Çizgi Romanı Seyretmek

Çizgi Romanı Seyretmek

Share Button

Konuk Yazar: Gizem Cengiz

Çizgi romanlar 1930’lardan beri Amerikan sinemasının bir parçası oldu. Superman, Flash gibi ünlü çizgi roman karakterleri sinemanın yanında radyo ve televizyon serilerinde de kendine yer buldu. Ancak yüksek bütçeli ve ciddi görsel efektli süper kahraman filmleri, yeni Hollywood blockbuster’ları göz önüne alındığında nispeten yeni bir fenomen. Günümüzde neredeyse popüler kültürün her alanına nüfuz eden çizgi roman kahramanlarının maceraları, zamanla sinemada da en başarılı film formu haline geldi. Aslında eskiden beri gişede başarılı olan süper kahraman filmlerinin 2000’lerden itibaren yükselişe geçmesinin en önemli nedeni ise stüdyoların bu hikayelere bakış açısını değiştirmesi oldu.

Film endüstrisinin evrimi zaman içerisinde Hollywood’u yeni pazarlama ve dağıtım stratejileri bulma yoluna itti. Özellikle 1960’larla birlikte başlayan değişim, sonunda Hollywood’un blockbuster yoluna girmesini sağladı. 1970’lerden itibaren riskleri azaltmak adına az sayıda büyük bütçeli film üretip aynı anda çok fazla sayıda salonda gösterime sokarak Hollywood’da yeni bir dönem, blockbuster dönemi başlatılmış oldu. Her zaman tahmin edilebilirlik arayan stüdyolar Hollywood’un klasik döneminde bu sistemi yıldız oyunculara ve belli türlere bağlamışken, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren herkes tarafından bilinen ya da kolay hatırlanan popüler kültür karakterlerine ve çizgi romanlara döndüler. Özellikle Tim Burton’ın 1989 yapımı Batman filminin başarısı yapımcıları benzer çizgi roman karakterleri üzerine filmler yapmaya yöneltti. Yetişkinlere hitap eden temalarıyla ahlaki kaygılar barındıran ve karanlık atmosferli süper kahraman filmleri geleceğin en karlı film türü olmaya aday oldu.

Batman filminin başarısının yanında çizgi romanların film malzemesi olmasının bir diğer nedeni de 1990’lı yılların başında çizgi roman endüstrisinin düşüşe geçmeye başlamasıdır. Bu durum aslında büyük bir dönüşüme de neden oldu. Çizgi roman yayıncısı olan şirketler ekonomik olarak ayakta kalmak için film endüstrisine girmeye başladılar. Bu şirketlerin en büyükleri ise DC Entertainment ve Marvel Studios oldu. Süper kahraman filmlerinin bu iki büyük şirketinden biri olan Marvel Studios, bugün en çok seyredilen filmlerin sahibi. Kökleri çizgi roman yayıncılığına dayanan Marvel Studios, karakterlerini başka şirketlere kiralamaktan çıkıp büyük bütçeli filmler üreten ve ciddi ekonomik başarı yakalayan bir konuma yükseldi. Öyle ki Marvel’ın sinematik evreninde yer alan filmler bugün gişe başarısı adına bir standart olarak görülmeye başlandı.

Marvel’ın Hollywood ile ilişkilerine bakılacak olursa, 1996’da çizgi roman endüstrisindeki düşüş nedeniyle Marvel’ın batmasının önemli bir dönüm noktası olduğu söylenebilir. Böylelikle şirket, gelirlerden pay almak şartıyla karakterlerinin lisanslarını film stüdyolarına vermeye başlamış, Sony veya Twenty Century Fox gibi büyük şirketler Marvel karakterlerine dayanan filmler üretmiş ve karın da çoğunu almıştır. Ancak düşük riskli bu teknikten 2000’li yıllardan itibaren uzaklaşmaya başlayan Marvel, artan popülerlikle birlikte hem daha fazla kar etmenin hem de bağımsız olarak film üretmenin mümkün olduğuna karar verdi; özellikle de X-Men (2000) ve Spider Man’in (2002) başarısı ile.

2008’de ise şirket sonunda Marvel stüdyosunu kurarak Hollywood’un Dreamworks’ten beri ilk bağımsız film stüdyosu oldu. 2008 yılı ayrıca Marvel için yeni bir dönemin başlangıcı sayılır. Kendi finanse ettiği ilk film olan Iron Man’in (2008) muazzam hasılatı, Marvel’ı doğru yolda olduğuna ikna etti. Marvel’ın bugünkü ciddi başarısı ise diğer Hollywood serilerinden farklı bir yöne doğru gitmesinde bulunabilir. Hollywood’un seri filmlerinde hikayeler aynı karakter üzerine kurulmaktadır; James Bond filmleri gibi. Marvel ise bunu değiştirmiştir. Filmlerini sadece Iron Man gibi tek bir karakterin üzerine kurmak yerine, onunla aynı evrende yaşayan diğer karakterlere yönelmiştir. Kendine ait ayrı bir sinematik evren kurarak karakterlerini birbirleriyle bağlantılı şekilde içine yerleştirir. Çizgi roman mantığını sinemaya aktarmak diğer Hollywood serilerinden en önemli farkını oluşturur.

Bunun yanında Marvel’ın sinematik evreni büyük bir medya franchise’ı olarak tanımlanabilir. Merkezinde süper kahraman maceralarını barındıran hikayeler, televizyon dizileri ve video oyun serileri gibi alanlara da nüfuz eder. Bu strateji, tüketicinin birçok alanla etkileşime girmesi ve böylelikle şirketin daha fazla kar elde etmesine yarar. Marvel’ın başarısının en önemli sebeplerinden biri de olabildiğince fazla alanda faaliyet göstermesidir. Marvel’ın sinematik evreninin birkaç medyayı birden kullanması aynı zaman- da bütün hikayeyi bir araya getiren bir araç olarak da işlev görür. Video oyunları, televizyon dizileri ve tabii ki temel alınan çizgi romanlar filmin evrenini genişlettiği gibi film evreniyle devamlılık da sağlar. Tüketicinin tüm hikayeyi anlamak için hepsinden haberdar olması gerekir.

Artık bir tür olarak ele alınabilecek bu çizgi roman filmlerinin yeni Hollywood filmlerine de belli trendler getirdiği söylenebilir. Öncelikle bu filmler görsel efektlerin gücünü ve önemini ortaya çıkarmıştır. Bugün, görsel efektler bir filmi çekici kılan en önemli unsur haline geldi. Bunun yanında bu filmler franchise’ların da artışını sağladı. Özellikle Malvel’ın 5000 karakteri olduğu düşünülürse bu durumun Marvel’a sonsuz bir franchise fırsatı sunduğu görülür.

Çizgi roman filmleri auteur sinemadan tür sinemasına geçişte de önemli rol oynadı. Bugün Hollywood’da büyük bütçeli ve yönetmeninin pek bilinmediği filmler çoğunluğu oluştururken, tanınmış yönetmenlerin daha kişisel filmleri pastanın küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu filmlerle birlikte türler arası hiyerarşi değişti. Çizgi roman filmleri fantezi, bilimkurgu ve korku gibi türlerin elementlerinden birlikte yararlanmaktadır. Bu filmler uzun süre boyunca B sınıfı film olarak görülmüş, ancak 1989 yılındaki Batman’in başarısıyla birlikte dikkatler bu yöne çekilmiştir. Bugünün süper kahra- man serilerinin temelini bu filmin başarı- sının oluşturduğu söylenebilir.

Çizgi romandan uyarlanan bu süper kahraman filmleri bugün Hollywood’un blockbuster ekonomisinde patlama yapmış durumda. Ancak bunun sebebi çizgi roman okuyucusunun artması değil. Hatta geçmiş yıllara göre bu okuyucu kitlesi azalmış gözükmekte. Buna rağmen filmlerin izleyicisi her geçen gün daha da artıyor. Bu bağlamda bakıldığında çizgi roman filmleri orijinal kaynağından oldukça özgür durumda, çünkü birçok izleyici aslında bu romanları hiç okumadı. Bu nedenle Marvel’ın ürettiği filmler genel olarak fanlara hitap eden orijinal çizgi romanın öyküsünü veya karakterini merkez alarak film evrenini kursa da aynı zamanda özgün temsilleri de içerir. Genellikle kitabı baz alan çizgi roman estetiği ve intikamla motive edilen kahraman etrafında gelişen hikayeler kurarken, filmlerin orta sınıf gençlere hitap ettiğini unutmadan bu kitleye yönelik olarak da hareket eder. Zamanın ve toplumun moduna göre hikayelerini yeniden yapılandırır. Kahramanlarını Irak’a veya Afganistan’a göndererek güncel meselelerden faydalanırken, diğer birçok Hollywood yapımı film gibi politik olarak özellikle çok anlamlı şekilde üretilir ve birçok okumaya izin verir. Mümkün olan en fazla sayıda seyirciyi çekmeyi amaçlayan bu filmler içsel problemlerden çok somut olaylar üzerine kuruludur. İnsana karşı insan, in- sana karşı teknoloji, insana karşı doğaüs- tü ve benzeri konular bu filmlerde en çok ele alınan hikaye malzemesidir.

70 yıldan fazladır çeşitli medya araçlarıyla var olan Marvel, 5000’den fazla karakteriyle dünyanın en önemli karakter bazlı şirketi. Şirket, çizgi roman satışlarının yüzde 40’ını alarak bu alanda lider konumda. Ancak Marvel’ın öncelikli ürünü artık süper kahraman maceraları değil, süper kahramanın kendisi olmuş durumdadır.

Marvel Studios’un bu denli başarısı Hollywood’un diğer şirketlerini de harekete geçirdi. Warner Bros., 2016 yılında vizyona giren Batman v Superman ve daha sonra onlarla aynı evrende yaşayan Wonder Woman (2017) filmiyle Marvel’ın yarattığı sinematik evreni DC karakterleriyle kurmaya çalıştı. Star Wars evreninde geçen Rogue One (2016), Harry Potter evreninde geçen Fantastic Beasts (2016) gibi filmler de düşünüldüğünde, Hollywood’un Marvel’ın tekniğini benimsediği söylenebilir. Bu filmler de finansal olarak ciddi başarı yakalamış durumda, ancak yine de zirvede Marvel var.

Not: Bu yazı ilk kez Rabarba Şenlik dergisinin 19. sayısında yayınlanmıştır.

, , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir