Kısa Film: Room 8

Share Button

Konuk Yazar: Cenk Onur GÜRDAP

Özgürlük dediğimiz zihinlerimizin hapsolup bedenlerimizin tüm dünyayı gezmesi mi, yoksa bedenlerimizin hapsolup zihnimizin özgürce düşünebilmesi midir?

Zihnimiz bedenimizden bağımsızdır. Biz evrenin neresinde olursak olalım, durumumuz ne olursa olsun, zihnimiz özgür düşündükçe biz de özgürüz. Kimse bir başkasının düşüncelerini asla değiştiremez. Zaten kimse de başka birinin düşüncelerini bilemez. Bu yüzden bazen kendi zihnimize bile kimsenin bilmediği, sadece bize ait olan düşüncelerinden dolayı kızıyoruz ve engel oluyoruz. Hiç düşündük mü neden diye? Öyle çok kurallarla hayat sürmeye alışmışız ki, kendimize bariyerler koyuyoruz.

Bizi yalnız ve yalnız tutsak edebilecek şey, insanlar ve olaylar değil,  zihinlerimizdir. Bunun bilincinde hareket edip dünyadaki yıllarımızı yerli yersiz endişe ve düşüncelerle harcamamamız gerekir.

Hayatınız çıkmaza girdiğinde dönüp geriye bakıp ne yaptım, ne yapıyorum mu dersiniz, yoksa ileriye bakıp en azından geleceğimi toparlayayım mı dersiniz? Umut hep vardır. Yalnız bu umut kendinle yüzleşmekten kaçıp kolayı seçmek değildir. Çalışmak, dürüstlük, düzen, doğruluk, özveri ve özgüvenden geçer. Hayatımız çıkmaza girdiğinde ve özgürlüğümüzü kaybettiğimizi düşündüğümüzde özgüvene iki yıldız koymak isterim.

Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik, boyun eğmek, aşırı uyum göstermek, yalnızlık, eleştirilere karşı hassas olmak, güvensizlik, depresyon, aşağılık duygusu ve sevilmediğini hissetme gibi kavramlarla tanımlanabilir.

Sonuç olarak insan başta özgüvenli olmak koşuluyla bu hususları da gerçekleştirdiği sürece geçmişte yaşadığı veya yaşamakta olduğu düşünsel bunalımları, çıkmazları ve esareti aşıp hayatta kimsenin oyuncağı olamaz!

, , , , , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir