Joe Dunthorne Röportajı

Joe Dunthorne Röportajı

Share Button

Röportaj: Seda Saygılı

Submarine (Denizaltı, 2010), Bir Çocuğun Kalbinin Derinlikleri

2010 yapımı komedi-dram türündeki film, Gallerli yazar Joe Dunthorne‘nin aynı adlı 2008 basımı “Submarine (Denizaltı)” kitabının uyarlaması. Film biraz melankoli ve eğlenceyi bir arada tutmayı başarıyor. Filmin yönetmen ve senarist koltuğunda Richard Ayoade‘yi görüyoruz. Sizler için “Denizaltı” kitabının yazarı Joe Dunthorne ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Seda: Merhaba Joe, öncelikle bizi kırmayıp röportajı kabul ettiğin için teşekkürler. Kitabının adı çok sembolik duruyor. Kitaba “Denizaltı” (Submarine) ismini vermenin nedeni neydi?

Joe: Sanırım açıklamasam daha iyi olacak. Ama şöyle söyleyeyim, hani birileriyle muhabbet ederken aranızdan biri “Mavi balina nefes almak için ne sıklıkla su yüzüne çıkar?” diye bir soru sorar ve içinizden birisi Wikipedia’ye bakar ve acı gerçek hepinizi üzer, işte öyle bir şey.

Seda: Çok derin bir cevaptı. Ben şöyle düşünmüştüm; Oliver’ın çok ilginç düşünceleri vardı. Çok izole ve yalnız bir karakter. O dünyadaki bir balina gibiydi. Ne dersin?

Joe: Harika!

Seda: Romanını filme dönüştürmeye nasıl karar verdin?

Joe: Bu aslında oldukça uzun bir hikâye. “Aphex Twin” ,”Squarepusher” ve daha birçoğunu yayımlayan Birleşik Krallıktaki Warp Records markasının büyük bir hayranıydım. Warp Films adında bir film şirketi kurduklarını duydum. Onlarda o sıralar stajyer arıyorlardı. Yakın arkadaşım ve ev arkadaşım olan Ally Gipps’e bu işten bahsettim. Alyy film okumuştu ve iş arıyordu. O zamanlar ikimizde berbat işlerde çalışıyorduk. O bankada, ben ise çağrı merkezinde. Ally iş için başvurdu ve stajyerliği aldı. Bende romanımı bitirdim. Ally kitabımı okudu ve aynı zamanda patronu olan yapımcı Mary Burke’a verdi. Mary Burke kitabı sevdi ve film haklarını satın aldı. Kitabı senaristlikte ve yönetmenlikte anlaştığı  Richard Ayoade gösterdi. Bu hayatta başıma gelebilecek nadir, tuhaf durumlardan biriydi.

Seda: Film ve kitap arasındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdi? Filmi izlerken ekrana baktığında neler gördün?

Joe: 90 dakikalık bir filmle 300 sayfalık romanı anlatamazsınız. Bu yüzden kitapta olan birçok sahne ve karakter filmde yoktu. Yine de, Oliver’ın babasını lunaparka götürdüğü sahneyi filmde kullanmamalarına üzüldüm. O benim favori sahnelerimden biriydi. Bunun dışında, Graham karakteriyle ilgili büyük bir farklılık vardı. Kitapta, hippi bir öğretmendi; filmde ise gizemli bir Ninja.

Seda: Ben, kişisel olarak filmi izlerken Oliver’ı “Çavdar Tarlasında Çocuklar” (The Catcher in the Rye)’daki Holden Caulfield’a benzettim. Peki, sen Oliver Tate karakterini oluştururken nelerden ilham aldın?

Joe: Kitabı yazarken kesinlikle Holden’ı düşündüm. Bunun yanı sıra, Kurt Vonnegut’ı çok okudum ve onun yazı stilinde olduğu gibi enerji, esneklik ve eğlenceye ulaşmak istedim.

Seda: Kendi karakterlerini ekranda izlemek nasıl bir histi?

Joe: Heyecan verici ve tuhaftı. Galayı hatırlıyorum da, olayları anlamakta güçlük çekmiştim. Sadece kendime bir yer buldum ve oturup filmi izlemeye başladım.

Seda: “-Bu oldukça büyük bir aşk mektubu.

+Çünkü benim büyük bir kalbim var.”

Bu benim filmdeki favori repliğimdi. Peki, senin favori repliğin hangisiydi?

Joe: Oliver’ın Jordana’nın polo şekeri ve Dunhill international gibi tadı olduğunu söylediği sahneyi seviyorum.

Seda: Kitaptan filme uyarlanmış en sevdiğin film hangisi?

Joe: David Lynch’in ‘Wild At Heart’

Seda: Son olarak, sence roman ve senaryo yazmak arasındaki farklılıklar neler olabilir?

Joe: Romanlar bariz şekilde daha uzundur bu da onun kendi içerisindeki savaşıdır. Ama bir romanın uzunluğu onu aynı zamanda daha hoşgörülü yapar. Romanda, kötü bölümleri gizleyebilirsin. Senaryo daha acımasızdır. Herhangi bir ekleme yapamazsın.

Seda: Röportaj için çok teşekkürler Joe!

Joe: Ben teşekkür ederim. Benim için bir zevkti.

, , , , , , , , , , , , , ,

1 comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir