Mad Max: Fury Road (2015): Hayatta Kalma Dinamikleri

Mad Max: Fury Road (2015): Hayatta Kalma Dinamikleri

Yazar Puanı4
  • Mad Max filmlerinin başat ögesinin yol olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu yol, seçilmiş ya da bir yere varabilecek bir yol değildir. Distopyanın içerisinde çıldırmış insanların sürüklendikleri yol; bir hayatta kalma sahasından ibaret. Böyle baktığımızda yeni Mad Max filmi Fury Road’un (Öfkeli Yollar), klasik üçlemenin tematik köklerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu görmekteyiz. George Miller’in 30 yıl sonra Mad Max’in tozlu yollarına dönerken aldığı riskler de bu tematik bağı revize etme zorunluluğundan kaynaklanıyor.
Share Button

Mad Max filmlerinin başat ögesinin yol olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu yol, seçilmiş ya da bir yere varabilecek bir yol değildir. Distopyanın içerisinde çıldırmış insanların sürüklendikleri yol; bir hayatta kalma sahasından ibaret. Böyle baktığımızda yeni Mad Max filmi Fury Road’un (Öfkeli Yollar), klasik üçlemenin tematik köklerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu görmekteyiz. George Miller’in 30 yıl sonra Mad Max’in tozlu yollarına dönerken aldığı riskler de bu tematik bağı revize etme zorunluluğundan kaynaklanıyor. B filmi ruhu ile yolun tekinsizliğini birleştiren yapıyı muhafaza ederken, teknoloji ve bütçenin de yardımıyla aksiyonun baştan sona hiç durmadığı bir anlatıyı tercih ediyor. Bu da bazı noktalarda -ne kadar iyi çekilmiş olursa olsun- filmi tekrara düşürüyor: Savaş tırı ve içindekileri koruma çabası bilgisayar oyunlarındaki gibi bölümden bölüme geçerken, karşılarına çıkan düşmanlar ve araçlar değişiyor. Ancak filmin bu sahnelerde aksiyonu bir saniye bile durdurmadığını, karmaşık koreografi hamleleri başarıyla canlandırdığını söyleyebilirim.

Karanlık geçmişi sonrasında Max, kendisine hayatta kalmanın en iyi yolunun yalnız kalmak olduğuna inandırmıştır. Ancak yaşadıkları ortamı zalimce yöneten Ölümsüz Joe’nun eline esir olarak düşer. Kendilerini Joe’un hizmetlerine adamış albino askerler ise öldüklerinde Valhalla (Cennet)’e gideceklerini düşünmektedir. Joe’nun hastalıklı olmayan ve kapalı tutulan eşleri ise savaş tırı şoförü Furiosa’yla birlikte kaçarlar.  Joe ve adamları, tırın taşıdığı temiz suyu geri almak ve Joe’nin eşlerini kurtarmak için Furiosa’nın peşine düşer. Max kendisini hayatta kalmaya çalışan bu grubun arasında bulacaktır.

“bu çölde dolanan bizler,
içimizdeki iyiliği bulmak için nereye gitmeliyiz?”

Mad Max filmlerindeki itici güç olan hayatta kalma dürtüsü, Fury Road’da farklı iki yoldan ilerliyor. Birincisi Max gibi post apokaliptik dünyada yaşamak zorunluluğu ile yüzleşen, çevrenin olağanüstü karmaşasına uyum sağlamak için “delirmek” zorunda olan ve gelecek umutlarını çoktan yitirmiş bu kişilerin tek motivasyonları; yaşama istekleri.  Bu zorunluluğun filmdeki çılgın -mad- teriminin de karşılığı olduğunu söylemek mümkün. Bir tür zorunlu delilik olarak görebileceğiz bu durumunun tersinde ise, sakinleşmeye çalışan kişileri görüyoruz. Ayrı saflarda olsa dâhi Furiosa’nın başını çektiği ekibi ile albinoların hayatta kalma dürtüsü ise, geleceğe dair umutları. Her iki grup da sahte cennet (Yeşil Topraklar / Valhalla) vaatleri peşinde çabalıyor, sürdürdükleri yaşamlarına birer anlam arıyorlar. Onca kaosun içerisinde, halen çantasında tohumlar saklayan ve onlar ile yeni bir dünya kurma ütopyasına sığınan Furiosa ekibinin çıktıkları yolculuk ile öldüklerinde Valhalla da tekrar doğacaklarını düşünen albinoların dinamikleri birbirlerine paralel ilerliyor.

Fury Road da diğer filmlerden daha baskın görülen din olgusuna da bir parantez açalım: İçinde bulundukları kaotik ortamın kaosundan faydalanarak kendisini ölümsüz bir dini simge haline getiren Joe’nin asıl amacı, din olgusunu kullanarak biat kültürünü sağlamlaştırmak, bu sayede iktidarını perçinlemektir. Albinoların ve muhtaç insanları sömürmek için basit ama etkili bir yöntem. Her ne kadar imajlar olarak meyil ettiğini düşünsek de, Miller, “seçilmiş kişi” alegorisine üçlemenin orijinalinde olduğu gibi paye vermez. Hatta hamile kadın ve “bakire” imajlarının altını oyduğunu bile söyleyebiliriz. Miller bu sahte dini imgeleri yıkmanın kaosu giderecek ve yaşayanları birleştirecek bir eylem olduğunu hatırlatıyor. Bu açıdan “hayatta kalmaktan” “hayatı yaşamaya” evrilen bu başkaldırı, Beyond Thunderdome da gördüğümüz yerleşik kent olgusunu kurma çabasının da ateşleyicisine dönüşüyor.

Feminist Bir Yol Hikâyesi

Max’in de katıldığı bu yol hikâyesinin feminist bir okumaya müsait olduğunu söylemek mümkün. Ancak karaktere baktığımızda belirli prototiplerin sınırlarının çizildiğini görüyoruz. Furiosa’nın neredeyse Max kadar maskülen tavırları, kızlardan oluşan çete ve eşlerin simgeledikleri dini imaj referansları bu okumaya gölge düşünüyor. Diğer taraftan kaynak kıtlığının karşısında yeni bir yaşamın mümkün olduğuna inanan, ütopyanın gerçeğe dönüşmesi için çaba sarf eden ve toplumsal temelli bir yapılanmayı başlatanlar da kadınlar oluyor. Filmin feminist damarının güçlü olmasının sebebi de bu statik karakterlerin çevresindeki kişilerinin farkındalıklarını arttırmaları; kadınların savaşçı olmaları değil.

Üçlemedeki zorunluluktan yardım etmeye başlayan ancak koruduğu kendine özgü erdem anlayışı yüzünden insanları da yüzüstü bırak(a)mayan Max, yeni filmde de aynı misyonunu sürdürüyor. Bu sebeple, filme gelen eleştirilerden biri olan Max’in geri planda kalması aslında Mad Max’in genel vizyonu ile çelişiyor. Max’in yolculuğunun zorunlu olduğu gerçeğinin unutulmaması gerekiyor. Diğer taraftan Miller kutsal imajları toza dumana bulayarak son tahlilde feminist damarı güçlü bir yol filmine imza atıyor. 70 yaşındaki yönetmenin aksiyon sahnelerindeki hâkimiyeti ve filmin içindeki muzip punk ögeler ise övgüyü sonuna kadar hak ediyor.

twitter.com/gok_gkhn

, , , , , , , , , , , ,

1 comment

  1. çılgın max

    gerçekten feminen bir yol hikayesi, filmin adı hope of furiosa tarzı bir şey olabilirmiş açıkcası. Mel Gibson çılgınlıkta çok daha iyiydi Hardy’e göre 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir