Saturday Night and Sunday Morning (1960) – Karel Reisz

Saturday Night and Sunday Morning (1960) – Karel Reisz

Share Button

1950’lerin ikinci yarısında, İtalyan Yeni Gerçekçiliği‘nden de etkilenen Karel Reisz, Lindsay Anderson ve Tony Richardson öncülüğündeki Özgür Sinema / Free Cinema hareketi, içlerindeki öfkeyi gizlemeyen, diğer taraftan İngiliz işçi sınıfını yüksek bir hassasiyetle ele alan bir akımdı. 1956’da yayınladıkları Sequence dergisinde belgesel tadındaki gerçekliği beyazperdede görmek istediklerini anlatıp stüdyo sistemini eleştiren bu yönetmenler, kameralarını sokağa, özellikle de işçi sınıfına yöneltmişlerdi. Sadece içerik değil, sinema dilleri açısından da farklılaşan Özgür Sinema yönetmenleri, el kamerası ve doğal ışık kullanarak filmlerde hedefledikleri gerçekliği yakalamaya çalıştılar. Belgeseller ile başlayan akım, 1960’ların başlarında bağımsız sinema filmleri ile devam etti. Etkilendikleri çağdaş İngiliz roman ve oyunlarının ironisini de içeren bu filmler büyük başarı kazandı. En önemlileri ise; Tony Richardson’ın John Osborne’un oyunundan uyarladığı Look Back in Anger (Öfke, 1959), Lindsay Anderson imzalı David Storey’in kitabından uyarlanan This Sporting Life (Sporcunun Hayatı, 1963) ve Karel Reisz’in Alan Sillitoe’nun kitabından uyarladığı Saturday Night and Sunday Morning (Sevişme Günleri / Cumartesi Gecesi ve Pazar Sabahı, 1960).

Bu üç filmin ortak özelliği -akımı başlatan filmler olmaları dışında- çalışan sınıfın problemlerini ve sosyal eşitsizliği vurgulamalarıydı. Orta sınıfın değerleri ve yaşam biçimini topa tutan Özgür Sinema yönetmenleri, sosyal gerçekçiliğin yalınlığı içerisinde karakterlerine yükledikleri öfkeleri ile umutsuzluğa dönüşen hayal kırıklıklarını perdeye taşıdılar. Karel Reisz’in Sevişme Günleri’ndeki ana karakteri Arthur, bu “öfkeli dönem”in simge karakterlerinden biridir. Savaş sonrası yaşadığı monoton hayatın yılgınlığı sürerken, diğer taraftan da geleceğe dair karamsar bir tablo çizmektedir. Çalıştığı fabrika ve yaşadığı çevrenin düşünce yapısını ret eden, çevresi tarafından asi bir genç olarak adlandırılan Arthur’un artık içinde tutamadığı öfkesinin, bu yapay düzenin değişmesi için bir alternatif olarak yorumlanması, kendisini ikonik bir karaktere dönüştürmektedir.

Arthur, düşük bir maaş karşılığında fabrikada çalışan bir işçidir. Tüm hafta ağır şartlar altında çalışırken bunun dışında tek etkinliği cumartesi geceleri gittiği yerel bardır. Arthur’un evli ve çocuklu, kendisinden yaşça büyük olan sevgilisi Brenda’nın hamile olduğunu açıklayana kadar her şey sıradan akışında ilerler. Arthur ayrıca Doreen isimli bir genç kızla da birlikte olmaya başlamıştır.

Gençliğin O Yakıcı Mevsimi (*)

Sıkıcı sanayi şehirlerinden birinde, makine gürültüleri arasında yaşayan Arthur, kötü gidişatı değiştirmek için uğraşan biri gibi görünmez. Ancak henüz fiziki eyleme geçmemiş olması, meydan okuyan düşüncelerine engel değildir. Hafta sonunu gündüzleri balık avlayıp geceleri bira içerek geçirse de, Sevişme Günleri‘nde “Benim için kim ne diyorsa, ben tam tersiyim. Hakkımda hiçbir şey bilmiyorlar” diye birçok kez isyan eder. Arthur’un rutinin sıkıcılığından kurtulmak isteyen serseri imajı aslında düzenin içerisine sıkışmış İngiliz işçi sınıfının bir yansımasıdır. Fabrikada çalışanların kendisine ‘evlenip uslanması’nı önermesi de sistemin uydurduğu bir yöntemdir; tıpkı çalışarak para kazanması gerektiğinin öğretildiği gibi. Arthur fazla çalışmanın sonucunun yeni bir televizyon almaktan fazlası olmadığını bilmektedir. İşçi sınıfını kontrol altında tutanın, bir şeylere sahip olma isteği olduğunun altını çizer.

Arthur’un gözünü diktiği tek tabu işçi sınıfının geleneğe dönüşmüş rutin alışkanlıkları ve sınıf çatışmaları değildir. Saturday Night and Sunday Morning sosyal normların direttiğinin aksine, cinsel özgürlüğü savunur. Arthur’un kendinden yaşça büyük ve evli bir sevgilisi olması, belki gençliğinin getirdiği uçarılıkla açıklanabilir, ancak Karel Reisz, Brenda’yı titizlikte detaylandırır; onu mutsuz evliliği ile boğuşan ve dışarıda heyecan arayan kadın klişelerine hapsetmez. Arthur’la aralarındaki ilişki, seks boyutunun ilerisindedir. Toplumun kabul etmediği ama gerçek bir ilişki ekrana yansır. Diğer taraftan film, Brenda’nın hamile kalmasından sonra dönemin kürtaj şartları ve kadınların bununla mücadelesi hakkında da tespitlerde bulunmaktadır.

Sevişme Günleri’nde Arthur, öfke ve hayal kırıklıkları ile yoğrulmuş, sisteme karşı öfkeli bir gençtir. Tıpkı Özgür Sinema yönetmenleri gibi.

(*) Erendiz Atasü, Gençliğin O Yakıcı Mevsimi,  Bilgi Yayınevi, 1999

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir