Bu Hafta Vizyona Giren Filmler (22 Nisan)

Bu Hafta Vizyona Giren Filmler (22 Nisan)

Share Button

A Hologram For the King (2016) – Tom Tykwer (ABD, Almanya)

A_Hologram_For_The_King_Film

Tom Tykwer, Wachowski Kardeşlerle birlikte yönetmenliğini yaptığı Cloud Atlas’tan dört yıl sonra A Hologram For the King ile yine tek başına çalışmaya geri dönüyor. Dave Eggers’ın aynı adlı romanından uyarlanan filmin başrolünde ise Tom Hanks var. Alan Clay bir yandan boşandığı eşi ve kızıyla sorunlar yaşayan, diğer yandan ise iş hayatında pek de parlak bir kariyere sahip olmamanın getirdiği yükleri taşıyan bir adamdır. Şans eseri bir hadise sonucunda iş hayatında belirli bir seviyeye ulaşmış ve şimdi bu seviyenin karşılığını vermesi beklenerek önemli bir proje için şirketi tarafından Suudi Arabistan’a gönderilmiştir, ama burada işler pek de yolunda gitmeyecektir. Alan’ın kendini bir anda içinde bulduğu Arap kültürüyle çatışması üzerinden komedi çizgisini takip ederek ilerleyen film, sonlara doğru ise tempoyu düşürerek daha romantik bir hal alıyor. Bu bakımdan A Hologram For the King farklı türleri iç içe geçirirken hikâyenin devamlılığını kaçırıyor ve seyirciye biraz dağınık bir anlatı sunuyor. Yine de bu dağınıklık, filmde bol bol kullanılan psychedelic müzikle az da olsa bütünleşebildiği için önemli bir eksik sayılmaz. Son olarak, kültür çatışmasını ele alırken politik açıdan büyük yanlışlar yaptığını görmeye alışkın olduğumuz Amerikan sinemasının aksine, -Alman etkisinden olsa gerek- Tom Tykwer’in filmi Dr. Hakim’in sözlerini ciddiyetle benimseyerek kültürler arasında kesinlikle bir hiyerarşi kurmuyor: “Kültürleri birbirinden ayıran sadece incecik bir tüldür.” Batının oryantalist bakışını görmekten bıkmış seyirci için de rahatsız edici bir söylem barındırmayan A Hologram For the King bu hafta vizyona girenlerin açık ara en iyisi.

The Huntsman: Winter’s War (2016) – Cedric Nicolas-Troyan (ABD)

The-Huntsman-Winters-War

Chris Hemsworth ve Charlize Theron The Huntsman: Winter’s War’da 2012 yapımı Snow White and the Huntsman filmindeki rollerine geri dönerlerken, seyirciyi ilk filmin öncesindeki hikâyeyi keşfetmeye çağırıyorlar. Ravenna, iyi kalpli kız kardeşi Freya’ya ihanet eden kötü bir kraliçedir. Affedilemez bir hareketle varlığından haberdar olmadığı buz gücünü salarak Freya’nın kalbini sevgiye karşı dondurur. Bunun üzerine, kuzeydeki bir krallığa çekilen Freya, koruyucuları olarak avcılardan oluşan ve tek kuralı içlerinden kimsenin birbirine aşık olmaması olan bir ordu yetiştirir. İki kraliçe arasında hükümdarlık savaşı tırmanırken Freya’nın en seçkin avcısı olan Eric, gönlünü kaptırdığı kadın savaşçı Sara ile birlikte Freya’ya kız kardeşini yenmesi için yardım etmelidir. Yoksa Ravenna’nın kötülüğü sonsuza dek egemen olacaktır. Cedric Nicolas-Troyan’ın yönettiği efsanevi destanın nefes kesen başlangıç bölümünde Emily Blunt ve Jessica Chastain’in de oyuncu kadrosunda yer aldığını not düşelim.

Kor (2016) – Zeki Demirkubuz (Türkiye)

Kor-Aslihan-Gurbuz

Emine (Aslıhan Gürbüz), eşi Cemal’in (Caner Cindoruk) Romanya’ya gitmesi üzerine oğluyla birlikte İstanbul’da kalmıştır ve geçimini Cemal’in eski patronu Ziya’nın (Taner Birsel) tekstil atölyesi için parça başı dikiş yaparak sağlar. Bir süre sonra Ziya’nın Emine’ye karşı eski hisleri canlanmaya başladığında ikisi arasında herkesten gizli bir ilişki yaşanmaya başlar ve bir gün Cemal çıkagelince işler iyice karışır. Olay örgüsü açısından Kor, yıllardır bahsedilen Üç Maymun söylentilerini doğrulayacak benzerlikler içerirken suçluluk, vicdan, şüphe, yüzleşme korkusu gibi Zeki Demirkubuz’un klasik temalarını güçlü bir biçimde görselleştirmesi açısından da tam bir Demirkubuz filmi görünümünde. Hatta yönetmenin orta sınıfa dair yetersiz gözlemleriyle bilmediği sulara daldığı Bulantı’nın ardından yine güvenli bir limana sığındığı Kor’da filmografisindeki kopukluk da ortadan kalkıyor. Filmin bir sahnesinde Yazgı’ya verilen açık referans da bu bütünlüğün bir göstergesi. Tüm bu özelliklerine karşın Demirkubuz’un Kor’da konfor alanından çıkmayarak risk almaktan kaçınması sinemasını sıradanlaştırmaktan öteye gidemiyor ve sevenlerini tatmin etmekten oldukça uzak kalıyor.

 Saklı (2015) – Selim Evci (Türkiye)

Sakli_2015_Film

Prömiyerini Montreal Film Festivali’nde yapan filmin yönetmeni Selim Evci “İnsanın hayatta oluşturduğu saklı alanlarda doğasını arayışı, ruhunun derinliklerine yaptığı yolculuklar, utançları, gizlenme arzusu… Saklı, bu arayış ve davranış biçimleriyle birlikte ailede başlayan, toplum içerisinde deneyimlenerek öğrenilen ahlak kavramını algılamaya, bu bağlamda toplumun reflekslerine ayna tutmaya çalışıyor,” diyor. Müzisyen Mahir Bey (İlhan Şeşen) ile kızının arkadaşı Duru (Türkü Turan) arasında gizli bir ilişki yaşanmaktadır ve Duru’nun baskıcı babası Ali Bey’in (Settar Tanrıöğen) bu durumu öğrenmemesi gerekir. Selim Evci’nin üçüncü uzun metraj filmi olan Saklı, yönetmenin doğu-batı arasında sıkışmışlık ve kadın psikolojisine dair etkileyici gözlemleriyle zenginleşirken, oyuncularının yüksek performanslarıyla da dikkat çekiyor.

Devrimden Sonra filmiyle tanıdığımız Mustafa Kenan Aybastı politik sinemasına Yolculuk ile devam ediyor. Kimlik çatışması, din ve aşk üçgeninde geçen filmin başrollerinde Bedia Ener ve Cezmi Baskın var. Raşit Çelikezer’in Babaların Babası ile Haydar Işık’ın Yola Geldik’i yerli komedi; A. Cengiz Mert’in Şeytan Pabuçta’sı ile Volkan Adıyaman’ın Kabr-i Cin: Mühür’ü yerli korku ve Küçük Kral ile Kuzular Kurtlara Karşı ise animasyon kontenjanından bu hafta vizyona giren diğer filmler.

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir