Riso Amaro (1949): Kafası Karışık Bir Film

Riso Amaro (1949): Kafası Karışık Bir Film

Share Button

Konuk Yazar: İbrahim Altunkes

Riso amaro, İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının sonradan kaydığı üslup çıkmazına verilebilecek en iyi simülatör olabilir. Drama ile melodram arasında gidip gelen yapısıyla veya tuttuğu fakat tam manasıyla kavrayamadığı bu yüzden elinde kalan emek-hak sorunuyla derecelendirilmemiş, olgunlaşmamış hazırlıksız bir ‘gerçekçi’ film.

Alt metinler dâhil tüm hikâye kafası karışmışlık üzerine kurulmuş desek yanlış olmaz sanırım. Bu tezat konuşlandırmanın filmi keskin bir bölünmeye itmesi, izlenilebilirlik katsayısını aşağılara çekiyor fakat dâhil edilen: dans, müzik gibi ögelerle bu durum biraz toparlanılmış diyebiliriz. Teknik açıdan ise dönem itibariyle genelin üzerinde bir kotarma mevcut. Karakterlerin gerçekçi havayı imajinel olarak teneffüs edip sonuca gitmeleri için oldukça uygun bir mekân seçilmiş. Bu durum aynı zamanda filmin genelinde çok sayıda figürün olduğu bir bakıma zor sahnelerde de kendini gösteriyor.

Riso amaro, herkesin bir anda kalibre edemeyeceği ve hali hazırdaki yansımasıyla genel kitleyi filmin, hikâyenin içinde tutması zor bir yapıda ilerliyor. Ancak bu bir süre sonra müthiş zeki bir hamleyle (bu tam olarak Walter’in bir süre sonra tekrar ortaya çıkışına tekabül ediyor) film tekrar gösterişli -bir anlamda da gösterişsiz- havasına kavuşuyor. Teknik kısım konusunda yukarıda yazdığım ‘iyi’ şeylerin politik meselelere değinirken de devam etmesi elbette iyi olurdu fakat genel itibariyle tüm iskeletin komplike üslup nedeniyle yıkıldığını söylemek zorundayız. Dâhil edilen karakterlerin hatta etkisi kısıtlı olan tiplemelerin, figüratif ögelerin bile filmin politik ödev natüralizmini dağıttığı ve bunun alt metin olarak filmin zenginliğine zarar verir yapıda olduğu gerçeği, filmin en büyük rahatsızlık verici noktası diyebiliriz. Çizim açısından da muhtevi içerik açısından da kısmen bahsettiği işçi sorunlarının, daha derin ve zeki bir tarzda işlenilmemiş olması; henüz bitme aşamasına gelmemişken dahi filmi seyirciyle özdeşleştirip çift taraflı bir kafası karışmışlığa kavuşturuyor.

Filmde bazı geleneklerin, günlük yaşama dair teatral yansımaların akıllıca ön taraflara yakın tutulması gerçekçiliği oldukça keskin kılıyor fakat yukarıda bahsettiğim politik alt-metnin yavanlığı bu pozitif noktayı da eritmiş diyebiliriz. Bazı imgelerin yarattığı kasti makyaj yine yukarıda bahsettiğim natüralizm efektine darbe niteliğinde yansıyor filme. Kendi sinemamızın eksikliklerini birebir olmasa da bu filmde görebiliriz. Riso amaro için; makyajıyla Hollywood, sağlıklı biçimde düzen meselesine değinemediği için; kısmen ‘gerçekçi’, içtenlik nedeniyle Yeşilçam kılıklı dersek yanlış olmaz sanırım.

twitter.com/durplutoist

, , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir