Savaşın anlamsızlığı, dehşeti, toplum ve birey üzerinde bıraktığı yıkıcı tahribatı gözler önüne sermenin sinemada farklı karşılıkları bulunmaktadır: Cephedeki sıcak çatışmaları göstererek savaşın vahşetini vurgulamak, savaş sonrası askerlerin ruhlarında açılan boşluklar, cephenin gerisinde çocuklarının ölüm haberlerini alan ebeveynler, yıkılan aileler… Çok yönlü bir yıkım olan savaşın toplum psikolojisindeki onarılmaz yaraları: En güzel yılları çoğu kez hiç uğruna harcanan gençler.
Alyoşa annesi ile vedalaşamadan savaşa katılmak zorunda kalan 19 yaşında bir Sovyet eridir. Faşistlerin bir tank saldırısı sırasında tek başına iki tanka hasar verir. Komutanı onu madalya ile ödüllendirmek ister. Ancak Alyoşa madalya yerine annesini görmek için iki günlük izin ister. Tek isteği köyüne dönüp evlerinin çatısını tamir etmek ve annesi ile vedalaşmaktır. Alyoşa yol boyunca insanlara yardım etmesi dolayısıyla oldukça zaman kaybeder. Köyüne/annesine vardığında ise kalacak zamanı kalmamıştır, sadece sarılıp oradan ayrılır. Cepheye dönerken annesine geri döneceğim diye bağırır ancak geri dönemeyecektir.
Çukhray, Alyoşa’nın yolculuğunu aktarırken dramatize edilmesi müsait öyküyü -Alyoşa’nın cephede öldüğünü filmin başında belirtiyor- hümanizmi elden bırakmadan anlatmayı; yolculuk esnasından savaşın getirdiği sürgün, açlık ve ölümü gösterirken de serinkanlılığını korumayı başarıyor. Savaşın vahşetten başka bir şey getirmemesi ile bu toz duman içinde Alyoşa’nın aşkı tatmasını paralel bir biçimde anlatan film; başka bahara kalan umutların ve cephenin gerisinin de önü kadar mahvedici olduğunun altını çizer.
Grigori Çukhray’ın II.Dünya Savaşı sırasında bir Sovyet askerinin annesini ziyaret etmek için çıktığı kısa yolculuğu ve bu yolculukta umutla umutsuzluğun iç içe geçtiği bir coğrafyayı betimlediği Ballada o soldate(Ballad of a Soldier – Askerin Türküsü); savaşa yaklaşımı, duyarlılığı ve karanlık içinde parlayan bir aşk hikayesi ile benzerine kolay kolay rastlanmayacak bir klasik.
İşletme ve Finans lisans mezunu, Sosyoloji öğrencisi. Kendi blogu ve DVD+ dergisi forumundan sonra sinema yazılarını yayınlamaya Sinemaximum sitesi ile başladı. Daha sonra yaklaşık 2 yıl Türkiye’nin ilk online sinema dergisi Sinemalife’da Düş Perdesi ve Ev Sineması bölümlerini yürüttü. Kanal D Home Video DVD dergisinde yazdı. Temmuz 2013’de Cineritüel ekibine katıldı. Philip Morris Ezd kanalında Planlama ve Analiz bölümünde çalışmaktadır.