İtirazım Var (2014): Onur Ünlü’nün Kara Komedi Filmlerinde Kadının Konumu

İtirazım Var (2014): Onur Ünlü’nün Kara Komedi Filmlerinde Kadının Konumu

Share Button

Onur Ünlü’nün sinema anlayışı incelenecek olursa, genel anlamda komedi, absürt komedi, kara komedi etrafında şekillenen, dramatik unsurları da içinde barındıran bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. Buna bağlı olarak bu yazıda Ünlü’nün sıklıkla kullandığı tür olan kara komedi ekseninde İtirazım Var filmi değerlendirilerek, bu filmde kadın karakterlerin anlatı yapısı içindeki konumu irdelenmeye çalışılacaktır.

Onur Ünlü, kendisini İtirazım Var filmini çekmeye iten etmenleri şöyle açıklıyor: “Öncelikle var olan çarpık ekonomik düzenin, sürekli ‘kazananlar’ın lehine işlediğini anlatmak. Bunun kanıksanmış olması. Geleneğin de bu gerçeği destekliyor olması. Bu durumun çirkinliği, abesliği. En fenası da sanki din, bunu emrediyormuş, olması gereken buymuş gibi gösterilmesi. Zenginliğin aşırı övülmesi ve her şeyin zenginlere yazması.”

Filmin hikayesi ise kısaca şöyle: Selman Bulut, İstanbul’da bir camide imamdır. Selman’ın alışık olunan imam profiline göre farklı zevkleri vardır. Antropoloji yüksek lisansı yapmıştır, boksla ilgilenmiştir, alevi deyişlerine meraklıdır ve saz çalarak konserlere katılır. Selman camide işlenen bir cinayet üzerine araştırma süreci içerisine girer. Yeri gelir meyhanede rakı içer sarhoş olur, yeri gelir kiliseye gider. İşlenen cinayetin ardından gelişen süreç Selman için içinden çıkılmaz bir hal almaya başlar.

Sherlock Holmes hikayelerini anımsatan İtirazım Var filminde Selman Bulut karakteri ve karakterin mesleği yapıma ayrı bir değer kazandırırken, filmin kara komedi unsurlarına sahip olmasının da en belirgin özelliği olduğunu söylemeliyim. Selman karakterinin farklı bir imam özelliğine sahip olması da filmi farklı kılan unsurların başında gelir. Tüm bunların yanı sıra filme derinlik katan söyleyişler ve düşünce yapısını pekiştirici unsurlar ise komedinin güldürürken düşündürme özelliğini de yansıtmaktadır.

Itirazim_Var_1

Onur Ünlü, kadınların filmin konusu üzerinde belirleyici etkisinin bulunmaması sebebiyle filmde kadınları yan rollerde kullanmıştır. Buna bağlı olarak filmde kadın kimliğinin kuruluşu bakımından belirleyici bir ögeye yer verilmemektedir. Kadınlar genel anlamda erkekler tarafından yönlendirilen ve kurtarılan olarak resmedildikleri için filmde ağırlığı bulunan bir kadın imgesinden söz edilmez. Halihazırda toplum içerisinde kadın ve erkek cinsiyetlerindeki farklılığa bağlı olarak ortaya çıkmış hakim yapılardan biri olan ve erkek cinsini ön plana çıkaran ataerkil yapıda, toplum içerisinde kadın ve erkeğe ait görev ve sorumluluklarda farklılaşma bulunmaktadır. Toplumsal düzeni etkileyen bu yapı, kadını daha geri planda tutup erkeği yücelten bir sistem üzerine kurulu bulunmaktadır. Bu fikirden yola çıkarak, toplumsal yapı içerisinde kadınların söz hakkı öncelikli görülmeyen, erkeğin baskın olduğu ve onun egemenliğindeki bir yapı içerisinde yer aldığı söylenebilmektedir. Bu bağlamda kadının var olmaya çalıştığı yaşam içerisinde kadına verilen roller eş, ev ve çocuk üçlemesi şeklinde oluşturulurken, erkek için ise sınırları konmamış bir yaşam sunulmaktadır. Yaşam rollerinin belirlenmesi erkeklere bırakılırken, kadınlar erkeklerin belirledikleri sınırlar içerisinde yaşamlarına devam edip, yapmak istediklerine ona göre karar vermektedir. Kadınlara bir yaşam alanı sunulsa da, bu yaşamın kontrolünün kadınlara değil, erkeklere bırakıldığı ve kadının yaşamının erkeğin hakimiyeti ve kontrolü altında devam ettiğinden söz edilebilmektedir. Filmde yer alan iki kadın karakter olan Nebahat ve Zeynep, toplumun eğitimli ve orta sınıfın bir tık üstünde bulunan kesiminde yer almaktadır. Toplumsal rolleri değerlendirildiğinde Zeynep öğrenci olması sebebiyle Nebahat’a göre maddi açıdan daha aşağıdadır. Zeynep ve Nebahat film içerisinde gösterilen toplumsal değerler içerisinde erkeklerle eşit tutulmuştur. Celal Tan ve Ailesi’nin Aşırı Acıklı Hikayesi filminde gösterilen sığınmacı ve korunma ihtiyacı duyan kadın profili çizilmemektedir. Zeynep, sadece, İmam Selman Bulut’un kızı olması sebebiyle babasının korumacı tavrına maruz kalmaktadır. Nebahat ise, ekonomik özgürlüğe sahiplik ve banka yöneticisi olmanın verdiği durumla birlikte ayakları yere sağlam basan bir kadındır. Nebahat yönetici olmasına rağmen başkasının işinde çalışması sebebiyle de işçi sınıfında yer almaktadır.

Film genel anlamda, anlattığı hikaye itibariyle erkeksi bir anlatıma sahiptir. Yönetmenin diğer filmlerine bakıldığında da aynı tutumu gösterdiği görülmektedir. Filmdeki kadınların konu üzerinde etkili bir yapısı bulunmamaktadır. Buna rağmen filmin kilit noktalarından biri olan para tahsilatında Nebahat ve cinayeti işleyen kişinin cinayeti kimsenin kuşkulanmadan işleyebilmesi açısından Zeynep filmin kilit noktalarının bağlanmasına yardımcı olmaktadır.

Zaman içerisinde ekonomik dengelerin de etkisiyle, ataerkil toplumun kadına sunduğu rollerde değişme ve düzelme yaşandığı gözlenmiştir. Gözlemler sonucunda kadınların sosyal hayat içerisinde kendilerine daha fazla yer bulduğu saptanırken, sadece erkeklerle sınırlı olan alanlar içerisinde de var olma mücadelesine girmişlerdir. Kadınların varlığını göstermesinde etkili olan ekonomik unsurlar, kadınların iş dünyası içerisinde daha çok yer alması, ekonomik özgürlüğünü kazanarak erkeğe daha az ihtiyaç duyması şeklinde gerçekleşmiştir. Kadınların hakları konusundaki mücadelesi ile oluşan bu durum, uzun bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşmiştir. Bu doğrultuda sinema içerisinde kadının varlığını göstermesi, cinsel obje veya nesne olarak konumlanmak yerine sanatın içinde yer alabilmesi, kadınların hakları için erkeklere karşı verdiği bu mücadelenin bir parçası olduğu şeklinde yorumlanabilmektedir.

Itirazim_Var_4

Filmde kadınların tüketim kültürüne dair biçimlenmiş yapıları farklılık göstermektedir. Zeynep, babasının da üzerinde yarattığı etkiyle, son derece mütevazi bir yaşam sürerken, Nebahat, bankacı olmanın da verdiği durumla birlikte mevcut düzen içerisinde tüketim kültürüne ait biri gibi gösterilmektedir. Genel anlamda filmlerde mütevazi kişilikteki kadınların namuslarına zarar gelmeyen, iyi insanlar olarak gösterildiği gözlemlenirken, hırsları olan kadınlar ise, namus konusunda kötü yollara başvuran, iyi niyetli olmayan insanlar olarak verilmektedir. İtirazım Var filminde de bu genellemeye uyan yapı yer almaktadır. Zeynep, iki yakın arkadaş Efraim ve Gökhan onu sevmesine rağmen iyi, mütevazi, alçak gönüllü gösterilirken, Nebahat, Salih Kalyoncu ve Bayram ile ilişkisi olmasına rağmen kötü kadın olarak sunulmaktadır. Buradaki farklılık, kadınların karşısındaki erkekle yaşadığı ilişki ölçüsünde yapılan değerlendirmedir. Kadının kendi kararlarına göre şekillenmiş bir yapısı bulunmamaktadır. Nebahat’ın hamile olması ve iki erkekle ilişki yaşaması onun “modern” fahişe olarak konumlandırılmasına sebep olurken, Bayram’ın olayı öğrenmesiyle birlikte bu gerçek Nebahat’ın yüzüne karşı da dile getirilir. Buna rağmen, kadının yaptığını ahlaksızlık olarak gören Bayram, tefeci Salih Kalyoncu’nun paralarının çalınmasını gerçekleştiren kişi olmaktadır.

Ünlü’nün filmlerinde kadınlar genellikle işi olan ya da yüksek okulda öğrenim gören kişilerden oluşmaktadır. Buna bağlı olarak İtirazım Var filminde de iki ana kadın karakter de belli bir sosyal statüye sahip, işi olan insanlardan oluşmaktadır. Kadınlar, genel profildeki ev işleri ve çocuk bakımıyla uğraşan bireyler yerine sosyal hayat içerisinde yer alan, ekonomik özgürlüklerini elinde bulunduran ya da bu konuda çabalayan kişilerden meydana gelmektedir. Filmde, kadınlar da erkekler kadar hayatın içerisinde gösterilmelerine rağmen erkekler kadar çoğunluğa sahip bulunmamaktadır.

Onur Ünlü’nün filmleri genel olarak ele alındığında filmlerinde sinemada sık karşılaşılan kadın bedeninin nesneleştirilmesi olgusuna rastlanmamaktadır. Filmlerin kadınlara belirleyici roller vermemesine ve erkek egemen konu ve yönetimde filmlere imza atmasına rağmen kadını genel anlamda bir meta olarak kullanmamaktadır. İtirazım Var filminde de aynı doğrultuda filmi sunmasına rağmen Nebahat karakteri film içerisinde zaman zaman arzu nesnesi konumunda görülmektedir. Selman’ın arzu nesnesi olarak görmesi Nebahat’ı doktor Tolga’dan sordurmasıyla anlaşılsa da Nebahat’ın arzu nesneliği farklılaştırılmıştır. Filmde, kadınların yanı sıra erkek bedeni nesneleştirilmez, onunla cinsel bir algı oluşturulmamaktadır. Buna bağlı olarak filmde çıplaklık olgusuna da rastlanmamaktadır.

Itirazim_Var_3

Toplum tarafından kadına aile kimliği layık görüldüğü savunulurken, kadının eğitim hayatında da bu kimliği etkili olmuştur. Okula gönderilmeyen, okuma ve yazma bilmeyen kadınlar da bu kimlik altında yetişmiştir. Kadınların çalışma hayatında yer almalarıyla birlikte eğitim oranlarında da iyileşmeye rastlanmıştır. Buna bağlı olarak ekonomik özgürlük ataerkil yapı içerisinde kadınların söz sahibi olmasını sağlamıştır. Ancak kadınların ekonomik hayat içerisinde çalışma alanları da toplumun onlar için belirlediği kalıplar ile sınırlandırılmıştır. Bu kalıplar kadınların fiziksel özellikleri haricinde hangi işi yapıp yapmayacağına odaklanmıştır. Kadınların iş hayatında çalışma oranı artsa da tam anlamıyla ekonomik özgürlüğe kavuşamadıkları görülmüştür. Konunun sıklıkla kırsal kesimde yaşayan kadınlarda rastlandığı savunulurken, kentte yaşayan kadınların pek çoğunun da erkekler ile eşit statü ve ekonomik güce sahip olmasına karşın yine erkeğe bağımlı bir hayat sürdüklerine de rastlandığı söylenebilmektedir.

İlerleyen teknolojik gelişmelerin sonucu olarak kitle iletişim araçlarının kadınların üzerinde etkisinin bulunduğu belirtilmektedir. Buna bağlı olarak yapılan incelemede bu araçlar dahilinde özellikle sinemanın kadınlar üzerinde farkındalık yarattığı bulgusuna varılmıştır. Bu bağlamda kadınlar, kadına dair izledikleri aracılığıyla hayatlarında olması ve olmaması gerekenler konusunda bilinçlendikleri noktasına varılabilmektedir. Sinema aracılığıyla normatif toplum düzeni gösterilmekte ve bu düzen içerisinde kadının konumunun da belirlendiği söylenebilmektedir. Kadınlar genellikle aile ve annelik görevleriyle toplum tarafından iyi sıfatlarla gösterilmekte, böylelikle kavramların kutsallığı kadına atfedilmektedir. Sinemada gösterilen aile düzeni de toplumla özdeşleştirilmekte ve baba daima ailenin reisi olarak gösterilirken anne de babadan sonra ikinci planda sunulmaktadır. Engin Orbey’in yönettiği Gülen Gözler (1977) filminin son sahnelerinde de baba figürünün bir ev için ne kadar önemli olduğu üzerinde durularak, babanın evin reisi olduğu belirtilmiştir.

Filmde, imam nikahı evliliklere de değinilerek Selman Bulut tarafından evliliğin şartları Hanefi fıkıhına göre anlatılmaktadır. Selman, evliliğin Hanefi fıkıhına göre icap ve kabul şartları olduğunu söyleyerek, bunda kadını korumak için mehir olduğunu da belirtmektedir. Selman’ın imam nikahı üzerine anlatımları filmde medeni yaşamda kadın ve erkeği eşit görmeyip kadının yine erkeğin belirlediği kurallar çerçevesinde güvence altına alınma söylemi olmaktadır. Selman Bulut’un imam nikahı üzerine yaptığı açıklamalar sırasında sarhoş olması filmin kara komedi ögesini temsil eder. Nebahat’ın evlilik dışı hamile olduğu da bu konuşma ile öğrenilmektedir. Filmde Nebahat’ın hamile kalması doğal karşılanırken, Nebahat’ın evli olmadan hamile olduğunun vurgusuna rastlanmaktadır. Buna bağlı olarak kadının kendi bedeni üzerinde söz sahibi oluşu değil hamilelik kararında toplumsal çevre üzerinden bir yargılama yapılarak evli olmadığının altı çizilmektedir. Evli olmadan hamile kalınması Nebahat’ı anneliğin kutsallığı söyleminden çıkarmıştır.

Ataerkil yapının hakim olduğu toplumlarda erkeğin kadın karşısında üstün olarak konumlandırıldığı söylenebilir. Erkeğin egemen yapı içerisinde kadın üzerinde hakimiyetinin olduğu ve kadın üzerinde hakka sahip olduğu öne sürülebilir. Bu doğrultuda erkeğin sahip olduğu haklarla kadının kendine itaat etmesini beklediği söylenebilir. Kadının öncelikli görevleri erkek tarafından belirlenerek, görevleri arasında namusunu korumak, erkeğe itaat etmek, evini ve çocuğunu ihmal etmemek olarak belirlenmektedir. Kadının görevleri belirlenirken erkek sınırsız özgürlüklere sahip olarak görülmektedir. Erkeğin sahip olduğu özgürlükler birden fazla evlilik yapması, evlenmek istediği kişiyi seçebilmesi, istediği işte çalışabilmesi şeklinde sıralanabilir.

, , , , , , ,

2 comments

  1. İbrahim Atabey

    Onur Ünlü kadın karakter yazamadığını,beceremediğini itiraf etti bir röportajda o yüzden kadınların ana rolde olmamasını toplumsal kodlara bağlayacak kadar analoji kasmanız yersiz (gereksiz demedim dikkat ederseniz çünkü öyle kodlar var gerçekten de) olmuş , bir de her şeye anlam yüklemeye gereksiz bir çaba gördüm sizde (bunun da nedeni bariz ve her insanın uzmanlaştığı alanda yaşadığı problemle aynı , bazen uzmanlaştığınız konudan kendinizi uzak tutun bence o ‘körlüğü’ atlatıp zihninizi yenilersiniz) bu arada söylemeden geçemeyeceğim Nebahat analiziniz çok iyiymiş o ayrıntıyı ben fark edememiştim

  2. Gülcan Durmuş

    Filmi izlerken kadın karakterlerin daha geri planda kalışı üzerine ben de düşünmüştüm. Bununla alakalı bir yazı kaleme almanız çokça hoşuma gitti. Fakat bir yandan da bu filmi böyle okumak çok çiğ geldi, bilemedim. Emeğinize sağlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir