Vertigo (1958): Özne ve İktidar

Vertigo (1958): Özne ve İktidar

Share Button

Vertigo’nun meşhur jeneriği kırmızı fonda kadın dudaklarıyla açılır. Bir şey söylemek isteyen ama ne olduğunu bilmeyen dudakların üzerinde James Stewart ismi belirir. Olayları anlatacak/çözecek kahramanımız ekrandadır. Daha sonra kamera gözlere çıkar. İzlenildiği veya korktuğu açıkça belli olan gözlerin üzerinde bu kez Kim Novak’ın yazısını görürüz. İzleyeceğimiz kişi de jenerikte belirmiştir. Kamera son olarak gözbebeğine odaklanır ve Hitchcock yazısı belirir. Bu açıkça röntgenciliğin bir tarifidir.

Hitchcock’un her ayrıntısı özenle planlanmış, tümüyle kendine has bir sinemanın peşinde koştuğunu; izleyiciyi tedirgin eden, diken üstünde bırakan kamerasını bir röntgenci gibi kullanıp izlenmenin verdiği hazzı perdeye yansıttığını söyleyebiliriz. Şüphesiz ki yönetmenin başat olgusu gerilimden beslenen öyküler. Ancak söz konusu Vertigo olduğunda Hitchcock, izleyiciyi ayakta tutan meşhur şüphe duygusunun yerine öznenin trajediye dönüştüğü bir anlatı tercih eder.

Vertigo’da öznel kamera her şeye hakimdir. Judy’nin görüş noktasından yapılan tek bir geriye dönüş dışında anlatı, Scottie’nin gördükleri ya da görmeyi başaramadıkları etrafında örülür. Seyirci, onun erotik takıntısının ve sonuçtaki umutsuzluğunun büyüyüşünü onun görüş noktasından izler. (1) Scottie’nin voyörizmi açıkça görülmektedir: İzlediği kişinin cinsel cazibesine kapılmış, sürüklenmektedir. Ancak onu tatmin edecek iktidar olgusundan oldukça uzaktır. Özne (Scottie) ve nesne (Madeleine/Judy/Midge) açısından duruma bakacak olursak durum daha netleşecektir. Özne asla filme tam hakimiyet kuramaz sık sık bölünür, iktidarı sarsılır. Nesne ise arzuyu tetikleyen bir unsurdan daha çok iktidarı tehdit eden bir yapıya bürünmüştür. Hitchcock’un ısrarla altını çizdiği gibi Scottie filmin hiçbir aşamasında tam bir erkek olamamıştır. Filmin açılışında kurtarılmayı bekler daha sonra bastonla yürümek zorunda kalır. Tüm film boyunca aklı ve karar verme yetisi bulanıktır, vertigodan muzdariptir ve kadınlar tarafından yönlendirilmektir. En etkin olduğu anlarda bile bir eksiklik hissi uyandırır. Scottie’nin cinsel yetersizliği fiziksel olmamasına rağmen izleyici de uyandırdığı eksiklik duygusunda tezahür eder. Judy’e uyguladığı değişim nesne üzerindeki etkisinden çok eskiye dönmek için gösterdiği melankolik bir çabadır. Bu kahramanla kurduğumuz özdeşleşmeye büyük ket vurur.

Hitchcock’un hayal dünyası gizemden oluşur ancak asıl beslendiği kaynak romantizmdir. Filmin ilk kısmında âşık olduğu kadını, sahip olduğu karanlık zihinden kurtarmayı başaramayan Scottie bir nevi düş olarak nitelendirilen bu ilişkiyi mezara gömmek istemez. Bu sebeple Judy’i dönüştürmeye çalıştıkça aynı kaybı, aynı yerde, aynı şekilde tekrar yaşamak zorunda kalır. Genç ve güzel bir kadın ile yaşı neredeyse geçmiş bir erkeğin ilişkisi olarak bakıldığında Scottie’nin kendini yetersiz görmesi kaçınılmazdır. Filmin ünlü dalgalar önündeki öpüşme sahnesinde yani cinsel gücünün doruğunda bile nesne (dalgalar) öznenin önüne geçmektedir. Zaten Medeleine’yi isterken Judy’i elde etmesi de oldukça manidardır. Kusursuz güzellik ve zarafet ondan kaçmış, elde ettiği ise dönüştürmeye çalıştığı çirkin ördek yavrusudur. Kuleden Judy’nin cesedine bakarken vertigodan kurtulmuş olduğunu anlarız ancak tüm cesareti ve sevgisi de aşağıda bir yerde yitip gitmiştir. Bu sebeple film bittiğinde bir cinayet/sahtekarlık ya da yalancı sevgi sorununu çözdüğü izlenimine kapılmayız sadece Scottie için üzülürüz. Sonuçta “özne” amaca ulaşmak için gerçekleştirdiği tüm çabalarda kaybeden konumuna düşmüştür.

Filmin afişinde de kullanılan sarmal/spiral semboller sadece yükseklik korkusuna işaret etmez. Vertigo değişim üzerine kurulmuştur ve değişim sürekli tekrarlanır. Madeleine/Judy değişimi filmin tümüne yayılan bir düş gibidir. Filmin renk paleti de buna katkıda bulunur. Bir kuğu gibi asil ve narin Madeleine’den kaba saba, kötü makyajlı olan Judy’e dönüşmek daha çok özüne dönmek olarak tanımlanır. Judy için bir rol olarak planlanan Madeleine karakterinin sözde ölümü aslında kendisinde bulunmayan cazibe ve zarafeti de ortadan kaldırır. Cilası kazındığında ortaya çıkan bir pas gibi yerine geçeceği bir şey olmadığı zaman ürkek ve kendinden emin olamayan zayıf bir karakter ortaya çıkar. Judy’i tekrar Madeleine dönüştürme çabaları ise sonuç vermeyecektir, çünkü fizik olarak el verse bile ruhen o ağırlığı taşıyacak yetkinlikte değildir. Bu durum aynı kişiye iki kez aşık olan Scottie için de geçerlidir. Oldukça güzel bir kadının yanında kendisini yeterli hisseder. Ancak her iki kayıp bunun gerçek olmadığını gösterir. İlk kayıp saplantı derecesinde tutkun olduğu kadının intihar etmesi şeklinde sonuçlanır. Olaya verdiği tepki, yaşadığı sandığı ilişkiden daha büyüktür. Onunla birlikte olma şansı yoktur, bir idealin peşinde sürüklenmektedir. Ancak ikinci kayıp daha serttir: Judy onun için kendi eliyle yarattığı bir projedir. Eline geçen belki de son fırsatta tekrar başarısız olmuştur.

Tüm bu değişimler yaşanırken Hitchcock arka planda düşsel bir atmosfer yaratır. Yeşil ve kırmızı ağırlıklı bir renk paleti, renk patlamaları ve düş sahneleriyle değişimin getirdiği duygusal tepkileri muğlakta bırakır. Kamera sürekli hareket eder bir sonraki sahneye hazırlık yapar. Scottie’nin yükseklik korkusunun çekilme sahnelerinde kullanılan ileri-geri kaydırmalı zoom tekniği bu filmle bulunmuştur ve halen kullanılmaktadır. Mezarlıkta kullanılan sis filtreleri ile tüm mezarlık bir kaybolmuşluk hissi yaratır. Ormanda ise kahramanlarımız ağaçların arasında gizlenmektedir. Defalarca Madeleine/Judy değişimi bu siluetlerin arkasında gerçekleşmiştir. Özellikle sinema tarihinin en iyi sahnelerinden biri olan Scottie ve Judy’nin oteldeki tanışmasında Madeline’ye yapılan gönderme filmin değişim temasını özetler niteliktedir. Simgesel açıdan bakıldığında film gizlenme temasını izleyiciye birebir yaşatır ki bu filmin özünü oluşturmaktadır. Scottie’nin de gizleyecek şeyleri bulunmaktadır. Kuşkusuz Vertigo birçok açıdan incelenebilecek kadar malzemeyi barındırır. Ancak son tahlilde Vertigo, Scottie’nin iktidar çabasıdır.

(1) Laura Mulvey, Görsel Haz ve Anlatı Sineması

twitter.com/gok_gkhn

, , , , , , , , , , , , ,

1 comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir