Türk Dizi Tarihinin Unutulmaz 40 Karakteri

Türk Dizi Tarihinin Unutulmaz 40 Karakteri

Share Button

İnce göndermelerle döneminin sorunlarına değinen, absürt komediden durum komedisine, Türkiye panoraması sunan apartman hikayelerine, gençlik yankılarına, Türk televizyonlarının sihirle imtihanına, drama, unutulmaz aşklara, aile mefhumuna ve mahalle özlemine varıncaya dek birçok olgu ve temayı kendine has üslubuyla işleyen, Türk dizi tarihinde zihinlere kazınmış 40 diziyi ve onların unutulmaz karakterlerini listeledik. (Liste alfabetik olarak sıralanmıştır.)

1- Afet Güçverir (Hayat Bilgisi) [Haktan Kalır]

Afet Öğretmen, Gani Müjde’nin 2003 yapımlı dizisinin ana karakteri olarak eğitimci, bağımsız ve güçlü bir kadın temsilidir. Bulunduğu her lisede “haksızlık” karşısında muhalif olmuştur ve bu muhalifliği hem kariyerini hem de ilişkilerini etkilemiştir. Afet Güçverir bir öğretmen idolü olarak dizide belirginleşir. “Hoca camide bana öğretmen diyeceksiniz,” diyerek seküler eğitime inancını ortaya koyarken bir yandan da okulların başındaki müdürlerle sürekli sıkıntıya girer. Bir öğretmen olarak hakkın savunucusu figürüne bürünür ve adaleti sağlamadığına inanan her insana karşı yaratıcı tepkiler yaratırken, öğrencilerini de bu sürece dahil eder. Afet Güçverir, öğrencilerine karşı sert bir mizacın içerisinde şefkati ve ilgiyi barındırırken üstlerine karşı saygılı ama kişiliklerine karşı muhalif bir duruş takınır. Afet Öğretmenin dizi boyunca karşılaştığı tepkiler de böylece ikiye bölünür: sevgi ve tehdit. Öğrencilerin sevgisini kazandıkça müdür ile ters düşer ve Hayat Bilgisi dizisi bu ikilem ile eğitim sistemine karşı bir inançsızlığı gösterir. Bir yanda “ulu” tarihi anlatan bir öğretmen varken öte yanda döner sermayenin peşinde çıkarlarını kovalayan müdür vardır. Dizide herkes ekonomik sorunların, inançların, çıkarların içerisinde sıkışmış bir absürtlüğe sahiptir. Afet Öğretmen’in öyküsü ise Türkiye televizyonlarından yavaş yavaş silinir, tüm çelişkilerine rağmen idealist kadınların sonuncularından biri olarak hem kendisini hem de diziyi bir dönemin son örneğine dönüştürür.

2- Bediş (Çılgın Bediş) [İlayda Bıyıklı]

Lise öğrencisi Bediş ve arkadaşlarının hayatlarını, aşk, dostluk ve aile konuları çerçevesinde ele alan Çılgın Bediş, Türk dizi tarihinde 90’ların ikinci yarısını ele geçirmişti. Seveni kadar sevmeyeni olsa da o dönemden itibaren geçen yirmi iki yılda Bediş’in hala hatırlanmasının en büyük sebeplerinden biri, karikatürlerden gerçek insanlara dönüşen jeneriği. Karikatürist Özden Öğrük’ün 1979 yılında Gırgır dergisi için çizdiği Bediş karakteri o kadar beğeniliyor ki zamanla yapımcıların da ilgisini çekiyor ve karakteri diziye dönüştürmeye karar veriyorlar. Bediş, çılgın giyim tarzı, başına gelen olaylara yaklaşımı ve verdiği tepkilerle, içi görünen kablolu telefonu, dönemine göre oldukça rahat ebeveynleri ve hovarda dedesiyle gençlik-komedi türünde zamanının en iyileri arasına girmeyi başarıyor. Ekstrem ve Amerikanvari lise hayatıyla dönemin liseye giden bütün gençlerini hayal kırıklığına uğratsa da zamanına damga vuran replikleri ve sahneleriyle bir fenomen olmayı başarıyor. Son bölümünde Bediş’i patlamada öldürüp izleyenlerini tramvaya sokan dizide, bilinenin aksine aslında Bediş ölmüyor, dizi uzun bir aradan sonra devam ediyor ama değişen kadrosu sebebiyle eski ilgiyi görmediği için yayından kaldırılıyor. 1996’da başlayan fenomen dizi beş yıl ve üç sezonun ardından 2001’de ekranlara veda ediyor.

3- Bihter (Aşk-ı Memnu) [Dilan Salkaya]

2000’li yılların romanları diziye uyarlama furyasının ilklerinden olan, reyting rekorlarıyla bugün dahi gösterilmeye devam eden ve izleyici kitlesinden bir şey yitirmeyen bir kült Aşk-ı Memnu. Hayatımıza sonraki yıllarda dahil olacak birbirinin aynı onlarca dizi için bir prototip oluşturan ve ne yazıktır hala kalitesini kimsenin geçemediği dizi, dizi tarihimizin en ihtiraslı, tutkulu kadın karakterlerinden Bihter Ziyagil’i de hayatımıza kattı. Yasak aşkın bu denli merakla, ilgiyle karşılandığı başka bir dizi geldi mi, tartışılır. Ancak Beren Saat, Kıvanç Tatlıtuğ, Selçuk Yöntem, Nebahat Çehre gibi isimlerin dizideki başarısı tartışılmaz. Annesi gibi olmamak için çırpınırken ihtirası, hıncı ve hırsıyla annesine dönüşen Bihter, eşinin yeğeni Behlül ile yaşadığı aşk sonucunda intihar edecektir. Aşkı uğruna her şeyi yapmaya hazır, güzel olduğu kadar gerçek, sert ve kararlı olduğu kadar naif ve savunmasız bu kadın hayatımıza o kadar işlemişti ki “Beni, beni Bihter’ini,” repliği geçen yıllara rağmen hafızalarımızdaki tazeliğini korumuştu.

4- Burhan Altıntop (Avrupa Yakası) [Kürşat Saygılı]

Gülse Birsel’i ilk tanıdığımız dizi olan Avrupa Yakası, altı sezon boyunca ekranlarda sevilerek izlenmiştir. Gülse Birsel’in güçlü mizahi yönü ve derin karakterler yazma becerisi diziyi geniş halk kitleleri arasında popülerleştirmiştir. 2000’li yıllardan sonra köy-kent çatışması nedense sadece işlevsiz bir komedi unsuru olarak televizyonda kendine yer bulsa da Avrupa Yakası’yla bu komedi işlevsel hale gelmiştir. Engin Günaydın’ın hayat verdiği Burhan Altıntop karakteri Tanzimat romanından beri dert edindiğimiz alafrangalık ve Batı taklitçiliğinin en uç örneğidir. Şivesinden başlayarak taşralı olduğu her halinden belli olan Burhan’ın kentsoylu olma çabaları her zaman fiyaskoyla sonuçlanmakta, şark kurnazlığı başına sürekli yeni çoraplar örmektedir. Saf ve çocuksu davranışlarının yer yer absürde kaçtığı zamanlarda bile kendimizden izler bulduğumuz, her daim çevremizde gördüğümüz ama tanımlamak istemediğimiz “gerçek olmayan” tavır ve davranışlarımızın parodisini temsil eden Burhan Altıntop’un Nişantaşı çocuğu olma çabaları bir anlamda hepimizin hikayesidir.

5- Cemil (Bizimkiler) [Kürşat Saygılı]

Kapıcılar Kralı, Çöpçüler Kralı (1978) ve Garip (1986) gibi mahalle, apartman ve han gibi yerleşkelerin, karakterlerin habituslarıyla mezcedildiği senaryoların sahibi Umur Bugay’ın kaleminden çıkan ve yine bir apartmanın Türkiye’nin panoraması gibi anlatıldığı Bizimkiler on üç yıl kesintisiz yayınlanmış, televizyon tarihimizin en ses getiren yapımlarından biridir. Her ne kadar Yavuz Turgul’un Muhsin Bey’inden (1987) iki yıl sonra yayınlanmaya başlamış olsa da Muhsin Bey’de anlatılan kentsel ve sosyal dönüşüm Bizimkiler dizisinin en azından kültürel yapısında kendine yer bulamaz. Bu anlamda bir nevi nostalji işlevi gören Bizimkiler dizisinin tek seferde hatırlanacak birçok karakteri vardır; ama Baykuş Cemil, dizinin ana karakterlerinden biri olmamasına rağmen bir yan karakter olarak “benim adım Cemil” repliğiyle her dönem popüler kültürün damarlarında dolaşan bir kan olmuştur. Pencereden sarkan, sürekli dedikodu yapan, özü sözü bir bu alkolik (Uğurtan Sayıner) “mahalle”nin ikametgâh ilmuhaberinde yazıldığından başka değerlerini bilenler için çok fazla şey ifade etmektedir.

6- Çarli (Çarli) [Dilan Salkaya]

Yirmi dört bölümlük kısa bir deneme olan Çarli, 1999 yılında yayın hayatına başladığında izleyenleri iğrenmekle sevmek arasında ikiye bölmüştü. Keza dizideki ev sakinlerini de. Evin babası Talat’ın Amerika’daki amcasının ölümü üzerine emanet gönderdiği Çarli, evin annesi tarafından istenmiyordu. Baba ve evin küçük oğlu ise evde kalması için mücadele veriyordu. Bir şempanzenin dizi setlerinde hangi koşullarda rolden role sokulduğu konusu kenarda dursun, biz çocuklar Çarli’yi merakla izler olmuştuk. Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklarının olması çocuklara kötü örnek olsa da kısa sürede hayran kitlesi yakalayan dizi, yayın hayatından kaldırıldığında tepkiyle karşılaştı. 2000’lerde unutulmaz karakterlerinden Afakan (İlker Aksum) ile tekrar çekilmesi denense de eski tadını yakalayamadı ve sevenlerinin hafızasında tatlı bir anı olarak kaldı.

7- Ferhunde (Yaprak Dökümü) [Dilan Salkaya]

Türk dizi tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı kötü kadın karakterlerinden olan Ferhunde, yine bir roman uyarlaması olan 2005 yapımı Yaprak Dökümü ile hayatımıza girdi. İntikamcı, paraya haddinden fazla değer veren, aklına koyduğunu mutlaka yapan, gözü hep yükseklerde bir kadın olan Ferhunde, canı yandı mı kötülükte sınır tanımıyordu. Karşısındaki gerek eşi gerek en yakın arkadaşı olsun. Ancak her kötü karakter gibi onu da bunları yapmaya iten, elbette geçmişinden gelen birtakım sebepler vardı. Annesiz büyümesi, üvey babasının tacizine uğraması bu sebeplerin ağır basanıydı. Annesi, işlediği cinayet sonucu hapse girince tek başına mücadele veren Ferhunde, geldiği noktada hayata, insanlara, reddedilmeye öfke doluydu. Tüm bu sebeplerle en yüksekte olmalıydı. Zaman zaman kanatları kırılan, ama ortalık duruldu mu anka kuşu gibi küllerinden yeniden, daha güçlü, “daha kötü” doğan Ferhunde, dizideki başarılı oyuncular bir yana, dizinin en sivri karakteriydi. Onu unutulmaz yapan da buydu. Yaprak Dökümü, Gökçe Bahadır, Fahriye Evcen, Neslihan Atagül gibi genç isimlerin sonraki yıllarda popülerleşeceği, meşhur “Aman ağzımızın tadı bozulmasın,” lafıyla anne karakterini (Güven Hokna) ve asla yıkılmayan, çınar gibi kuvvetli baba karakterini (Halil Ergün) klişe aile dizilerinde mumla arayacağımız başarılı bir örnek olarak unutulmaz diziler arasındaki yerini koruyacaktı.

8- Feriştah (Bir Demet Tiyatro) [Gökhan Gök]

Televizyonda yan karakterlerin parladığına çoğu kez şahit olmayız. Bunda en büyük etken ise zaman darlığı sebebiyle karakterin gelişimine gereken özenin gösterilmemesi ya da ana karakteri beslemesi dışında ona bir işlev yüklenmemesi. Ancak Bir Demet Tiyatro’nun Feriştah’ı tüm bunlardan fazlasıyla muaf. Değişik mekanlarda ama takıntılı olduğu tek kişi -Mükremin- hakkında kurduğu fantezileri ile “Feriştah Yenge” özellikle kadın cinselliğinin dışa vurumu, yaş, seks, evlilik gibi tabu konularda televizyon izleyicisinin algılarıyla oynuyor. Sıkışmış olduğu mekanı adeta bir tema parkına çeviren, dilin fırsat verdiği kelime oyunlarıyla düzene meydan okuyan Feriştah hem eğlenceli hem de hüzün dolu bir karakter.

9- Fiko (Süper Baba) [Kürşat Saygılı]

Toki’lerin, özel güvenlikli sitelerin, yüksek apartmanların şehirlerimizi bir ur gibi sarmadığı yıllarda, mahalle kültürünün ayakta olduğu, dayanışmanın, yardımlaşmanın hala önemli bir erdem kabul edildiği zamanlarda, Şevket Altuğ’un canlandırdığı Fiko (Süper Baba) karakteri hem bize Ertem Eğilmez’in aile hikayelerini anımsatıyor hem de geleneksel değerlerimizi hatırlatıyordu. Sümer Tilmaç, Jülide Kural, Bennu Yıldırımlar’ın Şevket Altuğ’a eşlik ettiği dizide Fiko, karısından boşanıp üç çocuğuna bakmak için uğraşırken bir yandan ev sahibinin onu evden çıkarmak istemesiyle boğuşuyor, bir yandan iş arıyor, bir yandan da eski karısını çocuklarından uzak tutmaya çalışıyordu. 93-97 yılları arasında gösterildiği tarihlerde hemen herkesin ilgisini çekmiş dizi Yeni Türkü’nün dillere pelesenk olmuş ezgisiyle hala kendini hatırlatırken, Fiko’nun tüm bu yaşam mücadelesi içerisindeki kırık aşk hikayesi de umudumuza, neşemize ince bir sızı ekliyor.

10- Gülbeyaz (Gülbeyaz) [Haktan Kalır]

Şevval Sam’ın 2002-2003 yıllarında aynı adlı dizide canlandırdığı Gülbeyaz, Romeo ve Juliet misali yıllar süren düşmanlığın içindeki iki aileden biri olan Dursunoğullarındandır. İki ailenin yaşlıları da dizinin içerisinde çözülen bir sevda sarmalı yüzünden kavgalı olurlar ve Gülbeyaz ile Demiroğlullarından Kadir, bu geçmiş sorunu dizi içerisinde çözerken hem birbirlerine âşık olurlar hem de kendileri yeni sorunlar, çıkmazlar yaratırlar. Gülbeyaz da Beyaz Anası gibi baskın, bağımsızlığına düşkün bir kadın figürünü gösterirken aynı zamanda Karadenizliliğin folklorik yapısını da dilinde, düşünüşünde, geleneklerinde taşır. Dizi elbette sınırların dışına çıkmamayı seçer ve nihai amacın barışma ve evlenme olduğu bir profil çizer. Gülbeyaz karakterinin yaşadıkları da Kadir ve kadirsizlik olarak ikiye bölünür, böylece Gülbeyaz’ın gemi süren, yarışlara katılan imajı zaman içerisinde bir yan özellik olur. Dizi sevdaya dair bir plan çizdiği için bu değişim Kadir’in sorunlarına da yansır ve tüm sorunlar sevgi ile çözülene kadar karakterler de sevdaları üzerinden konumlanır dururlar. Kazım Koyuncu’nun zaman zaman Şevval Sam ile düet yaparak izleyici için kişisel hatıralara dönüştürdüğü dizi de Gülbeyaz da bu şarkılardadır. Onun hikâyesi de mutlu sona ulaşana kadar sürekli sorunlarla karşılaşan ve mutlu sona ulaşınca da yalnızca bu sondan ibaret olan bir tarihe dönüşür.

11- Hanım (İkinci Bahar) [Gökhan Gök]

Şener Şen ve Türkan Şoray’ı etkileyici bir oyuncu kadrosuyla bir araya getiren İkinci Bahar özünde bir göç ve aşk hikayesi. Anlatılan, eşi ölmüş, kızlarıyla birlikte yaşayan kebapçı Ali Haydar ile haksızlıklar karşısında susmayan, inatçı ama sevgi dolu Hanım’ın ve çocuklarının hikayesi. Hanım, dizide çalışan ve çocuklu bir kadın olarak ne tacizciye karşı susuyor ne de hakkını yediriyor ve tüm kadınlara örnek oluyordu.

12- Heredot Cevdet (Ekmek Teknesi) [Kürşat Saygılı]

Nusret Efendi’nin beş kızı ve hanımıyla mahallenin reisi olduğu ve mahallenin sorunlarına çözüm aradığı Ekmek Teknesi, her ne kadar Fırıncı Nusret Efendi’nin etrafında dönen hikayelerle örülmüş olsa da dizinin Kirli, Cengiz, Mehpare, Bahtiyar gibi onlarca nevi şahsına münhasır karakteri vardır. Heredot Cevdet, bu karakterlerin içinde dizi bittikten sonra da yaşamayı bilmiş, Bizimkiler’in Baykuş Cemil’i gibi dizide kendine az yer bulan ama hafızalara kazınan bir karakter olmuştur. Hikaye dinlemeye meraklı kıraathane ahalisine, yarısı yalan yarısı gerçek hikayeleri bir meddah edasıyla anlatan Heredot Cevdet, mahallelinin karşılaştığı her olumsuz duruma çözüm üretir, tarihten bir hikaye çekip çıkararak tarihin tekerrür etmesini engellemeye çalışırdı. Hasan Kaçan’ın canlandırdığı Cevdet çayına şekeri atıp karıştırmaya başladı mı herkes elindeki işi bırakıp etrafına toplanır, Ölü (Mehmet Usta) Cevdet’in dizinin dibine kurulur ve Cevdet anlatmaya başlardı. Biz de “Ölü” gibi kendimizden geçip cezbeye gelmesek de tıpkı kahvehane ahalisi gibi pür dikkat Heredot Cevdet’i dinlerdik.

13- Hürrem Sultan (Muhteşem Yüzyıl) [Gökhan Gök]

Ekranda fırtınalar estiren Muhteşem Yüzyıl dizisinin, tarihi gerçeklikle bağı ana temalar üzerinden şekillenen yarı kurgu karakteri Hürrem Sultan izleyicileri ortadan ikiye bölmüştü. Bir taraf neredeyse imparatorluğu yöneten bu hırslı ve cazibeli kadını desteklerken diğer kısmı kıyafetleri ve gerçeği çarpıtıyor söylemi üzerinden acımasızca eleştiriyordu. Hürrem Sultan, her iki durumda da ilgi çeken, tekrara düşse de prodüksiyon kalitesi olarak Türk televizyon standartlarının üzerinde bir dizinin dinamo karakterine dönüşmeyi başardı.

14- Hüsnü (Arka Sokaklar) [Kürşat Saygılı]

Kaç bölüm olduğunu, kaçıncı sezona girdiğini, yeni sezonda hangi oyuncuların olduğunu bilmediğimiz takip edemediğimiz bir dizi olan Arka Sokaklar’ın Hüsnü komiseri dizinin neşe kaynağı olmayı sürdürüyor. Çocuklar Duymasın’ın light erkek Selami’si Özgür Ozan’ın sert bir geçişle kötülerin korkulu rüyası komiser Hüsnü Çoban olarak ekranlara dönmesi şaşırtıcı oldu olmasına ama yine de Hüsnü komiser çocuklarıyla, karısıyla, iş arkadaşlarıyla olan ilişkileriyle dizinin komiği olmayı başardı. Sürekli çocuklarının arkasını toparlayan Hüsnü’nün başına olmadık işlerin geldiği her bölüm, onca aksiyon, suç ve koşuşturmanın arasında seyirciye nefes aldıran sahneler oluyor.

15- İsmail Ağbi ve Erdal Bakkal (Leyla ile Mecnun) [Haktan Kalır]

İsmail Abi Burak Aksak’ın 2011’de başlayıp 2013’te yayından kaldırılması ile son bulan projesi Leyla ile Mecnun’un ana karakterlerinden biri olarak diziyi de özetler. Serkan Keskin’in oynadığı İsmail Abi, absürt bir karakterin içerisine işlenmiş iyi niyet, saflık, hüzün ve bekleyişler ile dizinin örüntüsünü aktarır. Geçmişi, doldurulamayacak bir terk etme ile doludur. Sürekli iş arayan, gazeteleri kontrol eden hali bir koşuşturmayı gösterirken aynı zamanda karşılıksız, niyetsiz, niceliği sonsuz bir sevgi olan işsizliği bir dost yarenliği sağlar. Gelmeyecek gemi ve renkli ceketler, sürekli düşük omuzları ve dönüp durduğu sahil ile İsmail Abi isminin içindeki tezatlığı belirtir; İsmail Abi, başkaları için bir abi iken kendi varlığında bir küçük kardeştir, sürekli bir çocuktur. İsmail Abi her ne kadar Burak Aksak’ın hem uzun zamanlı bir dizinin sezon içi bölümlerinin tekrarlara düşmesi hem de Lostvari bir final ile boşalttığı düzen içerisinde çözülse de bir selam ve el sallayış olarak 2010’ların Türkiye televizyonunda “iyi olan insan”ı izleyicilere sürekli hatırlatır. Erdal Bakkal ise mahallenin bakkalı olarak hem darbe zamanlarının yokluklarındaki fırsatçı dükkân sahibinin hem de bir şekilde mahalleye dahil olan yöre insanının karıştığı biridir. Cengiz Bozkurt’un oyunculuğu ile şenlendirdiği karakterin büyük amaçları döner takmaktan yeni gazete standı koymaya kadar uzanır, akıl danışılmayacak bir büyük tiplemeye varır. Erdal Bakkal, bir insandan çok bir bakkal olarak dizinin komedi unsurunu sürekli besler ve bir buluşma alanı olarak yinelenen bir mizah yaratır. Burak Aksak’ın bir tuzluk olarak sonlandırdığı hikayesinin içinde ailesiyle, çevresiyle ve çırağıyla olan ilişkisi vasıtasıyla bir mihenk taşına dönüşür; tüm varlığıyla değişen mahallelerin absürtlüğünü aktarır durur.

16- Kadir (En Son Babalar Duyar) [Kürşat Saygılı]

Birol Güven’in başarılı sitcomlarından biri olan En Son Babalar Duyar, Çocuklar Duymasın gibi başarılı bir aile komedisidir. Ailenin damadı, ne iş yaptığını dahi tam olarak anlayamadığımız Hallediriz Kadir (Levent Ülgen), sürekli ailenin başına bela olmakta, borç takmakta, çeşitli üçkağıtlarla karısına ve çocuğuna zor zamanlar yaşatmaktadır. Hülya (Hatice Aslan) her olayda Kadir’den boşanmak isteyerek baba evine geri dönse de Kadir yine bir yolunu bulup Hülya’yı koltuklayarak kafalamayı başarmaktadır. Daha sonra Levent Ülgen’in Akasya Durağı’nda canlandırdığı Sinan karakteri de Hallederiz Kadir’in paltosundan çıkmıştır denebilir.

17- Kuşçu (Deli Yürek) [Kürşat Saygılı]

99 yılında ekranlarda boy göstermeye başladığında herkesin gönlünde taht kuran Osman Sınav’ın en başarılı Tv projelerinden biri Deli Yürek. Günümüzün kabadayı, mafya karışımı delikanlı ağbilerinin arketipi Yusuf (Kenan İmirzalıoğlu) o dönem Türk tipi Robin Hood’culuğun temsilcisi olmuştur. Elde tespih, sırtta siyah ceket ve yumurta topuk ayakkabı ile gezen erkeklerin sayısında hatırı sayılır bir artışa neden olan dizinin, bir binanın çatısında güvercinleri, küçük tüpü ve küçük tüpün üstünde her daim içilmeye hazır demlenmiş taze çayıyla hazır bulunan Kuşçu karakteri hikmetli söz dinlemeye meraklı olan seyircimiz için hep sevilen bir karakter olmuştur. Ezel’in Ramiz Dayı’sı, Kurtlar Vadisi’nin Ömer Baba’sı hep Kuşçu’dan aparmadır. “Akıllı adam ayağına batan dikeni akrebin iğnesiyle çıkarmaya kalkışmaz,” gibi günümüz popüler edebiyat dergilerinin çok seveceği aforizmalarıyla, dervişane yaşamıyla Türk gençliğine örnek olmuştur.

18- Memnun Kaygısız (Kaygısızlar) [Kürşat Saygılı]

90’lı yılların en renkli karakterlerin birisi, üç karısı ve otuz altı çocuğu ile İstanbul’a tertibi İsmail’in yanına gelen Memnun Kaygısız, uslanmaz bir çapkın olarak hayatımıza renk kattı. Dizinin senaryo grubundan daha sonra komedi dizilerinin vazgeçilmez senaristleri Gani Müjde, Birol Güven, Metin Açıkgöz, Resul Ertaş gibi isimler çıktı. Kaygısızlar, absürt dizi örneklerimizin ilklerindendir. Bir anlamda 90’ların Leyla ile Mecnun’u da demek mümkündür. Fakat daha politik göndermeleri vardır. İç göç olgusuna ve dönemin siyasi çalkantılarına ince göndermeler barındırır. Ercan Yazgan’ın canlandırdığı Memnun Kaygısız karakteri, sorumsuzluğu, vurdumduymazlığı, adamsendeciliği ile sosyal hayattaki birçok kusurumuzu gözler önüne serer. Fırsatçılığı ve açıkgözlülüğüyle de Kapıcılar Kralı’nın (1976) Seyit’ini andırır. Karıları ve çocukları harıl harıl çalışırken o kolay para kazanmanın yollarını arayan bir kurnazdır. Eciş bücüş şapkası, sırtından çıkarmadığı ceketi, kamburu ve Ercan Yazgın’ın kendine has kahkahasıyla uzun yıllar televizyon ekranlarını şenlendiren Memnun Kaygısız hafızalardaki yerini korumaktadır.

19- Memoli (Yılan Hikayesi) [Haktan Kalır]

Memoli, Tayfun Güneyer’in 1999 yapımlı Yılan Hikayesi dizisinin Mehmet Ali Alabora tarafından canlandırılmış karakteridir. Memoli, kahraman bir komiserdir; çetelerle mücadele etmiş, çete önderlerini ya hapse atmış ya da öldürmüş bir polistir. Memoli’nin hayatı, köylüsü olduğunu söyleyen Zeyno’nun (Meltem Cumbul) hayatının bir parçası olmasıyla değişir. Memoli, Zeyno ile değişen hayatına bir türlü uyum sağlayamaz ve Zeyno’nun yaşamına getirdiği şeyler birer komedi ve dram öğesi olarak Memoli’yi belirli sınavlara sokar. Memoli de bu sınavların karşısında suni de olsa değişimlere uğrar. Dizi tüm kötülüklerin tek bir kaynağa yöneldiği şeklinde sona doğru ilerlerken Memoli de Zeyno’nun, Belgin’in, Kral’ın, Cem’in ve öteki insanların yaşamlarına müdahil olur, bu hayatların meseleleri ile uğraştıkça da düğüm çözülür gibi her bir sorun nihai bir çözüme kavuşur. Memoli ise iyi niyetini, kahraman ve şaşkın rolünü koruyarak bu düğümün çözücüsü olmaya doğru ilerler. Diziden Zeyno’nun ayrılışından sonra da Memoli diziyi taşımayı başarır. Memoli karakteri zaman içerisinde televizyon dünyasında sempatik, kahraman polisi pekiştiren bir figür olarak imajını daima yaşatacak bir konuma yükselir.

20- Meryem (Kayıp Şehir) [Demet Öztürk]

Belki de televizyon tarihinin en vurucu dizilerinden biri oldu Kayıp Şehir. Ama özel kanalların reyting savaşına dayanamayarak erken veda etti. Dizi içerisinde ne yoktu ki: travestiler, seks işçileri, zenciler, apaçiler, göç, başörtü sorunu… Yani kısacası ülkenin kalburüstü değil kalburaltı kesimini anlatmaktaydı. Dizi kaliteli bir yazı ekibinin elinden çıkmıştı. Yazın dünyasından biraz da ekran dünyasına doğru sıçrama gibi Yıldırım Türker, Murat Uyurkulak, Seray Şahiner, Hakan Bıçakçı, Leyla Olça isimlerini barındırıyordu. Yazılanlar çoğumuzun yanı başında biten hikayelerin bir araya gelmesinden oluşuyordu. Dizide şehrin değişen yüzüne de bir bakış vardı. Tarlabaşında geçen hikayede kentsel dönüşüm projelerine de değinilmekteydi. Hayata dokunanlar ve aslında dokunmak istemedikleri hayatlar içinde var olmaya çalışanlar bir arada anlatılıyordu. Trabzon’dan zorunlu göç ile evlerini yurtlarını bırakıp İstanbul’a göçen bir ailenin hikayesi ekseninde ilerleyen dizide, her karakter kendi içinde derinleşir. Köyde kendi hallerinde belki de kavuşamayacaklarını bildikleri hayalleriyle yaşarlarken bir anda Tarlabaşı gibi bir kaosun ortasına düşen aile bir taraftan da dağılmadan ayakta durabilmenin derdindedir. Onları bir arada tutan en büyük güç ise anne Meryem karakteridir. İki yüzlü bir toplumun belki de yansımasıdır izlenilenler. Belki de yansımadan çekinildiği için reyting yarışını kaybetmiştir. Gitmesek de görmesek de orada ne hayatlar olduğunu biliyoruz.

21- Nazlı (Yabancı Damat) [İlayda Bıyıklı]

International Herald Tribune gazetesinin “Hiçbir politikacı Türkiye ile Yunanistan’ı Yabancı Damat kadar yaklaştıramadı” dediği Yabancı Damat, televizyondaki yayın hayatına 2004 yılında başlamıştır. Gaziantepli, gelenek ve göreneklerine oldukça bağlı bir aileden gelen Nazlı (Nehir Erdoğan), ailesi İstanbul’dan Atina’ya göç etmiş Niko (Özgür Çevik) adında bir Yunana aşık olur; bu ilişkideki tek sorun Niko’nun ailesinin Türklerden, Nazlı’nın ailesinin de Yunanlardan nefret etmesidir. Gökhan Kırdar’ın kaleminden çıkmış dizi müzikleri, mükemmel Antep mutfağı şöyle dursun, “kalimera”, “efharisto” ve isimlerin sonuna getirilen “-mu” eki ile izleyicinin Yunancasını geliştirmeye kadar giden, Yunan kültürünü bizlere tanıtıp aslında çok da farklı olmadığımızı fark ettiren dizi, ortada aşk varsa dil, din, millet, mezhep, yaşam tarzı farklılıklarının yok sayılabileceğini de seyirciye empoze etmeyi başarabilmiştir. Yıllardır birbirlerine düşmanlık beslemiş iki ülke insanını sevgileriyle birbirlerine alıştıran çift, yayınlandığı dönemde sadece Türkiye’de değil Yunanistan’da da fenomen olmuştur.

22- Nuri ve Nuriye Kantar (Kaynanalar) [Demet Öztürk]

Türkiye televizyon tarihinde uzun süre yayında kalan ilk yerli durum komedisi Kaynanalar’dır. Dönem ve gidişat açısından Türkiye’nin toplumsal yapısının ekranda yansımasıdır aslında. Modern ve gelenekçi Nuri-Nuriye Kantar ve Tijen-Timur Hakmen ailesinin çocuklarının evlenmesi sonucu mecburi akbalıklarını ve buna bağlı olarak aralarında yaşanan kavramsal zıtlıkları konu almaktadır. Dizinin gelenekselliği tuttuğunu ve sonunda geleneksel bakış açısının kazandığını, görgülü-görgüsüz, kentli-köylü, eğitimli-eğitimsiz gibi iç içe geçmiş karşıt kavramlarla birlikte görürüz. Gelenekçi aile oldukça gerçekçi biçimde çizilirken modern aile gülünçleştirilerek izleyicilere sunulur. Geleneksel hep haklı, modern ise haksızdır; geleneksel erkekler ataerkil, kadınlar ise ürkek, korkaktır. Modern erkekler kılıbık, pısırık, karılarının sözünden çıkmazken, kadınlar ise daha baskın ve sözünü geçiren, geleneksel bakış ile dalga geçen tiplerdir. Geleneksel ve modern arasındaki uçurumda köyden kente göç kavramına da değinilir. Dizinin sonunda hep haklı çıkan geleneksellik, “köylü milletin efendisidir” düsturu ile bağdaştırılır. Nuriye Kantar zengin olmalarına ve yardımcıları bulunmasına rağmen evinin işini yapmayı ihmal etmeyen, kocasının sözünden çıkmayan, çıktığı anda işi eline yüzüne bulaştıran ve başı derde giren bir kadındır. En büyük kaygısı “Aman Gantarıımmm sen sinirlenme”dir. Nuri Kantar ise dizinin baş kahramanıdır aslında. Herkesin akıl danıştığı, çözüm odaklı, geleneksel, zengin bir iş adamıdır. Baskın kişiliği ondan hem korkulmasını hem de ona saygı duyulmasını sağlamıştır. 2000’lerde aynı kadro ile tekrar çekilen diziyle günümüz gençliği de tanışmıştır.

23- Olcay (Yeditepe İstanbul) [Demet Öztürk]

Yeditepe İstanbul kadın ve aşk üzerine bir dizi. Geçtiği mekanı da göz önünde bulundurursak mahalle dizilerinin harmanlanması ile oluştuğunu söyleyebiliriz. Dizi başlangıç itibariyle Olcay’ın hikayesidir. Olcay üniversiteye giden bir kız, zengin bir ev hanımıdır. Kocasının iflasının ardından intiharı ise çöküş dönemi olacaktır. Olcay, tüm yaşananlar karşısında kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadındır. Kızıyla beraber yaşadıkları zengin muhitten ayrılır, eski bir İstanbul kenar mahallesinde yaşamaya başlarlar. Kızı Duru ile ayakları üzerinde durmaya çalışan Olcay’ın hikayesinin ardından taşındığı mahallede yaşayan insanların hikayelerini de öğreniriz. Zengin bir yaşamdan yoksul bir yaşama geçişin hikayesidir Olcay’ınki ve bu duruma alıştığı standartlardan kopmak zorunda olan kızı Duru ile devam etmesi gerekir. Mahallede yaşayan insanların hepsi sıcakkanlıdır. Birbirlerinin derdine koşarlar. Bu durum Olcay ve Duru’nun yeni hayatlarına daha kolay adapte olmalarını sağlar. Olcay’ın yanı sıra dizide Havva Ana, Yusuf, Ömer’in hikayesine de bakarız. Genel olarak kadın ve kadına şiddet konularının üzerinde durulur ki bu şiddet fizikselin dışında psikolojik de olmaktadır. Olcay’ın yakın arkadaşı da Olcay gibi zengindir ve bu durum mahalleli tarafından medeniyetin farklı boyutu olarak adlandırılmaktadır. Lale’nin de aldatılması, hem psikolojik hem de fiziksel şiddete maruz kalması aslında kadına uygulanan şiddetin her yerde olduğunu göstermektedir. Her şeye rağmen Yeditepe İstanbul’daki kadınlar kendi ayaklarının üzerinde durmaya, kadın olarak mücadele etmeye çalışırlar.

24- Osman Aga (Akasya Durağı) [Kürşat Saygılı]

1995 yılında yine Türker İnanoğlu’nun yapımcılığında Erdoğan Tünaş’ın eseri olan ve 367 bölüm yayınlanan Çiçek Taksi’nin bir anlamda remake’i olan Akasya Durağı, Resul Ertaş’ın senaristliğini üstlendiği bir Türker İnanoğlu dizisidir. İnanoğlu’nun Türk televizyon seyircisinin kodlarını çözen birisi olduğunu da düşünecek olursak Akasya Durağı’nın tekrar bölümlerinin bile hala nasıl izlendiğine şaşırmamamız gerekir. Dört sezon yayında kalan dizinin unutulmaz karakterlerinden birisi de Cezmi Baskın’ın canlandırdığı Osman Aga karakteridir. Saf ve dürüst taksicilerin kötülerle ve hayat gailesiyle boğuştuğu dizide Osman Aga, kendisinin aksine alafrangalılaşmış kızını serserilerden korumaya çalışırken bir yandan da karısının oyunlarıyla yüzleşir. Her türlü olmadık işin başına bela olduğu Osman Aga, şivesi, kavgacı tutumu ve üçkağıtçı Sinan’ın ayak oyunlarına hemen kanî olan saf duruşuyla ekranda görür görmez yüzümüzde tebessüm ateşi yakan bir karakter olmuştur.

25- Ramiz Dayı (Ezel) [Haktan Kalır]

Kerem Deren ile Pınar Bulut’un 2009’da başlayan dizisi Ezel zaman içerisinde bir yerel kült oldu. Dizinin karakterlerinin her biri izleyicileri için birer idole, imgeye, imaja dönüştüler. Bu idoller içerisinde en güçlüsü tartışmaya çok az yer bırakacak şekilde Ramiz Dayı’dır. Tuncel Kurtiz’in doruklarda oyunculuğuyla başkalaştırdığı Ramiz Dayı karakterinin bu güçlü geri dönüşü almasının sebebi nedir? Ramiz Dayı, mafya dünyası içerisinde bir hikaye anlatıcısıdır. Hikayeleri, birer kıssadan hisseler olarak sürekli aynı şeyi vurgular: İnsan, sevenleri kadar güçlüdür. Ramiz Dayı, hikayeleri içerisinde yerel insanın, çoğu zaman esnaf ve mahallelinin desteğini vurgulayarak tüm lider adaylarına aynı dersi verir. Bir lider adil olmalıdır, destek almalıdır ve sırtını dostlarına vermelidir. Ramiz Dayı’nın liderliği korkudan ibaret olmayan bir sevgiyi de içererek dizinin tüm karakterlerini aşar. Dayı, birer mit öykü anlatır gibi geçmişin öyküsünü sürekli anlatarak neredeyse halkçı-kolektivist bir çözümü vurgular. Ataerkil, nostaljik, yerel, bilge bir figür olarak Türkiye toplumunun rahatça kabul edebileceği, tüm insanları “yeğenlik” içerisinde aileleştiren bir figür olarak imajının kolayca sevilebileceği Ramiz Dayı karizmatik bir liderdir. Zeki oyunları, düşmana karşı acımasız dostlarına karşı ise merhamet ve adaleti, hikayeleri, konuşması ve otobiyografisi ile Ramiz Dayı anti kahramanlardan ibaret olması gereken mafya dünyası içerisinde yaratılmış bir kahraman portresini aktarır. Ezel dizisinin sınırları, ahlakı, doğruları ve yanlışları birer yasa gibi Ramiz Dayı’da belirginleşir, onunla var olur. Ramiz Dayı “prens”, “hükümdar” ve “önder” olan bir gerçekliktir.

26- Pembe (Cennet Mahallesi) [Kürşat Saygılı]

Cennet Mahallesi, Gırgıriye’nin (1981) remakei olarak Türker İnanoğlu yapımcılığında ve Resul Ertaş’ın senaryosuyla 2004 yılında hayatımıza girdi. Güzeller güzeli kızını düşman ailenin oğluna vermek istemeyen Pembe (Melek Baykal) ise nevi şahsına münhasır halleriyle renk kattı ekranlara. Paragöz, açgözlü, çıkarı için her şeyi göze alabilen, kavgacı ama yeri geldiğinde herkesten daha onurlu davranan bir kadın olan Pembe, normalde kötü karakterlerin barındırması gereken hemen hemen tüm özelliklere sahipken -hatta dizinin antagonisti iken- seyircinin onu çok sevdiği bir anti kahramana bile dönüştüğünü söylemek mümkün. Melek Baykal’ın mimikleri, jestleri ve konuşma biçimiyle her daim hatırlanacak Pembe replikleri, sahneleri ve hareketleri vardır. Cennet Mahallesi de Gırgıriye’yi aratmayacak nitelikte bir iştir.

27- Perihan Abla (Perihan Abla) [Demet Öztürk]

Perihan Abla dizisi şimdilerde özlemi duyulan mahalle kültürünü anlatan bir dizidir. Günümüzde efsane olarak anılan dizilerin çoğunluğunda sıcak aile bağları ve mahalle kültürüne duyulan özlem alt yapısı olduğu düşünülebilir. Perihan Abla’da da aynı durum söz konusu. Zira dizinin çekildiği mahalle şu an bile mevcut yapıya direnerek eski sıcaklığını koruma telaşı içerisinde. Mahalleye adımınızı attığınız anda sizi saran sevgi dolu bir özlem oluyor. Dizi ise Perihan ve Şevket çerçevesinde ilerlemekte. Perihan Abla, önce kendi kardeşlerinin sonra tüm mahallenin ablası olmuştur. Sevecen ve girişken olmasının yanında son derece otoriter bir karakterdir. Kardeşlerine abladan çok bir anne gibi yaklaşması onun ne kadar sevecen, anaç ve korumacı olduğunun bir diğer göstergesidir. Belki mahalleyi bu kadar sahiplenmesi de buradan geliyordur. Mahalleyi tıpkı kendi kardeşleri gibi görüyordur.

28- Polat Alemdar (Kurtlar Vadisi) [Kürşat Saygılı]

Polat Alemdar, 21. yüzyıl Türkiye’sinin popüler kültür ikonlarından biridir. Başlı başına fenomen olmuş bir karakterdir. Raci Şaşmaz ve Osman Sınav ikilisinin üçüncü çalışması olan Kurtlar Vadisi, Türk dizi tarihinin en iyi dizilerinden biri olmayı başarmıştır. Senaryosundan karakter çeşitliliğine kadar sıkı bir pre-prodüksiyon sürecinden sonra “derin devlet”i anlatma şiarıyla yola çıkan dizi, devlet-mafya-politika üçgeninde yaşanan olaylara odaklanır. Karakterlerin kimilerinin gerçek hayatta da bir karşılığı olduğu bilinir. Derin devlet üzerine kapsamlı kitaplar yazmış Soner Yalçın’ın konsept danışmanlığını üstlendiği dizide Raci Şaşmaz’ın kardeşi Necati Şaşmaz’ın canlandırdığı karakter, devletin gizli bir ajanı olarak Polat Alemdar adıyla mafyanın içine yerleştirilir. Kötü oyunculuk performansıyla eleştirilen ama üstlendiği misyon itibariyle her geçen yıl seyircinin kalbinde taht kuran Necati Şaşmaz, artık Polat Alemdar’a dönüşmüştür. Kurtlar Vadisi farklı son adlarla farklı konseptlerle ama aynı temel karakterlerle yıllarca devam etmiş, filmleri sinemada hatırı sayılır gişeler elde etmiştir. Susurluk olayının ardından Derviş Zaim’in Çamur’undan gayrı da bu konulara eğilen sinemacı pek çıkmamıştır. Derin devletin daha bebekken himayesine alıp her türlü eğitimi verdiği Alemdar’ın altından kalkamadığı iş, üstesinden gelemediği düşman yoktur. Bu anlamda da popüler kültür çalışmalarının mutlaka malzemesi olacak bir karakterdir.

29- Poyraz (Poyraz Karayel) [Demet Öztürk]

Edebiyat dünyasından önemli isimlere selam çakarak başlamıştır Poyraz Karayel yayın hayatına. Polislikten atılan ve sonrasında evliliği de bozulan bir babadır Poyraz. Amacı adını temize çıkarmak ve mesleğe geri dönmektir. Tepeden bir kararın geldiğini söyleyen amirlerinin sözleri üzerine gizli görevde olduğunu ve polisliğe devam ettiğini düşünür. Bu sebeple bir gizli görev emri gelir. Ünlü mafya babası Bahri Umman’ın ekibine sızıp bilgi toplayacaktır. Peki nasıl? İşte Poyraz’ın mafya ve kendisi arasındaki zig zagları böyle başlar. Ve tabii aşk. Büyük aşkı Ayşegül ile tam olarak bir belanın içinde aşk yaşarlar. Poyraz Karayel’i diğer mafya dizilerinden ayıran, onun tek başına bir mafya dizisi olarak anılmaması gerektiğidir. Poyraz karakteri başlı başına kara komedi öğelerinin ürünü olarak hem gülünçtür hem de ağlatabilme özelliğine sahiptir. Aforizmalar üretip durur. Tüm bunların yanında dizi bir de edebiyat ile kucak kucağadır. Oğuz Atay’a saygı ile başlar, saygı ile biter. Karakterlerin hepsinin ağzından ufaktan siyasal dokundurmalar da dökülür. Hepsi mükemmel çizilmiş, kusursuz karakterlerdir ama Poyraz tam bir baş belasıdır, tatlı beladır. Dizinin geyiğe bağlayan sahneleri, belki de en çok sevilenlerdir. Mesela İsa’nın meşhur ödevlerine yardım eden Poyraz’dan bir kuple: “Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili, içi yalnızlıklarla dolu bir kara parçasıdır. Antalya’da portakal, Afyon’da sucuk, İzmit’te pişmaniye üretip bunları bir türlü kimseye satamayız. Ayrıca Fransa’dan aydınlarımız için bunalım, sporseverler için Güney Afrika’dan stopper, Rusya’dan 1,80 üzeri gelinler ithal edilip bütün bunlar ülkemin senaristleri tarafından televizyon dizilerine dönüştürülür, Araplara satılır. Ayrıca ülkemizde yazlar sıcak ve ter kokulu, kışlar ise soğuk ve yalnız geçer. Ayrıca ülkemizde en gelişmiş spor dalı karşılıksız sevmektir. Karşılıklı sevmeyi bir türlü beceremediğimizden dolayı, az gelişmiş ülkeler seviyesinde kalırız.”

30- Ruhsar (Ruhsar) [Dilan Salkaya]

Gani Müjde’nin senaryo ekibinde yer aldığı Ruhsar, adeta ölmeyen aşkların dizisiydi. Öteki dünyayı aktarmadaki absürt başarısıyla, oğlunu yeniden evlendirmek için çırpınan anne ve kız kardeş karakteriyle, anlamsız sloganlarla boğuşan reklam ajansıyla, yüzünü bir türlü görmesek de adını her bölüm duyduğumuz “Ruşen Amcanın oğlu Sedat” ile özgün bir iş olmayı başarmıştı. Mazhar (Cem Davran) ve Ruhsar (Hande Ataizi), Ruhsar’ın fani dünyadan göçü ile ayrılırlar ancak kader ağlarını örer ve dünyaya her yağmur yağdığında Ruhsar bir ruh olarak Mazhar’ın yanına gelmeyi başarır. En büyük düşmanı kayınvalidesi Menkıbe ve görümcesi Firdevs olan Ruhsar, kocasını yeniden evlendirmemek için türlü numaraya başvuran, kıskanç, çok âşık, eğlenceli, güçlü, “sihirli” bir kadındır. Mazhar’ın tek aşkı Ruhsar, yalnızca bu dünyayı değil öteki dünyayı da karıştırır, hatta kimi zaman kocasını görmek uğruna kuralları çiğner. Her bölümünde ayrı bir eğlencenin saklı olduğu dizi, ölümden komedi çıkarmayı başardığı için de unutulmaz olmuştur.

31- Sedat (Sıcak Saatler) [Demet Öztürk]

Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan ikilisini uzun yıllar unutamamamızı sağlayan dizidir. Bir gazetecilik hikayesi olarak başlar, içinde aşk ve mafya da barındırır. Ama mahalle kültürü yoktur. Çünkü dizilere ufaktan plaza kültürü girmeye başlamıştır. Pek çok sevilen dizide olduğu gibi bu dizide de bolca bilgece konuşan insanlar, kitap göndermeleri yer almaktadır. İşleri nedir, geçimleri nasıl sağlanır kimi zaman bilinmez. Sıcak Saatler aslında Mehmet Aslantuğ’un canlandırdığı Sedat karakterinin televizyon için yapmış olduğu haber programının adıdır. Bu program ile tam anlamıyla (özlenilen) gazetecilik yapılmaktadır. Savaş noktalarına gidilir, suçlular tek tek ifşa edilir, olayların peşi bırakılmaz ve cesur davranılır. Kaç kere ölümle tehdit edilmişler ya da kaç kere ölümden dönmüşlerdir. Buket ise çaylak muhabir ve güzel kontenjanından programa dahil olmuştur. Evet, bu kısım biraz aşağılayıcı, bir kadının bilgisini bilmeden onu dış görünüşü ile görsel haz nesnesine dönüştürmek bu. Ama Buket karakteri zaten sadece dış görünüşten ibaret olmadığını kanıtlayarak kibir yumağı Sedat’ın da gönlünü kazanacaktır. Sıcak Saatler’in efsane diziler arasında yer almasının belki de en büyük sebebi başarılı oyunculukları ve klişelere maruz kalsa da temposu düşmeyen senaryosudur.

32- Selim Arhan (Bir İstanbul Masalı) [İlayda Bıyıklı]

2003-2005 yılları arasında insanları ekran başına kilitleyen Bir İstanbul Masalı, özellikle Mehmet Aslantuğ’un canlandırdığı Selim Ardan karakteriyle döneminin en iyileri arasına girmiştir. Ailenin büyük oğlu olan Selim, ağırbaşlı, zeki ve başarılı olmasının yanı sıra aile holdinginin de başındadır. Özellikle “Hiçbir aşk yüz milyon dolar etmez,” sözüyle zamanında bir fenomen haline gelen Selim’in tek problemi kendisinin tam zıttı olan çapkın ve vurdumduymaz kardeşi Demir’in eski sevgilisine âşık olmasıydı. Bu durumdan dolayı izleyiciyi iki arada bırakan Selim, ağırbaşlı tavırları ve karizması ile yine de halkın sevgisini kazanmayı başarmıştı.  Ayrıca dizi bünyesinde, Türk dizi tarihinin gerçeğe en yakın yansıtılmış eşcinsel karakterini de barındırmaktaydı fakat ne yazık ki arkası gelmedi. Selim’in de en yakın arkadaşının eşcinsel olmasına verdiği tepki, sonra verdiği tepkiden utanması ve durumu kabul ediş süreci çok güzel işlenmişti. Klasik bir “karmaşık Türk aşk dizisi” olmasının yanı sıra Bir İstanbul Masalı, feminist yaklaşımları, ailelerin çocuklarını cinsiyet ayrımcılığı yapmadan desteklemeleri, kadınların kendi ayakları üzerinde durmaları gerektiğine dair verilen mesajlar ve kadına şiddetin katı bir şekilde eleştirilmesi ile de dönemin izleyicilerine örnek olmuştur.

33- Şehrazat (Binbir Gece) [İlayda Bıyıklı]

2006 yılında başlayan Binbir Gece, üç yıllık yayın hayatı boyunca seyirciyi sürekli etik tartışmalara sürüklemişti. Çocuğunun iyileşmesi için para karşılığı patronuyla birlikte olan Şehrazat’ın (Bergüzar Korel) yaşadıklarını konu alan dizi, kadının iş hayatındaki yerini de ciddi bir şekilde irdeliyordu. Birlikte olduğu patronunun Şehrazat’ın aslında parayı oğlu için istediğini öğrenince vicdan azabı çekmesi de sektördeki “bekar ya da dul kadın” algısına erkeğin gözünden bir bakış atıyordu. Şehrazat’ı ise iki yönlü, farklı kitlelere hitap eden bir karakter olarak görebiliriz. Bir taraftan kocasını kaybetmiş, hasta oğluyla tek başına kalmış, ölen kocasının zengin ailesi tarafından nefret edilen, çocuğunun ameliyatı için olsa dahi yardım alamayan çilekeş bir kadın olarak simgeleniyor. Bu bakımdan Binbir Gece tam bir uzay çağının melodramı olarak karşımıza çıkıyor diyebiliriz. Diğer taraftansa Şehrazat, iyi bir öğrenim görmüş başarılı bir iş kadını, kimseye muhtaç kalmadan kendi yolundan gidiyor, bu bakımdan da modern feminist bir kadın örneği olarak karşımıza çıkıyor. 2004 yılında “çocuklarım olmadan asla” sözüyle fenomen olan Aliye karakteriyle de, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan anne karakterleri bağlamında, benzerlik gösteren dizi, finalini canlı yayında yaparak ve birçok farklı sektörden konuk ağırlayarak bir ilke imza atmıştı.

34- Şerif Amca (Kardeş Payı) [Kürşat Saygılı]

Selçuk Aydemir, Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in televizyondaki ikinci işleri olan Kardeş Payı, çok uzun sürmemesine ve özellikle ikinci sezonunda senaryosunun sarkmasına rağmen kısa sürede hafızalara kazınacak karakterler sunmayı başarmıştır. Sadık Gürbüz’ün canlandırdığı Şerif Amca karakteri televizyon tarihimizin en sıra dışı karakterlerinden biridir. Sonradan aklı başına gelen, hidayete eren, altmışından sonra namaza başlayan, hacca gidip günahları sıfırlayan çok insan, çok hikaye gördük, dinledik. Ama o yaşta anca teneşirin paklayacağı Hacı Şerif’in bir anda hayattan zevk almadığını fark etmesi üzerine “itlik, serserilik” yapmayı tercih etmesi oldukça ironik bir karakter çıkarmış ortaya. Şerif Amca, hepimizin pişmanlıklarını temsil etmesi açısından önemli. Bir anlamda insanoğlunun bilinçdışı, iyiliğin alter egosu olma özelliği gösteriyor.

35- Sıdıka (Sıdıka) [Gökhan Gök]

Atilla Atalay’ın yarattığı ve daha sonra televizyona taşınan Sıdıka Saka, okumayı seven, hazırcevap ancak keskin zekası ailesi ve çevresi tarafından eve hapsedilerek törpülenmeye çalışılan bir genç kızdır. Saka ailesinin birbirinden tuhaf karakterleri içerisinde var olmak için hayallere sığınan Sıdıka’nın her bölümü fazlasıyla komik. Ataerkil düzene sivri diliyle saldıran Sıdıka unutulmaz bir televizyon karakteri olması dışında baskılara boyun eğmeyen bir isyancıdır.

36- Temel (Mahallenin Muhtarları) [Demet Öztürk]

Perihan Abla ekolünü 90’larda temsil eden bir diziydi Mahallenin Muhtarları. Televizyon tarihimizin uzun soluklu yapımları arasında yer almıştı. Her bölüm farkı bir konuyu işler ve konu için ayrı şarkılar yapılırdı. Bir mahalleyi konu almasından dolayı birbirinden farklı karakterleri bulunmaktaydı. Bu karakterlerden biri de çaycı Temel’di. Temel’in, mahallenin tam ortasında bir kıraathanesi bir de omzundan hiç indirmediği ve adına Çaydanlık dediği bir maymunu vardı (Sanırım bu dönem evde beslemek üzere maymun alımında artış yaşandı. Bir dönem 101 Dalmaçyalı filmi ya da Lasie’de olduğu gibi). Temel, mahalleli tarafından oldukça sevilen, iyi niyetli, cin fikirli bir adamdır. Aslen Karadenizlidir. Sevdiği kız muhtarın kızı Fadime’dir ve Fadime de Temel’i sever. Ama her bölüm Temel’i bir güzel döver. Fadime ve Temel her bölüm maceradan maceraya (!) koşar. Klasik bir mahalle dizisinde olduğu gibi kimin yardıma ihtiyacı varsa Temel koşar, kimin canı sıkılırsa Temel o an orada biter. Kısacası mahallenin göz bebeğidir. Daha sonraki bölümlerde Fadime ile evlendikleri gün Fadime evde çıkan bir yangında ölür. Dizideki aşk boşluğunu doldurmak için ise Şirin gelir. Temel bu sefer de Şirin’e âşık olur. Sakarlıkları, dilinden düşürmediği “Ula çaydanluk ula çaydanluk”, “Uy Fadime”, “Muhtar Babaciğum” sözleriyle unutulmaz dizi karakterlerimiz arasına girmeyi başarır.

37- Taci (Sihirli Annem) [Dilan Salkaya]

2000’lerde çocuk olan herkesin kıyısından köşesinden rastladığı bir diziydi Sihirli Annem. 2003 yılında yayınlanmaya başlanan dizi, sonradan Acemi Cadı, Selena, Bez Bebek gibi çocukların çok seveceği sihirli, perili, büyülü 2000’ler furyasının da başlangıcıydı. Yüzü aşan bölüm sayısıyla günlük ilişkilere, arkadaşlığa, aile olmaya değiniyor, ergenlik sorunlarının çözümüne ilişkin doneleri çocukların anlayacağı bir dille anlatıyordu. Usta oyuncu kadrosu bir yana, sonradan farklı dizilere de kazandırılacak çocuk oyuncularıyla da önemli bir başlangıçtı. Dizinin köpek karakteri Taci, eşi Dudu Peri’yi (Nevra Serezli) aldattığı için bir köpeğe dönüştürülmüştü (Taci’yi Metin Serezli’nin seslendirdiğini de belirtelim). Dizinin en özgün karakterlerinden olan Taci, esasen bir periyle evlenmiş bir insandı. Kızıyla damadını ayırmak için her türlü hinliği deneyen Dudu’ya engel olmak için elinden geleni yapsa da bir köpek olduğu ve gökyüzünde bir şatoda yaşadığı için çaresizdi. Kızı ve torunlarına, içten içe karısına beslediği sevgisiyle Taci, bir çocuk dizisine yerleştirilebilecek en sevgi dolu karakterdi.

38- Uzaylı Zekiye (Uzaylı Zekiye) [Demet Öztürk]

Televizyon tarihimizin sihir içerikli dizi furyasının temelleri bu dizi ile atılmıştır. Son derece unutkan, şaşkın, saf bir kız olan Zekiye uzayda yaşanan bir sebepten ötürü günün birinde özel güçlere sahip olur ve bir anda akıllanır, sihirli güçlere ulaşır. Yaşadığı özel durum öncesinde anne ve babası kendisinden unutkanlığı, kendini geliştirememesi, otuzlarında olmasına rağmen çocuk aklına sahip olması ve okumamasından dolayı şikayetçidir. Daha sonra bambaşka bir insan olmuş, ailesinin yanı sıra yakın çevresi tarafından da şaşkınlıkla karşılanmıştır. Dizi son derece absürt ve kötüdür. Dönemi özelinde değerlendirildiğinde “Türkün sihirle macerası ancak bu kadar olur” dedirten dizi, belki tek kanallı bir dönemde yayınlanmasından ötürü belki de uzaya meraklı bir toplum olmaktan kaynaklı hiçbir bölümü kaçırılmadan izlenen, eşsiz, unutulmaz olmuş diziler arasına girmeyi başarmıştır. “Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler,” mantığıyla izlenmiştir.

39- Yurdanur (Çemberimde Gül Oya) [Gökhan Gök]

Çağan Irmak’ın bir dönem ve aile panoraması yansıttığı Çemberimde Gül Oya’nın anlatıcısı ve başkarakteri olan Yurdanur, zengin bir fabrikatörün üniversite öğrencisi kızıyken okulda tanıştığı Mehmet ile başka bir dünyaya adım atmıştır. Köşklerden kenar mahallelere uzanan yolculukta para ve lüksün yerini emek, inanç ve sevgi almıştır. Irmak’ın üniversitelerdeki şiddet olaylarından başlayarak Yurdanur ve Mehmet’in konakta kiraladıkları odanın çevresindeki karakterlerin hikayeleri ile geçmişten günümüze uzanır. Yurdanur’un gençlik ve yaşlılığını izlediğimiz dizi Türk televizyonlarının yüz akı işlerinden biri.

40- Yonca (Yarım Elma) [Dilan Salkaya]

Köyden kente göç olgusunu komedi türünde 2000’lerde bir kez daha eriten Yarım Elma, 2002 yılında yayın hayatına başlar. Kentli ve köylü zıtlığını karakterlerinde en uç noktalara tırmandıran dizi, Türk dizi tarihinin en feminist karakterlerinden Yonca’yı (Janset) da hayatımıza dahil eder. Bir kadın dergisinde editör olarak çalışan Yonca, bir gün ikizi olduğunu iddia eden köylü kızı Gonca’nın (Günay Karacaoğlu) çıkıp şehre gelmesiyle altüst olur. Gonca, Yonca’nın ikizi olduğuna önce Yonca’yı, ardından komşuları ve yakınlarını ikna etmek için uğraşadursun, dizinin eğitimli, modernizm ve şehirler içindeki yalnız karakteri Yonca şimdilerin “plaza kadını” imajının erken örneğini var eder. Evinde spor yapar, köpeği vardır, kısa saçları ve giyimiyle maskülen bir tarz sergiler, söylemleriyle erkeğe karşı kadının gücünü vurgular. Gonca kadar güldürmez ama düşündürür.

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir