Luis Buñuel Sinemasında Ölüm ve Erotizm Birliği (2020)

Luis Buñuel Sinemasında Ölüm ve Erotizm Birliği (2020)

Share Button

Luis Buñuel’in kendini ciddiye alan, her şeyi bir hamlede alaşağı eden muzır sinema dili en çok burjuvaziyi hedef almıştır. Buñuel’in karşısına aldığı din, aile, devlet, okul gibi kurumların burjuva dünyası içindeki rolünü mizahi bir dille sorgulayan tutumu hemen her filminde kendini göstermiştir. Luis Buñuel Sinemasında Ölüm ve Erotizm Birliği kitabında, yönetmenin bu “bilinen” tutumunun altındaki ölümü ve erotizmi uzlaştıran öz tartışmaya açılır.  Ölü bedende bile olsa arzunun karanlık nesnesi hayatta olanı cezbeder, yaşayan özne, ölüden daha karanlık değildir.

Kitapta Luis Buñuel filmlerindeki karakterlerin ölüm ve erotizmi aynı potada eriten eylemlerinin kuramsal çehresi, çağdaşı antropolog, yazar Georges Bataille’da aranmıştır. Bataille’a göre “erotizmin nihai anlamı ölümdür”. Pornografi “an”dan sonra kaçıp giderken, erotizmin eyleme ihtiyacı yoktur. Erotizm ısrardır, yoğun biçimde devam edendir. Erotizm uzlaşmadır, yaşam ve ölüm arasındadır. Yaşam ve ölüm arasındaki bağa işaret eder. Luis Buñuel sinemasında erotizmin sınır ihlali, ölümün ötesindeki varlığı sürekliliğe taşır. İnsanın sınırlayan düşüncelerini parçalaması koşuluyla insanın özü olan şiddeti, paradoksal şekilde “gülme” ile açığa çıkarır.

Buñuel filmlerinde burjuvazi ahlâkı, mutlak yalnızlık olgusu üzerine kuruludur. Kendini her zaman masum gören burjuvazide suç, her zaman ben’in dışındadır. İhlal ötekinde suçtur. Karakterler kendi zevk düşkünlükleriyle gerçekleştirdikleri ihlali, akılla kapatmaya çalışırlar. Fakat akıl sınırlılığın ifadesidir; gerçeküstücülere göre ihlal, aklın dışındadır. İnsanın deneyimlediği en ağır acı ölümdür. Bataille’a göre insan, ölüme karşı hayvansı acizliğini “akıl” ile gizlemeye çalışır. Akıl, insanın hayvansılığına karşı kullandığı en büyük şiirsel yalandır. İnsan, hayvandan ölümlü ve arzulu bir varlık olduğunun farkına varmasıyla ayrılır. Bataille’a göre insanı hayvandan ayıran tek gerçeklik erotizmdir. İnsanın özünü oluşturan arzu, yaşama tutunmanın en kestirme yoludur. Seks de ölüm de insana özgü değildir, fakat yalnızca insan ölümlülüğün ve arzunun kendi ruhunda bıraktığı izleri düşünebilir. İnsanın hayvansılığı, hayvansı kötülüğün yalınlığına eşdeğerdir.  Yaşama sevincinin (arzu sürekliliğinin) ölümün gücünü kırdığı noktada, ölüm ve erotizm birliğinde, yadsıma yadsıyanı korumamakta, onu içine almaktadır. Tam da bu nedenle erotizm, cinsel ihtiyaçlara indirgenmiş kodlarından arınmalıdır.

Lascaux Mağarası’ndaki “Kuş Kafalı İnsan” Freskinde Erotizme Bağlanan Ölüm

Bataille ölüm ve erotizm birliğini, Lascaux mağaralarında bulunan M.Ö. 13.500 civarına ait fresklere dayandırır. Lascaux mağarasının en dibinde günaha bağlanan ölüm vardır. Mağarada Bataille’ın incelediği “kuş kafalı insan” freskinde insan bizonu mızrakla yaralamıştır, mızrağı sapladığı anda hayvan da insana saldırmıştır. Hem hayvan hem de insan yaklaşan ölüm karşısında birbirlerine bağlı gibi görünürler. Bu freskte Bataille’ın ölüm ve erotizm özdeşliğini geliştirdiği nokta, insanın tam ölüm anında ereksiyon halde temsil edilmesidir. Freskteki karanlık ve paradoksal uyum ölümün ve erotizmin uyumudur. “Her ikisi de ortaya çıktıkları anda gizlenirler”.  

Luis Buñuel Sinemasında Ölüm, Erotizm Birliği ve Karnavalesk

Buñuel de Bataille gibi arzunun cinsiyete olan aidiyetini kırarak cinselliği ‘kötü’ bir şey yapmışlara karşı, kötünün ve şiddetin kendisini bir arzu uzatıcı olarak kullanmıştır. Buñuel’in başvurduğu sanat simsarlığı, iki uç kutup olarak görünen gerçekliğin, ölümün ve erotizmin buluştuğu zor yakalanır noktada, sado-mazoşist ve nevrotik nekrofil fantezilerle gerçeküstücülüğün ‘murdar’ çehresine katkıda bulunmuştur. Luis Buñuel Sinemasında Ölüm ve Erotizm Birliği kitabında, Buñuel’in hayatının farklı dönemlerine ait dört filminde, ölümün erotizme bağlanma noktası; filmlerde kullanılan mekânların karakter çeşitliliğiyle kazanılan karnavalesk özün yaşam ve ölüm devinimine olan katkısı irdelenmiştir. Kitapta yönetmenin Bir Endülüs Köpeği (1929), Viridiana (1961), Gündüz Güzeli (1967), Özgürlük Hayaleti (1974) filmleri Bataillean ölüm ve erotizm birliği düşüncesiyle incelenmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir