uyuşturucu bağımlıları olması gibi çok yanlış imajlar çizmesi de cabası. Kısacası amacının çok ötesinde konumlanmış bir film. Matthew McConaughey’in muhtemelen Oscar’a ulaşacak performansı oyuncunun çizgisinin dışında etkileyici bir performans. Bu sene Mud’da da oldukça etkili bir performansı bulunmaktaydı. Jared Leto’ya gelince film için geçirdiği dönüşüm ve mimik olarak başarılı bulsam da kırılganlığın arkasını göremediğim bir performans olmuş. Naif ama fazlası yok, filmde ağırlığı ise yok denilecek gibi.

Gravity:

D: Yarattığı dünyanın tanrısı olarak yönetmen Alfonso Cuaron’u bu sene her hangi bir sürpriz yaşanmaz ise 86. Oscar ödül törenini fethedecek isim olarak görebiliriz. Her ne kadar son sahnesini beğenmesem de “hava, su, toprak” üçlemesini beyinlerimize kazımış bulunmakta. Film boyunca gerilim, o kadar esir alan bir halde karşımıza çıkıyor ki bu sebeple filmin ritmi bitene kadar daimi bir şekilde korunuyor. “En İyi Film” kategorisinde “12 Years a Slave” ile başa baş gider iken (ki 12 Years a Slave tamamen Amerikan mantalitesinden kaynaklı) “En İyi Yönetmen” kategorisinde tek isim olarak görebiliriz. Ki bu kategori en heyecanlılardan biri çünkü “amuda kalksa onu da izlerim” diyeceğim Martin Scorsese yer almakta. Duygusallığa yer yok Rocky der ve tahminlerime geri dönerim. Gravity’nin tek sorunu oyunculuk kategorileri bana göre. Onun haricinde “En İyi Prodüksiyon Tasarımı”, “En İyi Görsel Efekt”,  “En İyi Özgün Müzik” ve “En İyi Görüntü Yönetimi” kategorilerindeki bütün ödülleri silip süpürecek gibi.

G: Teknik ve yönetmenlik dalında Oscar’ı kucaklayacak Gravity, En İyi Film’in de güçlü adaylarından. Belki bir sürpriz olur diye bekliyorum. Bullock, filmdeki tek oyuncu bile olsa bu sene şansı sıfır. Cuaron’un baştan sona ilgiye değer yönetmenliği filmin en güçlü yanı. Filmin tonunun çok iyi ayarlandığını, uzay boşluğunda asılı kalma hissiyatının çok iyi verildiğini düşünüyorum.

Her:

D: Kesinlikle bu film hakkında şunu demeden geçemeyeceğim “Joaquin Phoenix’in hakkını yedin Oscar iki yakan bir araya gelmeyecek demedi deme”. Bari Leonardo Di Caprio bu ödülü alsa da bir işe yarasa, hasreti dinse. Sırf Leo’ya bu ödülü vermek için Phoenix’i harcamış da olabilirler. İnsan gerçekten hayret ediyor düşündükçe. Çünkü Phoenix, oyunculuk anlamında tek başına bütün mimiklerini konuşturmuş. Daha ne istemişler acaba. Neyse, Her “En İyi Film” kategorisine aday olmasına rağmen ona bu ödülü yedirtmezler. İyi bir film ama oyunculuk ve yönetmenlik kategorilerinden dışlanmış bir film. Gerçi böyle dışlanmışlık örnekleriyle karşılaşsak da Oscar bir bakıma çok ekstrem olmadığı sürece kendi ipuçlarını içinde barındıran bir denklem kıvamında yolunda devam etmekte. Film bana göre “En İyi Orijinal Senaryo Ödülü” ile geceyi kapatacak. “En İyi Şarkı” kategorisinin de güçlü adayı fakat alması muğlâk.

G: Akademi’nin görmezden gelemediği her sene bir şekilde listesinde yer verdiği filmler vardır. Ana kategorilerde yer bulamasa da daha çok senaryo ödülünü kazanan hınzır filmler bir şekilde Akademi’nin radarına giriyor. En İyi Film dalında aday olsa da, Her maalesef ki Orijinal Senaryo Oscar’ı ile yetinecek gibi görünüyor. Joaquin Phoenix’in incelikli performansının es geçilmesine diyecek bir şey bulamıyorum. Oysaki Spike Jonze’nin filmi modern çağın en çok konuşulan ama hakkında halen neredeyse hiçbir şey bilinmeyen “aşk” temasına oldukça mesafeli ama içten bir yaklaşım sergiliyor. Bir yanıyla kalbe dokunurken diğer taraftan da aşkın bildiğimiz kalıplarının dışına rahatlıkla çıkabildiğini, doğru ya da yanlış değil yaşanılanın değerini anlatıyor. En İyi Film’i alamayacağı kesin gibi ancak yine de ödülü alandan daha fazla sevileceği kesin.

Nebraska:

D: Oscar’ın sevdiği ama bir o kadar da sevmediği bir film bana göre. Sebebi ise, naifliği elinden bırakmadan ilerlemesi. Oscar şansının düşük olduğuna inanıyorum. Film gönüllerin Oscar’ını kazandı deriz biz de. Nebraska, izleyiciye Amerika’nın başka bir yüzünü, yaşlı bir insanın bir umut uğruna çıktığı yolculuğu göstermekte.

G: Alexander Payne Akademinin göz bebeği yönetmenlerinden biri. Nebraska da bu senenin en içten filmlerinden birisi. Hikâye olarak da oldukça etkileyici olduğunu söylemek lazım. Bir baba-oğul yolculuğunun eski kasabalarında verdiği mola ve sahte bir piyango biletinin sonuçları… Taşranın bitmek bilmez ahlaksızlığının insanların üzerlerine nasıl sindiği hakkında bir film Nebraska. Oscar adayı Bruce Dern ve June Squibb’in performanslarına ise söyleyecek bir şey bulamıyorum. İkisinin de kazanmasını isterim.

Philomena:

70. Venedik Film Festivali’nde “En İyi Senaryo Ödülü”nü kaptı ve Oscar yarışını kızıştırdı bu film. Fakat senaryo dışında da hiçbir iddiası olmayan bir film.

The Wolf of Wall Street:

D: Scorsese’nin yönetiminde olmasına rağmen bir Leonardo DiCaprio filmi diyebiliriz bu film için. Leo’nun kendi içindeki dönüşümü, yaşadığı aykırı yaşam, dibe vuruşu ve oradan çıkışı çok güzel anlatışmış. Filmin süresinin uzunluğundan zaman zaman ritmini düşük bulmama rağmen efsaneleşen bir Leonardo Di Caprio var karşınızda. Bu oyunculukla daha da Oscar vermezlerse kepenkleri kapatıp gidelim bana göre. Leo’nun kendi kategorisi içerisinde güçlü rakipleri bulunmasına rağmen hepsinden bir adım önde bulunmakta. Tabii bu kadar beklenti karşısında Akademi’nin ters köşe yapmasını da beklemiyor değilim. “En İyi Film” iddialı bir laf olur bu film için. Zaten alacağına dair bir umudum da yok. Ayrıca bu filmle Scorsese’nin “En İyi” olarak anılmasına gönlüm razı gelmez. Yönetmen kategorisi içinde açıkçası sürpriz isim olarak görmeme rağmen pek de rağbet etmiyorum. Sanırım geceyi sadece “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisi ile kapatıp gidecekler.

G: Di Caprio poster çocuğu olmaktan çoktan çıkmıştı ancak Scorsese ile olan işbirliğinin fazlasıyla kendisine yaradığını söyleyebiliriz. Bu senenin en dışa dönük performanslarından birinde çok başarılı. İçerdiği Akademi’ye ağır gelecek sahneler dolayısıyla En İyi Film seçilmesi her açıdan imkânsız gibi. Ancak Scorsese’nin müthiş bir dinamizm sergilediğini görmezden gelmemek gerekiyor.

En İyi Yönetmen

Steve McQueen – “12 Years a Slave” (ama oscarı verecekleri yüksek ihtimaller arasında)

David O. Russell – “American Hustle”

Alfonso Cuaron – “Gravity”

Martin Scorsese – “The Wolf of Wall Street”

Alexander Payne – “Nebraska”

Kazanmalı: Alfonso Cuaron

En İyi Kadın Oyuncu

Amy Adams – “American Hustle”

Cate Blanchett – “Blue Jasmine” (Meryl Streep ile çekişmesinin galibiyetini teşekkür konuşması ile taçlandıracak isim olacak)

Sandra Bullock – “Gravity”

Judi Dench – “Philomena”

Meryl Streep – “August: Osage County”

Kazanmalı: Cate Blanchett

D: Meryl Strepp kesinlikle çok başarılı bir oyunculuk sergilemiş. Hatta ödül almak hakkı ama akademi görmezden gelecek gibi. Bana kalırsa artık Meryl Streep’e ödül vermek yerine Meryl Streep ödülleri düzenlenmeli

G: Katılıyorum, yer yer karikatür olsa bile ki bir tiyatro oyununda bu performanslar göze batmıyor. Ancak Cate Blanchett’ın öyle herkesin altından kalkamayacağı incelikli isterik performansına yenilecek maalesef. Blanchett’in Heaven’dan sonraki en beğendiğim performası bu filmde.

En İyi Erkek Oyuncu

Chiwetel Ejiofor – “12 Years a Slave”

Christian Bale – “American Hustle”

Leonardo DiCaprio – “The Wolf of Wall Street”

Matthew McConaughey – “Dallas Buyers Club”

Bruce Dern – “Nebraska”

Kazanmalı: Leonardo Di Caprio

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

Michael Fassbender – “12 Years a Slave”

Bradley Cooper – “American Hustle”

Barkhad Abdi – “Captain Phillips”

Jared Leto – “Dallas Buyers Club”

Jonah Hill – “The wolf of Wall Street”

Kazanmalı: Michael Fassbender

D: 12 Years a Slave bana göre ne başrol ne de yönetmen başarısıyla oluşmuş bir film. Bu film bana göre yardımcı oyuncuların başarısıyla kendini var etmiş bir film. Kendine her filmiyle ayrı ayrı hayranlık duymamızı sağlayan Michael Fassbender ödüle kavuşan isim olmalı. Jared Leto’nun Dallas Buyers Club’da sergilediği oyunculuk ve filmin sürecindeki fiziksel değişimi takdire şayan. Zaten Leto, rolüyle ödülleri toplayıp evine götürdü. Bu kategorinin yarışı Fassbender ile aralarında geçecek ve kim kazanırsa kazansın iyi olan kazanmış olacak.

G: Her ne kadar Leto kazanacak gibi görünse de Fassbender’in kazanmasını isterim. Shame ile Akademi’nin radarına giremeyen Fassbender’ın ana akım bir film ile adaylıkta kalması muhtemel.

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

Lupita Nyong’o – “12 Years a Slave”

Jennifer Lawrence – “American Hustle”

Julia Roberts – “August: Osage County”

June Squibb – “Nebraska”

Sally Hawkins “Blue Jasmine”

D: Fasbender’a söylediğim gibi yardımcı oyuncuların başarısıyla kendini var etmiş bir filmde Nyong’o yediği her bir kırbaç acısını da bizlere yaşatarak bu ödülü gerçekten hak ettiğini göstermiştir. Ve ödülün tartışmasız olarak gideceği bir diğer isimdir kendisi.

G: Nyong’o’un performansı bana çok yapay geldi. Ödül için Lawrence ile mücadele edecek gibi. Ancak bu dalda her ne kadar Hawkins ve Squibb’de çok beğensem de ödülü alması gerekenin Roberts olduğunu düşünüyorum. Sessiz, derinden, gerçekçi ve karanlık bir Roberts görme şansına sahip oluyoruz. Yüzünde koca gülümsemesi de yok ki bence bu değişim kendisine yaramış.

Kazanmalı: Julia Roberts

En İyi Uyarlama Senaryo

John Ridley – “12 Years a Slave” (America’nın günah çıkarmasına dönerse ödülü alacak filmdir)

Julie Delpy, Ethan Hawke & Richard Linklater – “Before Midnight” (Günah çıkarma bir kenara bırakılırsa ödülü alacak filmdir)

Billy Ray – “Captain Phillips”

Steve Coogan & Jeff Pope – “Philomena”

Terence Winter – “The Wolf of Wall Street”

En İyi Orijinal Senaryo

Eric Warren Singer & David O. Russell – “American Hustle”

Woody Allen – “Blue Jasmine”

Spike Jonze – “Her” (Kesinlikle kategorinin en güçlüsüdür Her ve ödülü kapıp gidecektir)

Bob Nelson – “Nebraska”

“Dallas Buyers Club”

En İyi Görüntü Yönetimi

“The Grandmaster” Philippe Le Sourd

“Gravity” Emmanuel Lubezki (Uzayı izleyiciye yaşatma başarısından dolayı)

“Inside Llewyn Davis” Bruno Delbonnel

“Nebraska” Phedon Papamichael

“Prisoners” Roger A. Deakins

En İyi Kurgu

“American Hustle” (Film içerisinde kurgu tekniklerindeki başarı ve bunu filmin akışına yansıtmaları izleyiciyi sıkmadan, keyifle izlenecek bir akışla sunulmasından dolayı)

“Captain Phillips”

“Dallas Buyers Club”

“Gravity” (Kategori içerisinde sürpriz isim. Ödüller açıklanırken bir sürpriz yaşatabilme olasılığı yüksek. Çünkü film içerisinde müzikle birleşen gerilim anları hissedilebilir boyutta yansıtılmış)

“12 Years a Slave”

Yabancı Dilde En İyi Film

“The Broken Circle Breakdown”

“The Great Beauty”

“The Hunt”

“The Missing Picture”

“Omar”

G: Kategorinin galibi bir sinema güzellemesi olan The Great Beauty olacaktır ancak incelikli bir dram olan ve En İyi Film adaylarının hepsinden daha iyi bir film olan The Broken Circle Breakdown kazanırsa da sevinirim. Maalesef benim tek bakış açısı dolayısıyla pek sevemediğim The Hunt’ı Akademi’nin baya sevdiği söyleniyor.

D: Kesinlikle The Great Beauty ve The Broken Circle Breakdown arasında kaldığımı söylemem gerekir. Fakat Akademi’nin gönlünün bu yıl The Great Beauty’den yana olacağına emin gözüyle bakıyorum.

En İyi Özgün Müzik

“The Book Thief” John Williams

“Gravity” Steven Price

“Her” William Butler and Owen Pallett

“Philomena” Alexandre Desplat

“Saving Mr. Banks” Thomas Newman

En İyi Şarkı

“Alone Yet Not Alone” from “Alone Yet Not Alone”

Music by Bruce Broughton; Lyric by Dennis Spiegel

“Happy” from “Despicable Me 2”

Music and Lyric by Pharrell Williams

“Let It Go” from “Frozen”

Music and Lyric by Kristen Anderson-Lopez and Robert Lopez

“The Moon Song” from “Her”

Music by Karen O; Lyric by Karen O and Spike Jonze (Thedore ve Samantha aşkına inananlar için)

“Ordinary Love” from “Mandela: Long Walk to Freedom”

Music by Paul Hewson, Dave Evans, Adam Clayton and Larry Mullen; Lyric by Paul Hewson

En İyi Animasyon Film

“The Croods”

“Ernest & Celestine”

“Frozen”

“Despicable Me 2”

“The Wind Rises”

G: Miyazaki’nin vedası The Wind Rises, Japonya’nın karanlık bir dönemine olağanca duygusallığı ile yaklaşıyor. Frozen karşısında kaybedecektir ama gönlümüz Miyazaki’de. Bu arada Frozen’ın da son dönemin en başarılı animasyonlarından biri olduğunu söyleyelim.

En İyi Belgesel Film

“20 Feet From Stardom”

“The Act of Killing”

“The Square”

“Cutie And The Boxer”

“Dirty Wars”

G: En İyi Film kategorisinde yarışabilecek The Act of Killing son yılların en başarılı belgeseli. Ayrıca The Square da aynı şekilde etkileyici.

En İyi Kostüm Tasarımı

“American Hustle” Michael Wilkinson

“The Grandmaster” William Chang Suk Ping

“The Great Gatsby” Catherine Martin

“The Invisible Woman” Michael O’Connor

“12 Years a Slave” Patricia Norris

En İyi Görsel Efekt

“Gravity” Tim Webber, Chris Lawrence, Dave Shirk and Neil Corbould

“The Hobbit: The Desolation of Smaug” Joe Letteri, Eric Saindon, David Clayton and Eric Reynolds

“Iron Man 3” Christopher Townsend, Guy Williams, Erik Nash and Dan Sudick

“The Lone Ranger” Tim Alexander, Gary Brozenich, Edson Williams and John Frazier

“Star Trek Into Darkness” Roger Guyett, Patrick Tubach, Ben Grossmann and Burt Dalton

En İyi Ses Miksajı

“Captain Phillips” Chris Burdon, Mark Taylor, Mike Prestwood Smith and Chris Munro

“Gravity” Skip Lievsay, Niv Adiri, Christopher Benstead and Chris Munro

“The Hobbit: The Desolation of Smaug” Christopher Boyes, Michael Hedges, Michael Semanick and Tony Johnson

“Inside Llewyn Davis” Skip Lievsay, Greg Orloff and Peter F. Kurland

“Lone Survivor” Andy Koyama, Beau Borders and David Brownlow

En İyi Ses Kurgusu

“All Is Lost” Steve Boeddeker and Richard Hymns

“Captain Phillips” Oliver Tarney

“Gravity” Glenn Freemantle

“The Hobbit: The Desolation of Smaug” Brent Burge

“Lone Survivor” Wylie Stateman

En İyi Prodüksiyon Tasarımı

“American Hustle”

“Gravity”

“The Great Gatsby”

“Her”

“12 Years a Slave”

En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı

“Dallas Buyers Club”

“Jackass Presents: Bad Grandpa”

“The Lone Ranger”

, , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir