İşe Yarar Bir Şey (2017): Bizimkisi Bir Yol Hikayesi

İşe Yarar Bir Şey (2017): Bizimkisi Bir Yol Hikayesi

Share Button

11’e 10 Kala (2009) ve Gözetleme Kulesi (2012) filmleriyle belgeselci kimliğini ön plana çıkaran Pelin Esmer, İşe Yarar Bir Şey filminde Barış Bıçakçı’nın da senaryoda devreye girmesiyle kurmaca alanında başarılı bir işe imza atmış.

Pelin Esmer’in yazar Barış Bıçakçı ile beraber kaleme aldığı İşe Yarar Bir Şey, iki yıla yakın bir yazım sürecini de içinde barındırıyor. Senaryonun bittiğine, doygunluk zamanına eriştiğine inanıldığı anda da çekimine başlanmış. Yani çekime geçmeden senaryonun iyice demlenmesi beklenmiş. Bıçakçı’nın ezgilerinin sıklıkla fark edildiği film, bir yol hikayesi olarak başlıyor. Edebiyatçı eli, anlatımında izleyiciyi ağdalı ama naif ve akıcı cümlelerle buluşturuyor. Yolda bütün sırların, iç hesaplaşmalarının üzerine gidiliyor. Ancak asıl düğüm noktası, Yavuz, Leyla ve Canan’ın bir araya geldiği enfes buluşmada açılıyor. Üç insanın sohbetine ortak olduğumuz bu süreçte, insanların içindeki düşüncelerin de ortaya çıkmasına izin veriliyor.

Leyla’nın kafasında soru işaretleri ile çıktığı yolculuk ummadığı deneyimlere gebe olunca, yaşadıkları, yazarlığına da katkı sağlar. Zira film boyunca Leyla’nın anlatımları, filmi anlamlı ve anlatım gücü yönünden de daha etkili bir duruma taşıyor. Leyla’nın kendi hayatına uzaktan bakmak ve başkalarının dertlerinin içine girip orada yer alması, içinde bulunduğu durumla alakalı olarak gözlem yeteneğini kullanarak ve çıkarımlar yapmasına sebep olmaktadır.

Filmde, bir şair ve hemşirenin yönü değişen hikayelerine odaklanılırken, başka hayatlara da yüzeysel olarak yer verilmiş. Ağırlıklı çekim alanlarının tren ve tren garı olması, filme ayrı bir anlatım özelliği de kazandırmış. Özellikle trenden dışarının izlendiği sahnelerde görüntü yönetiminin yansımalara çalıştığı ve ağırlıklı olarak kişilerin camdan yansımalarının verildiği dikkat çekiyor. Yansımalarla birlikte hikayede bir bütünlük kuruluyor. Ortaya çıkan bütünlük, dışarıdaki yansımaların ve bireyin ruh halinin homojen olarak verilmesi şeklinde de tanımlanabilir.

İşe Yarar Bir Şey filminde Başak Köklükaya son derece naif olan Leyla karakterini canlandırmakta. Leyla’nın dinginliği, gözlem gücü, incitmeyen merakı Köklükaya’nın bedeninde hayat bulmuş ve izleyene de başarılı bir şekilde aktarılmış. Yiğit Özşener ise ölmeyi arzu eden bir insanın aslında hayata ne kadar tutkun olduğu noktasında yer almış ancak Özşener açısından başarılı bir yansıtış olmadığı söylenebilir. Aynı durum Canan karakteri için de geçerli. Yaşadığı ruh halini, iniş ve çıkışlarını tek bir ruh ve mimik üzerinden vermeye çalışan Öykü Karayel eksiye düşmüş.

Film, bir yol hikayesi olması sebebiyle yan karakterlerle de besleniyor. Film boyunca ana karakterlerin yaşamları dışında da başka insanlara odaklanılıyor. Bu odaklanma süreçlerinde insanlar arası sosyo-kültürel ayrışma da veriliyor. Fakat yaşanan ayrışmalara rağmen insanlar aynı noktada buluşarak sohbet de edebiliyorlar. Bu bağlama trendeki sahneler ve nihai olarak Leyla’nın lise arkadaşlarıyla buluştuğu sahneler örnek verilebilir. Ek olarak Yavuz ve Leyla’nın birebir yaptığı sohbetleri Canan’ın anlayamaması da sosyo-kültürel farklılığın başka bir detayı olarak yorumlanabilir.

Genel anlamda ele alırsak, İşe Yarar Bir Şey, Pelin Esmer’in emeklerine değen, başarılı bir film.

, , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir