Sadece izleyiciyi derinden etkilemekle kalmamış kendisinden sonra gelen yönetmenlere de ışık olmuş Ingmar Bergman’ın en büyük hayranlarından biri kuşkusuz Woody Allen’dır. Allen’ın her fırsatta belirttiği Bergman hayranlığı filmlerine de sirayet etmiştir. Birçok filminde Bergman filmlerine göndermeler bulunmaktadır. En belirgin örneği Rusya’da geçen dönem komedisi Love and Death’dir. Savaşı önlemek için Napoleon’u devirmeye çalışan beceriksiz Boris ile savaşçı Sonja’nın hikâyesi bol miktarda Bergman referansı içerir. Özellikle Yedinci Mühür’e yapılan göndermeler ve filmin felsefik ağırlığının bir komedi de kullanılmış olması Allen’ın kariyerinin kırılma noktalarından birisidir. Yine Bergman’dan aldığı ilhamla (Bir Yaz Gecesi Tebessümleri) çektiği A Midsummer Night’s Sex Comedy ilişkiler üzerine bir komedidir. Allen’ın en iyi filmlerinden biri olan Another Woman / Başka Bir Kadın yeni kitabı üzerinde çalışmak için ev kiralayan felsefe profesörü Marion’un içe dönük arayışı ve tesadüfen konuşmalarına şahit olduğu bir kadına hayranlığını anlatan Bergman atmosferinin yoğun olduğu bir dramdır.
Woody Allen’in Bergman ile ilişkisinin gerek atmosfer gerekse kullanılan çekim teknikleri açısından doruk noktası Interiors / İç Dünyalar’dır. Oldukça karanlık bir atmosfere sahip İç Dünyalar, bir aile hesaplaşması üzerinden derin psikolojik analizlere girişir. Film Renata, Joey ve Flyn adındaki üç yetişkin kız kardeşin, ebeveynlerinin boşanma kararı almalarının ardından ailenin iç hesaplaşması şeklinde özetlenebilir. Annenin boşanmak istememesi ve bunalımları ile babanın hayatına yeni birini sokması arasında kalan kardeşler kendi yaşamlarını, kariyerlerini ve geleceklerini de sorgularlar.
Bergman’ın “yüz”le kurduğu ilişki Allen’ın Interiors filminde karşılık bulmuştur. Yakın yüz çekimleri karakterlerin iç çelişkilerine ve derinliğine inmemizi sağlar. Senaryo Bergman’ın sessiz ama tedirgin dinamiklerinden ve izleyiciyi kapana sıkıştırma hissinden oldukça faydalanır. Bergman’ın ölümle kurduğu entelektüel bağın Interiors’da yaşam döngüsü şeklinde tezahürü de ilgi çekicidir. Aileyi birleştirenin yine ölüm olması, sakinleşmenin ve durulmanın ancak bireylerin yatışan iç dünyalarıyla / kabullenmeyle olacağını izleriz. Kapanış sahnesi ise usta yönetmene bir saygı duruşu gibidir.
İşletme ve Finans lisans mezunu, Sosyoloji öğrencisi. Kendi blogu ve DVD+ dergisi forumundan sonra sinema yazılarını yayınlamaya Sinemaximum sitesi ile başladı. Daha sonra yaklaşık 2 yıl Türkiye’nin ilk online sinema dergisi Sinemalife’da Düş Perdesi ve Ev Sineması bölümlerini yürüttü. Kanal D Home Video DVD dergisinde yazdı. Temmuz 2013’de Cineritüel ekibine katıldı. Philip Morris Ezd kanalında Planlama ve Analiz bölümünde çalışmaktadır.