The Truman Show (1998): Sömürü Bazen Sitcom’dur

The Truman Show (1998): Sömürü Bazen Sitcom’dur

Yazar Puanı4
  • Truman Show’da özel yaşama olan saygı, kişinin ahlak yoksunluğu ve televizyonda gördüğümüz kişi ya da kişileri birer eğlence malzemesi olarak görmemiz eleştiriliyor. Diğer bir deyişle; insan hayatının sit-com biçiminde sömürülmesi ve değersizleştirilmesiyle birlikte kişilerin 24 saat izlenip takip edilmesini içselleştiriyor.
Share Button

Konuk Yazar: Burç Karabulut

The Truman Show, insan deneyimine ve toplumun sosyolojik meselelerine kara komedi ile yaklaşıyor. Truman Burbank’in hayatını konu alan bir şov programı olan Truman Show, Truman’dan habersiz olarak dünyadaki tüm insanlar tarafından izlenen bir programdır; ama Truman için o hayat bildiği tek hayattır. Truman Show’un mesajı, toplumun ve medyanın etiğine yönelik değil bireyin etik sorunsallarıyla ilgilidir. Kuşkusuz medya ile toplum ilişkisi göz önüne alındığında medya, bireyi ve onun değerlerini olumlu ve olumsuz yönünde etkilemiştir. Truman Show’da özel yaşama olan saygı, kişinin ahlak yoksunluğu ve televizyonda gördüğümüz kişi ya da kişileri birer eğlence malzemesi olarak görmemiz eleştiriliyor. Diğer bir deyişle; insan hayatının sit-com biçiminde sömürülmesi ve değersizleştirilmesiyle birlikte kişilerin 24 saat izlenip takip edilmesini içselleştiriyor.

Truman şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde ideal bir ütopyada yaşar. Kendini seven ideal bir eşi ve işi vardır. Truman’ın ideal dünyasında saflık ve masumiyet vardır. Öte yandan; kamera arkası görüntülerine geçildiğinde o masumiyet yerini gaddarlığa ve kurban olmuşluğa bırakır. Truman televizyon dünyasına hapsolmuş, o dünyanın içine doğmuş ve o dünya için yaşaması planlanmış sömürü dünyasının mutlu reklam yüzüne dönüşür. Medyanın rolü burada tartışılmaya açılır. Medya bir yandan araç olarak, insanları bilgilendirmek, onlara yardımcı olmak rolünü üstlenirken bir yandan da nasıl olur da kapitalist sömürünün bir parçası olabilir? Bu sömürü ile bilgilendirme rolünü nasıl dengelemektedir?

Medya içerik üretimine susamış bir şekilde normal insanların hayatını sömüren kapitalist bir aygıt olarak düşünüldüğünde, medyanın eğlenceyle ilişkisi politik doğrucudur; çünkü medyanın varlığı kâr edebilmesine olanak verecek şekilde sistemin dönen bir parçası olarak görülmektedir. Bunun için bir ünlü yaratmak ya da normal bir insandan bir ünlü çıkartmak, medyanın başarısıdır (başarılı bir şekilde sömürüsüdür). Truman bu durumda mükemmel bir deney hayvanıdır. Güzide Amerikan ailesinin mutlu hayatının yansıması olarak ekranda tezahür eder. Ekrandaki ya da fanustaki bir Amerikan ailesinin hayatının içerik olarak tüketim toplumuna sunulmasının bir örneğini sunar. Truman’ın bu durumu Michael Jackson’ın ya da Prenses Diana’nın hayatı ile benzeştirilebilinir. Bu iki ünlü karakterin ortak noktası; ikisinin de hayatının alt üst edilmesinin bir sömürüden çok sevgi, aşk ve mutluluk kisvesi altına saklanmasıdır. Bu maskeyi de gülümseme, gülmek, mutluluk, aşk ve sevgi kılıfıyla en doğal biçimiyle tüketiciye sunulur hale getirir.

Medya hem kapitalizmin ruhunu yaşatıp hem de topluma sevgiyi pazarlama yöntemini nasıl işletir? Bunu Truman gibi figürleri yaratarak yapar. Truman, Amerikan ailesinin baba figürüdür. Aynı zamanda ideal bir aile kurmayı başarmış bir bireydir; dolayısıyla izleyenlerin çoğunun hayallerini içinde bulundurur. Böyle bir karakter, seyircinin sempatisini kazanmakta gecikmez. Tüketici toplumunun daimi bireyleri Truman’ın kim ya da ne olduğu ile ilgilenmez, sadece onun kendi televizyonlarında yer aldığı şekliyle kalmalarıyla ilgilenirler. Truman’ın istekleri tüketim toplumunun arzularını yansıtacak şekilde hazırlanmalıdır. Truman’ın her hareketi bir senaryoya bağlıdır. O, senaryo içinde toplumun arzularını tatmin edecek bir şekilde eğlendirmeyi iyi bilir. Seyircilerin arzuları ve eğlendirme düşüncesi Truman’ı insandan uzak, tüketim kültürünün doğal nesnesi haline getirir.

twitter.com/Burckarabulut

, , , , , , , ,

1 comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir