- Riggin’in Birdman ile bağlantısı yalnızca kişisel değildir; aynı zamanda psikolojiktir. Hayran olunmaya giden en iyi yol, ölümden sonra yaşamaksa eğer, Riggin bunu ya uçarak, zıplayarak ya da düşerek gerçekleştirmeyi gayet iyi başarır. Seyircinin gözündeki Batman’e ulaşır. Birdman’i yaratan bir metinse, Riggin Thomson’u da yine bir metin efsane yapacaktır.
Konuk Yazar: Burç Karabulut
Birdman, bir star olan Riggin Thomas ile kendi karakteri olan efsanevi Birdman’den kurtulma çabasını konu ediniyor. Filmin aslında ışık tuttuğu mesele; Hollywood’da görülen bir sorunsalı yine ve yeniden farklı bir bakış açısıyla özüne döndürmektir.
Michael Keaton’ın Batman rolüyle özdeştirilmesinden nerdeyse yirmi yıllık bir süreç geçti. Keaton bu dönemde gerçekten çok ünlü oldu ancak başka bir rolle var olamadı. Birdman rolüyle kendini de tekrar eden (sanki bu hem kendini hem de o dönemi parodilemek istercesine) bir rolle karşımıza dikildi. Adeta Birdman, Keaton’un hem kendi star personasının hem de ardından gelen trajedisinin, Hollywood’daki star yaratımın içinde ya da sonucunda oyuncunun kariyerinin kast sistemine döndürmesiyle mümkün kılınabileceğini söylüyor. Star sistemine genişçe baktığımızda aktörlerin meşhur oldukları rollerin, aslında onları kaçamayacakları bir persona hapishanesine mahkûm ettiğini görebiliriz. Onların bu karakterden kaçabilmeleri için de kendi inşa ettikleri star kimliklerinden uzaklaşmaları gerekir. Birdman star temsilini tartışırken bu yüzden aktörlüğü efsane olmak ya da olmamak üstüne bir ego mücadelesi vasıtası ile irdeler.
Star Sistemden Kast Sisteme Geçmek
Ana akım Hollywood sinemasını döndüren bir sermaye var ise; o da aktörlerin veya aktrislerin beyazperdede arz-ı endam ettikleri rolleriyle -bir senaryo aracılığıyla- seyirci gözünde bütünleşmeleridir (özdeşleşme). Sinema bir teknik yeterlilikten öte hayal gücünde yaratılan karakterlerin ekrana dökülmesiyle aktörün replicasının kendisinden daha fazla önemsendiği bir sanat haline geldi. Bu zamanın efsane olma formülü kısaca şöyle açıklanabilir: Bir zamanların alt kültürü olan çizgi roman kültürüne sadık çekilen bir uyarlama, efsane olmaya giden en kısa yol olarak gözlemlenir. Riggin Thomson kendi karakterini yenmek için bu değişikliği daha zor olan tiyatroyla değiştirmeye çalışır. Farklı bir karakterle farklı bir arenada oyunculuk yapabileceğini ispatlama derdinde olduğu için Riggin, I egosu olan Birdman’le bir güç savaşı vermek zorunda kalır.
Yıldız sistemini kapsamlı bir şekilde incelediğimizde, onun, bir oyuncunun rolüyle beraber pazarlanarak toplumsal imaj olarak satılması anlamı taşıdığını söyleyebiliriz. Bu imaj -Marilyn Monroe gibi baştan çıkarıcı bir kadın, James Dean’in asi ruhlu çocuk gibi imajları- hep Hollywood tarafından sektörün devamı ve büyümesi için kullanılan bir yöntem olageldi; çünkü sinema salonlarının 1900’lerin başındaki o kötü algısı (her sınıftan insanın aynı yerde buluşması, sinema salonlarının göz ardı edilemez hijyen ihtiyacı gibi gibi) ancak Mary Pickford, James Dean ve Marilyn Monroe gibi yıldızların ön plana çıkmasıyla kırılabilirdi. Yıldız sistemi ise Hollywood’a iyilik yaparken yıldızların kendisine o kadar iyilik etmemiştir. Marilyn Monroe, bir kurgu olarak yaratılan kötü imajından kaçmak için stüdyolarla ters düşmeyi göze almıştır; fakat yine de bu imajını yıkamamıştır. Star sistemi bu sebebiyle kast sistemiyle anlamdaştır.
Thomson ise kendi yarattığı bu star imajını -başarılı olamayacağı açık olsa da- bir metin aracılığıyla kendini yenileyerek yıkmak ister. Riggin bu yöntemi kullanırken kendini yazara ya da esere değil; okuyucu, izleyiciye bağlamaktadır. Kendini yeni bir metinde kurgular. Bu yeni metin onu sahip olduğu bu imajdan kurtarıp özgür kılacaktır. Derrida’nın differance yaklaşımına atfen metin merkezli yeni bir anlam dünyasını seyirciye sunmalıdır Riggin. Bunu tam olarak Derrida gibi öngörmese de Birdman’i yaratanın bir metin olduğunu bilir.
Derrida’nın Differance Kavramı ve Hayran Olunan Starı Yeniden Dillendirmek
Derrida, yapısöküm adını verdiği yöntemle bir metnin ileri ya da geri bir şekilde okunabileceğini savunur. Ses-merkezcilik ve söz-merkezcilik arasındaki bağa da dokunan Derrida bunların varlığını reddeder; çünkü bu iki kavramda bir gösterenle ilişki kurmaz, dolayısıyla var değillerdir. Birdman-Batman-Keaton arasında özenle kurulan bağ -metinler arası yolculuk diyebilirim belki- sırasında Batman’in Birdman’e bir kelime oyunuyla metinde yansıtıldığını algılarız. Bu noktada şunu söylemek gereklidir: Eğer Keaton bu rolü oynamasaydı böyle bir çıkarım yapmak zoraki görünebilirdi. Derrida dil çözümlemesinde, sözün yazının üstünde olduğu varsayımını kırıp, yazıyı sözün üstüne koyar. Dili ve onun nitelediği metni de, anlamı, söylenen ve söylenmeyenle bağlantılı olarak açıklar. Buradan yola çıkarak, rahatlıkla bir Birdman ve Batman bağlantısı kurulabilir. Birdman’in göstergesi pekâlâ Batman olabilir, hatta bu öyle sonsuz bir göstergeler zincirdir ki başka aynı sesten türeyen ve göstereni veren bir metinde hayat bulabilir. Önemli olan; dilde bu varoluşu bulabilmesidir. Batman ile Keaton bağlantısı ne kadar unutulmuş olsa da bu sonsuz bağlantıdan biri olmasını engellemez. Seyirci Keaton’u gördüğü an sahnede Batman’i görmektedir.
Aynı şekilde Riggin, yani Keaton’ın niyeti; star personasının getirdiği hayranlığı yenilemektir. Filmin içindeki tiyatro oyunun metni, aşk temasının altını o kadar güçlü çizer ki Keaton, kendine duyulması gereken o aşkı dillendirme isteğini ancak filmin ilerleyen bölümlerinde anlayacaktır. İlk sahnede ölen aktör (yeri herkes tarafından doldurulabilir) Riggin için aslında hiç önemli değildir. Ne olursa olsun oyunu sergilemek isteyen Riggin kendini tekrar hayran olunası bir konuma çekmek istemektedir.
Tüm Yıldızlar Hayran Olunma İsteği ile Varoluşlarını Kurmuyorlar Mı Zaten?
Film boyunca Keaton’ın Birdman’den kaçma isteği, tekrar kendine hayran olunacak bir metinle dile yerleşip, sevilme isteğinden kaynaklanır. Bu yüzden Keaton, star personasını geri alıp, geldiği hapishaneye dönmeyi çok istemektedir. Bu yeni anlam sürecinde Birdman’e yer yok gibi görünse de Keaton, Birdman’i karakter olarak dışlar sadece.
Filmin final sahnesi; metinler arası yolculuk için ideal bir metin birlikteliğidir. Riggin vurulmuş bir şekilde yatarken hastaneden kaçar, ama bu kaçma üç farklı metin ve anlam arayışı sürecini mükemmel özetler. Riggin’in Birdman ile bağlantısı yalnızca kişisel değildir; aynı zamanda psikolojiktir. Hayran olunmaya giden en iyi yol, ölümden sonra yaşamaksa eğer, Riggin bunu ya uçarak, zıplayarak ya da düşerek gerçekleştirmeyi gayet iyi başarır. Seyircinin gözündeki Batman’e ulaşır. Birdman’i yaratan bir metinse, Riggin Thomson’u da yine bir metin efsane yapacaktır.
Cineritüel’e yazıları ile katkıda bulunan konuk yazarlarımızın ortak hesabıdır.