- Zengin kız fakir oğlan hikâyesini bir intikam alma hikâyesine çeviren Tom Ford’un ikinci filmi Nocturnal Animals / Gece Hayvanları, Austin Wright’ın Tony ve Susan romanından beyazperdeye uyarlandı. Piyasa filmlerinin iyi senaryo kıtlığını aşmak için yaygın olarak kullanmaya başladığı uyarlamalar, yakında edebiyatçılara acaba nasıl roman yazsam senaryoya dönüştürebilir gibi bir soruyla kitap yazdırmaya başlayacak. Yapımcıların da canına minnet, çevir romanı senaryoya sonra yüklen sinematografiye olsun bitsin, iyi de bir dağıtım ağı kurdun mu oldu sana film anlayışının sağladığı konformizm olduğu sürece daha çok izleriz bu tür filmleri.
Zengin kız fakir oğlan hikâyesini bir intikam alma hikâyesine çeviren Tom Ford’un ikinci filmi Nocturnal Animals / Gece Hayvanları, Austin Wright’ın Tony ve Susan romanından beyazperdeye uyarlandı. Piyasa filmlerinin iyi senaryo kıtlığını aşmak için yaygın olarak kullanmaya başladığı uyarlamalar, yakında edebiyatçılara acaba nasıl roman yazsam senaryoya dönüştürebilir gibi bir soruyla kitap yazdırmaya başlayacak. Yapımcıların da canına minnet, çevir romanı senaryoya sonra yüklen sinematografiye olsun bitsin, iyi de bir dağıtım ağı kurdun mu oldu sana film anlayışının sağladığı konformizm olduğu sürece daha çok izleriz bu tür filmleri.
Kısaca hikâyeye değinecek olursak sanat doktorası yapan Susan zengin bir aileye mensuptur. Kendi tabiriyle ‘cumhuriyetçi, kapitalist, faşist, ırkçı’ olan ailesi fakir ama kırılgan yazar Edward’ı kızlarına eş olarak kabul etmezler. Yine de Edward’la evlenen Susan yazarlığın karın doyurmadığını görünce annesinin hizasına gelerek Edward’ı terk eder. Aradan on dokuz yıl geçtikten sonra yazdığı romanı ilk olarak okuması için Susan’a gönderen Edward, bu terk edilmenin inceden intikamını alır. Romanı okumaya başlayan Susan, romanın akışına kendini kaptırarak, Edward’la evliyken yaşadıkları ile şimdiki hayatı ve romandaki olaylar dizisi arasında gidip gelmeye başlayarak karmaşık duygulara gark olur.
Birbirine Susan ve Edward üzerinden bağlanan bu üç paralel eksen (Susan-Edward evliliği, romanın hikâyesi, Susan’ın şimdiki hayatı) film boyunca seyirciye bol kesmeli nedensellik ağı içinde verilmeye çalışılır. Susan’ın zenginliği modern sanata merakıyla törpülenmeye çalışılırken Edward’ın züğürtlüğü yazarlığı ve naifliğiyle törpülenir. Böylece film seyirciden zenginlik fakirlik durumlarına çok takılmadan Edward’ın intikamına dahil olmasını talep eder.
Filmin temel intikam alma hikâyesi sorunsuz işlese de açılış sahnesinde izlediğimiz ve sonrasında filmle ilgili modern gösteri toplumuna iyi bir eleştiri olduğu yönünde yorum yapabileceğimiz sanat galerisi açılışı, tamamen eğreti bir anlatı unsuru olarak duruyor. Bu eğretiliğe hikâyeyle uyuşmayan çok katlı ışıklı binalardan oluşan kent ‘çöplüğü’ görüntüleri ve toplar damar görünümü veren otoban çekimleri de eklenince film becerilemeyen bir pastişten öteye gidemiyor.
Pastiş dozu öyle pervasız kullanılıyor ki açılış sahnesinde aklımız Leos Carax’ın Holy Motors’una giderken, Teksas’ın ıssız otobanında saldırıya uğrayan orta sınıf aile üzerinden Stanley Kubrick’in A Clockwork Orange filmine oradan Michael Haneke’nin Funny Games’ine gidiyor. Yönetmenin kafası filmin üslubu üzerine fena halde karışmış görünüyor. Ya pastişin bir düşünme egzersizi sunan -Blue Velvet’teki gibi mesela- görünümlerinden bir anlatı kurmak gerekir, ki o zaman yaratıcı bir senaryo yazmak gerekecektir, ya da intikam üzerine işleyen bir dramatik eksen kurmak gerekir. Bunlar olmadığı zaman geriye ne iyi bir piyasa filmi kalıyor ne de kült bir sinematografik şölen. Seyirciye kalan şey biraz intikam, biraz zenginlerin sanat seviciliğinin bayağılığı, biraz da ışıklı şehir görüntüleri.

Matematik öğretmenliği mezunu. Marmara Üniversitesi’nde sinema yüksek lisansı yaptı. Aynı üniversitede doktora eğitimine devam etmekte. Aylık sinema dergisi Rabarba Şenlik’in editörlüğünü yaptı. Sinema Kafası’nda başladığı sinema yazarlığını Cineritüel’de sürdürüyor. Mail: fatih_degirmen@hotmail.com
Hangi filmi iyi eleştirdin acaba. eleştiri yapmak kötü bişeyler yazmak değildir . Senin bir şeyden anladığın yok. Kötü yazı yazmışsın.
Kendi kendini eleştirmen yapmışsın bravo