Konuk Yazar: Burç Karabulut
1874’de yılında Vahşi Bill Hickok, rüyasında büyük beyaz bir buffalo tarafından sürekli rahatsız edilir. Bu işkenceden kurtulmak için beyaz buffaloyu öldürmek üzere Vahşi Batı’ya gider. Hickok, James Otis takma ismi altında daha önceden birçok düşman yarattığı kasabasına dönüp hem eski düşmanlarını alt etmeli hem de beyaz buffaloyu alt etmek için mücadele etmelidir. Bu açıdan film, çift dikiş korku filmidir. Hem buffalo tarafından yayılan tekinsizlik hem de Hickok ve vahşi batı medeniyetinin doğasında yer alan tekinsizlik ve şiddet korkunç yüzünü birlikte gösterir. Seyircinin de bu iki durum arasından tarafını seçmesi beklenir.
Filmde bazı önemsiz detaylar göze batar: Hickok’un ortağının bir Kızılderili olması -buffalo Kızılderililer için kutsal bir hayvandır- Amerika’nın adeta batı sömürgeleştirilmesi çerçevesinde kendi kanlı geçmişiyle hesaplaşmasını simgeler. Ayrıca, Hickok’un trenden indiği o an, ölü buffaloların beyaz kemiklerinden oluşan dağı görürüz ama Hickok o dağa sırtını dönmüş halde yürür ve uzaklaşır.
Cineritüel’e yazıları ile katkıda bulunan konuk yazarlarımızın ortak hesabıdır.