Türkiye’de sinema yazarlığının ve sinema dergilerinin gelişimine göz atmayı amaçlayan bu yazı, alandaki mevcut çalışmaları derleyerek 1930’larla 2000’ler aralığına odaklanıyor.
Türkiye’de sinema yazınının gelişimine bakıldığında dergilerin ağırlığı görülür. Film tanıtımı şeklindeki kısa yazılarla başlayan sinema yazarlığı 1950’lerde günlük gazetelerde kendine yer edinir ve bir meslek olarak varlığını ispatlar. 1956’da ilk ciddi sinema dergisi Sinema’nın yayın hayatına başlaması sinema dergiciliğinde dönüm noktası olur. 2000’lere dek açılıp kapanan ve kapanmaya da devam eden onlarca dergi, onlarca sinema yazarını da sektöre kazandırır.
Başlangıcından 1950’lere
Tunç Yalman’dan (1951) aktaran Özön (2010:257), “Yeryüzünde medeni geçinen memleketler arasında sanırsam Türkiye, gazetelerinde günü gününe film tenkidi çıkmayan tek diyardır” ifadesine yer verir. Bu alıntı, Türkiye’de gazetelerin sinema yazarlığına yaklaşımını ortaya koyar. Evren (1993), 1914’ten 1923’e kadar salt sinemayı kendisine konu edinen bir dergiye rastlamanın mümkün olmadığını söyler.
O yıllarda çıkan Tiyatro Gazetesi, Muhsin, Sahne gibi dergiler sadece tiyatroyla ilgilenirken, Temâşâ sütunlarında sinemayla ilgili yazılara da yer verir. İmtiyaz sahibi Seyyid Tâhir Bey ve Süleyman Tevfik olan, 25 sayı çıktıktan sonra kapanan bu dergide yayınlanan ilk sinema yazıları Muhsin Ertuğrul ve ve (İsmail) Galip Arcan’a aittir (Mevlânâgil, t.y.). Evren (1993:8), 1921- 22 yılları arasında Yarın dergisinde Cevdet Reşit’in beş sayı süren “Sinema Hakkında Notlar”ını, 1922’de Mustafa Nihat Özön’ün Dergah dergisindeki film tanıtımlarını salt sinema konulu dergilerin çıkışına öncülük eden çabalar olarak değerlendirir. Hikmet Nazım’ın çıkardığı Sinema Postası, Mehmet Rauf’un hazırladığı Sinema Yıldızı ise 1923 ve 24 yıllarında yayına başlar (Çetinkaya, 2014). Yine bu yıllarda Fikret Adil’in Vakit gazetesinde birkaç yazısı çıkar. Dönemin akılda kalan diğer çalışmaları Leon Antonyan’ın Artistik Cine’sive bu derginin kapanmasından yaklaşık bir yıl sonra gündeme gelen Türk Sineması’dır. İkinci dergi, on yıldan kısa sürede iki yüzün üzerinde sayı çıkararak bir rekorun da sahibi olur (Çetinkaya, 2014).
1926 yılında Amerikalıların Türkiye’deki sinema ortamına dair yaptığı bir araştırma, dönemin diğer dergilerini ortaya koyar. Buna göre İstanbul’da yayımlanan yerli ve yabancı dergilerin adları şöyledir: İstanbul’da basılan Le Couriere du Cinema, Cine Review, Paris’te basılan Courier du Cinema, Mon Cine, Berlin’de basılan Der Film, L.B.B. ve Roma’da basılan La Revista Cinematograflca (Evren, 1993:8).
“Bu yılların bir başka önemli dergisi, aynı zamanda Latin harfleriyle basılan ilk yayın olan Holivut’tur. Dergi, sezonda gösterime girecek filmlere dair bilgiler vererek önemli bir yeniliğe imza atmakla birlikte; Sinema Mecmuası (1934), Sinema Alemi (1935), Sinema Objektifi (1937) gibi dergilerin mantığına sahip olmuştur” (Çetinkaya, 2014).
Sanat dergilerinin sinemaya yer vermesinin İkinci Dünya Savaşı dönemine denk geldiğini aktaran Özön (2010), 1941-44 yıllarında Yurt ve Dünya isimli Ankara’da yayımlanan dergilerden bahseder. 1941 yılında Sezai Solelli, Tasvir-i Efkâr gazetesine sinema eleştirileri yazmak için girer. Sinemanın önemli bir konu, kendi başına bir sanat olarak ele alınması gereğini duyurma noktasında rol oynadığı için anılması gereken bir çalışma da Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı Tercüme dergisinde, Erol Güney’in yabancı dergilerden önemli sinema yazılarını okuyucuyla buluşturmasıdır (Özön, 2010:255).
1950’li yıllarda gazetelerin aylık ve haftalık sanat ekleri çıkmaya başlayınca dergilerdeki yazarlık da genişler ve yerleşir. Sinemanın daha ciddi olarak ele alınmasına, daha geniş okuyucu kitlesine erişmesine yol açar (Özön, 2010:256.). Özön, gündelik gazetelere film eleştirilerinin girmesinin de aynı döneme denk geldiğini aktarır. İlk çalışma, sansür kurulunun iki üyesi Melih Başar ile Vehbi Elgil eliyle yapılır. Başar, 1940-50’de Ulus gazetesinde, Belgil de 1951 başında Yıldız dergisinde yazmaya başlar. “Haftanın Filmleri” başlığı altında notlar yazarlar ve esas olarak bugünkü tanıtım yazısı dediğimiz, Özden’in “sinemasever” olarak tabir ettiği sıradan izleyici ve okuyucu için filmin kaba bir özetini aktarırlar. Özön yine de bu iki yazarın film eleştirisinin ilk tohumlarını attığını düşünür. 1953 yılında Vatan gazetesinde Attila İlhan, Dünya gazetesinde Erksan film eleştirisi yapmaya başlar. 1954-55’te Vatan’daki film eleştirmelerine Tunç Yalman ve Oktay Akbal da katılır. 1956’ya gelindiğinde, film eleştirmenleri sanat dergilerinde ve gazete köşelerinde kendilerine artık kalıcı yer edinmişlerdir (Özön, 2010:256-257). Yine Özön (2010:258), sinema yazarlığı için bir dönüm noktası kabul ettiği 1956 yılına dair şunları söyler:
“Beş gündelik gazetede (Vatan, Dünya, Yeni Sabah, Ulus, Milliyet) düzenli film eleştirmeleri yayımlanıyor; biri haftalık öbürü 15 günlük iki sanat dergisinde (Pazar Postası, Yeditepe) ve bir haftalık siyasi dergide (Akis) sinemaya geniş yer veriliyor; yurdumuzda ilk ciddi sinema dergisi (Sinema) yayımlanıyor; bir yıl önceki Senaryo Tekniği adlı kitaptan sonra yeni bir telif sinema kitabı (Sinema Sanatı) çıkıyordu.”
Dönemin en çok satan siyasi dergisi Akis’in de “Üçüncü Adam” başlıklı sinema yazarlığına değinen yazısı, konunun büyük bir kitlenin gündemine gelmesine sebep olur. İlk ciddi sinema dergisi Sinema, Nijat Özön ve Halit Refiğ öncülüğünde Ankara’da yayın hayatına başlar. Yine bu yıllarda Tercüman, Akşam ve Cumhuriyet gazeteleri sinema yazılarına yer verir.
“50’lere genel olarak bakıldığında dönemin popüler unsurları spor ve radyo, kimi yayınlarda ‘eğlencelik’ olarak sinemanın yanına sokulmuşlardır. Sinespor, Sine Radyo Haftası, İnci, Magazin gibi dergiler bu anlayışın öncüleri arasında yer alırken; Perde ve Sahne, Yıldız gibi önceki yılların birikimini taşıyan dergiler, yine sinema-magazin merkezli Beyaz Perde, Perde Yolu, Film Postası gibi yayınlarla kaynaşırlar” (Çetinkaya, 2014).
60’lı ve 70’li Yıllar
Bugünkü sinema dergilerinin formatı 60’lı yıllarda çıkar. Dönemin film yıldızları dergi kapaklarına taşınır. Magazin ağırlıklı sinema dergileri olan Ses ve Artist, Yeni Sinema ve genç sinema yazarlarını buluşturan Gerçek Sinema dergisinin de ateşleyicisi olur. 60’lar, Film Dergisi, Özgür Sinema, Genç Sinema, Sine Film, AS gibi dergilerle çok sesliliğin hâkim olduğu, farklı formattaki sinema dergilerinin denendiği yıllardır. Bu dönemde dergilerdeki sinema yazıları gazetelerin önüne geçer. Sinema yazını, Ali Gevgilili, A. Metin Öner, Dinçer Güner, Çetin Özkırım, Cüneyt Şeref, Giovanni Scognamillo, Selmi Andak, Adnan Fuat Aralık, Erdem Buri, Sezer Tansuğ, Rekin Teksoy ve Atilla Dorsay gibi yeni isimler de kazanır (Scognamillo, 1967:18).
Çetinkaya (2014), 70’lerde Dünya, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yayımlanan sinema eleştirileri dışında Engin Ayça, Burçak Evren, Atilla Dorsay, Aydın Sayman gibi isimlerin katılımıyla 1973’te yayın hayatına başlayan Yedinci Sanat’ı ve Gerçek Sinema’yı direnen dergiler olarak görür. Atilla Alpöge, Atilla Dorsay, Aydın Sayman, Bülent Şenay, Burçak Evren, Engin Ayça, Enis Batur, Erman Şener, Haldun Dormen, Halit Refiğ, İbrahim Altınsay, Jak Kamhi, Kami Suveren, Mutlu Parkan, Nezih Coş, Onat Kutlar, Ömer Kavur, Sungu Çapan, Tuncan Okan, Vecdi Sayar, Yavuzer Çetinkaya gibi isimler sinema yazınına katkı sunar. Bu dönemde Ulus, Vatan, Tercüman, Akşam, Son Havadis, Günaydın, Hürriyet, Yeni Ortam, Aydınlık gazeteleri düzensiz olsa da sinema yazıları yayımlar. Cumhuriyet’te Atilla Dorsay, daha çok klasik eleştiri türünde yazmaya devam eder. Tuncan Okan da 1953 yılında Milliyet gazetesinde yazmaya başladığı sinema yazılarını, 1974’te yayına başlayan Milliyet Sanat dergisinde yirmi üç yıl devam ettirir (aktaran Türkelay, 2012, s. 82).
80’ler ve Sonrası
“Seksenli yılların sonunda ise dergicilikte yeni bir kıpırdama yaşanmış ilk kez ücretsiz olarak sinemalarda dağıtılan Sinema Gazetesi projesi gerçekleştirilmiştir” (Evren, 1993:9). Aynı yıllarda Beyaz Perde sinemanın sorunlarına yer veren ekleriyle, Video Sinema yeni bir formatla dikkat çeker. 84’te Burçak Evren tarafından çıkarılan Gelişim Sinema ise kısa ömürlü olur. Günlük gazetelerden Milliyet, Tercüman, Cumhuriyet, Son Havadis düzenli film eleştirileri yayımlar. 80-90 aralığında Ali Ulvi Uyanık, Fatih Özgüven, Gülenay Börekçi, Sevin Okyay, Pınar Kür, Nejat Ulusay, Seçil Büker, Oğuz Onaran, Mehmet Açar, Uğur Vardan, Necati Sönmez gibi isimlerle akademik yayınlar da güçleniş, derinlemesine incelemeler artar (aktaran Türkelay, 2012:86).
90’lara gelindiğinde Antrakt öne çıkar. Türkiye’nin tek akademik sinema dergisi olarak adlandırılan 25. Kare yayın hayatına başlar ve 2000’lerin başına, otuz birinci sayısına kadar devam eder. Oğuz Onaran, Seçil Büker, Nilgün Abisel, Gülseren Güçhan, Metin Gönen, Aslı Tunç, Yaprak Büyükerşen İşçibaşı, Sadi Konuralp, Hakan Savaş, Ali Özer, Veysel Atayman, Suat Kemal Angı, Gökhan Erkılıç, Rıza Kıraç, Bülent Vardar, Yıldız Cıbıroğlu, Kaya Özkaracalar, Gülseren Sendur Atabek, Uğur Vardar, Necati Sönmez, Fatih Özgüven, Ali Hakan, Kutlukhan Kutlu, Ali Kemali Karadeniz gibi sinema alanında önemli çalışmalara imza atan isimler bu dergide bir araya gelir (Çetinkaya, 2014).
1994 Ekim ayında yayımlanmaya başlayan Popüler Sinema uzun soluklu dergilerimizden bir diğeri olur. 1997’de Yeni İnsan ve Yeni Sinema gelir. Aynı dönemde Kaya Özkaracalar kült korku filmlerini merkeze alan Geceyarısı Sineması’nı çıkarır. Sinerama, Kinema, Ve Sinema da 90’ların dikkat çeken dergilerinden olur.
Kaynakça
Çetinkaya, T. (2014, 14 Temmuz). Türkiye’de Sinema Dergilerinin Tarihine Hızlı Bir Bakış. TSA. Erişim: 30.05.2018. http://www.tsa.org.tr/tr/yazi/yazidetay/18/turkiye-de-sinema-dergilerinin-tarihine-hizli-bir-bakis
Evren, B. (1993). Dünden Bugüne Sinema Dergileri. Cumhuriyet Dergi. 367. Erişim: 2 Haziran 2018. http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/10402/001581066010.pdf?sequence=1&isAllowed=y
Scognamillo, G. (1967). Türk Sinemasında Eleştirme 1952-1967. Yeni Sinema Eleştirme Özel Sayısı. Temmuz, 17-19.
Kutlar, O. (1985). Sinema Yazarı-Film Eleştirmeni. Milliyet Sanat Dergisi. Yeni Dizi 119, 5.
Mevlânâgil, E. Ş. (t.y). Türk Basınında Sinema Yazıları ve Dergileri. Erişim: 30 Mayıs 2018. http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/10400/001581067010.pdf?sequence=1
Özden, Z. (2004). Film Eleştirisi. İstanbul: İmge.
Özön, N. (2010). Türk Sineması Tarihi 1896-1960. İstanbul: Doruk.
Türkelay, M. Y. (2012). Türkiye’de Bir Meslek Olarak Sinema Yazarlığı Alanındaki Profesyonelleşme. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
1994 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü’nde lisansını tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yeni medya ve çocuk alanında yüksek lisansına devam etti. Fil’m Hafızası, Sinema Terspektif, Berfin Bahar, Hayal Perdesi gibi farklı basılı ve online mecralarda sinema üzerine yazıları yayınlandı. art-his.com’da sanat üzerine üretim yaparken, Mayıs 2019’dan bu yana Arter’in Öğrenme Programı’nı oluşturan ekiple birlikte çalışıyor.
Sohbet Sizinle Aynı İlgi Alanlarını Paylaşan Kişileri Bulun.Yabancılarla konuşmak Yabancılarla ilgili sorularla konuşun Yabancılarla nasıl konuşulur? Yabancılarla konuşmak sizi nasıl daha iyi hissettirebilir? Yabancılarla hangi web sitesinde konuşabilirsiniz?
2000’lerin sonlarına doğru, sosyal medya platformlarının yükselişi ve akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte sohbet odaları eski cazibesini kaybetmeye başladı. Özellikle Facebook, Twitter ve Instagram gibi platformların yaygınlaşması, insanların iletişim alışkanlıklarını değiştirdi. Mynet Sohbet de bu değişimden etkilendi.
Modern özelliklere uyum sağlayarak yenilenmiş bir arayüzle kullanıcılarını karşılayan platform, mobil uyumlu hale gelmiştir. Ayrıca sohbet odalarının çeşitliliği ve kolay kullanımı, hala bir topluluk oluşturma potansiyelini koruduğunu göstermektedir. Ancak, kullanıcı sayısı eskiye oranla oldukça azalmıştır ve bu durum, sohbet kültüründeki değişimlerin açık bir yansımasıdır.
Kolay, basit, ve özverili sohbet; kullanıcıların çeşitli ihtiyaçlarına cevap verebilecek farklılıklar sunar. Geleneksel sohbet odaları ve mIRC gibi tarihi platformlar ise internetin iletişim alanındaki en köklü miraslarıdır. Dijital çağda yeni sohbet türleri ve araçları gelişmeye devam etse de, bu tür sohbet odalarının her biri kendi özgün yapısı ile öne çıkmakta, kullanıcılarına anlamlı ilişkiler kurma fırsatı sunmaktadır.