Quartet (2012): Kibir İçinde Birliktelik

Quartet (2012): Kibir İçinde Birliktelik

Share Button

“Sanat eserleri, sonu gelmeyen bir yalnızlık içindedirler. Onlara eleştiri ile yaklaşılamaz.”
Rainer Maria Rilke

Huzurevleri yalnızlığın temsili, terk edilmişliğin emsali gibi algılanır. Çocuklarının bakamadığı yetişkinlerin son durakları, hayatla bağlarını koparan yaşlıların ölümü bekleme istasyonları olarak görülür. Fakat Beecham Malikanesi “Emekli Müzisyenler Yurdu”nda işler bilinenin aksine ilerler.

Dustin Hoffman’ın 53 yıllık kariyerinde ilk yönetmenlik denemesi “Quartet”, gerçek bir hikâyeden yola çıkılarak hazırlanan, müzisyen (opera) yaşlıların emekliliklerinde ikamet ettikleri yer olan Beecham Malikanesi’ndeki yaşayışlarını anlatılır. Fakat bu yaşayışlar sıradan değildir. Buradaki müzisyenler, mesleklerini aktif hayat içerisinde sürdürememektedirler sadece. Her biri bütün ihtişamını ve asilliğini sonuna kadar koruyan, içlerinde eski ününü taşıyarak şöhretin görkemini devam ettiren müzisyenlerdir.

Quartet’ta, karakterlerin gerçek hayattaki kimliklerine benzetilmesi özenle seçilmiş –bunu filmi sonuna kadar izlediğimizde jenerikle birlikte kimlik karşılaştırmalarında da görürüz-. Parçadan bütüne doğru ilerleyerek, önce karakterler ardından yaşanılan mekânı izleyiciye tanıtma amaçlanmış. Film, karakterlerin kısa tanıtımı şeklinde “Verdi: La Traviata Operası’ndan Brindisi Aryası” ile açılışını yapar ve izleyiciyi müziğin güzelliğinde süzülmesine bırakır. Konusu gereği müzisyenler ele alınsa da, pek çok yerinde operet ve aryalara yer verilse de müzikal olarak planlanmamış.

Quartet, dört kişinin müzik yapması durumundaki grup haline verilen isimdir. Filmde de konularda atlama yapılsa da asıl anlatılan konu dörtlü yapılmaya çalışılan bir projedir. Beecham Malikanesi’nin ihtiyaçlarını karşılamak ve onu tüm ihtişamıyla ayakta tutabilmek adına Emekli Müzisyenler Yurdunda ikamet eden tüm müzisyenler birleşerek her yıl bir gala düzenler. Galadan elde edilen gelir yurdun bakıma ve diğer ihtiyaçlarını karşılar. Son düzenlenecek galada bir farklılık vardır; çünkü ünlü Jean Horton’da yurtta kalmaya başlamıştır. Bu durum akıllara güzel bir fikir getirir ve eski Quartet yeniden canlandırılmak istenir. Fakat bu kadar ünlü kibrinin içerisinde dörtlü bir durumu teklif etmek bile sanıldığı kadar kolay değildir.

Film, naif ezgilerle işlenmiş bir nota kıvamında. Adeta müzik aletine uygulanan hassas dokunuş gibi. Ve bu durum film içerisindeki işleyiş ve kurguda da kendisini göstermekte. Aynı zamanda filmin ritmi de yavaş ilerliyor. Bu bağlantıyı yaşlılık kavramıyla ötüştürebiliriz. Filmin kendi temposu ve konusuyla uyumlu olması son derece şık bir genelleme olarak değerlendirilebilir.

Her biri 70 yaş üzeri yaşlıların aralarında yaptıkları esprilere aynı yaş grubundan olmasanız bile içtenlikle katılmak mümkün. Özellikle Quartet dörtlüsünden Wilf karakterinde bu durum başarıyla verilmiş. Wilf, yaşlılığını kabul etmeyen biri olmasına rağmen bastonuyla hareket etmekte ve ölüm korkusunu da içten içe yaşamaktadır. Bu durum yaşlıların yapmaması konusunda şekillenen inançlara ters davranışlarında örülmüş.

Filmde görüntü yönetiminin başarılı ve konuya uygun açılarla çalıştığı görülür. Kamera açıları karmaşıklıktan uzak ve izleyiciyi yormadan izleme imkânı sunularak seçilmiş. Ayrıca izleyici, film içerisinde sürekli bir ihtişam silsilesi ile karşı karşıya kalmakta. İngiliz kibarlığı denilen kavramı müzisyen burjuvazisi ile birleştiren film, izlemesi keyifli bir kompozisyon çıkarmış ortaya.

twitter.com/demetozturk

, , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir