Celal ile Ceren (2012): Bizler İğrendik, Siz de İğrenin!

Celal ile Ceren (2012): Bizler İğrendik, Siz de İğrenin!

Yazar Puanı0.5
  • Türk komedi filmlerine gülmediğini çok havalı bir şeymiş gibi söyleyen snobları haklı çıkarmak istemem ama bu film gerçekten rahatsızlık verici. Özellikle de kadın temsilleriyle. Film boyunca gördüğümüz tüm kadınlar erkek zihniyle düşünüyorlar. Ceren, Celal’in annesi, Ceren’in arkadaşları, pizzacı, veteriner… Yaptıkları şakalar bile erkek diliyle. Zaten filmin temel dramatik çatısı da ataerkil anlayışla kurulmuş.
Share Button

Bazı oyuncular, yönetmenin önündedir. Mesela Cem Yılmaz, Ata Demirer, Şahan Gökbakar gibi oyuncuların filmlerinde yönetmen etkisi yok denecek kadar azdır. Filmi şekillendiren tamamıyla bu oyuncuların performansları olur.  O yüzden de seyircilerin gözünde çoğu zaman filmler bu oyunculara aitmiş gibi bir algı ortaya çıkar. Kimse Togan Gökbakar’ın filmini seyrettim demez. O film Şahan’ındır çünkü ya da küçük bir anketle insanlara Yahşi Batı’nın yönetmeni sorulsa, çok az kişi Ömer Faruk Sorak cevabını verir. Büyük oranda alacağımız cevap Cem Yılmaz olur. İlginçtir ki bu algıyı sadece komedyenler yaratabiliyor. Muhtemelen de bu algıyı yaratabilecek kadar ‘star’ seviyesine çıktıktan sonra halkın gözünde sonsuz bir kredi sahibi olunuyor. Yani, artık ne versen gider durumuna geliniyor. Özellikle Şahan Gökbakar’da vaziyet bu. Gerçi Şahan en başından beri kimseye ‘iyi film’ vaat etmiyordu ama yine de bu, seyircilerin zekâsıyla alay edercesine yaptığı filmleri haklı çıkarmaz. Aslında, bir açıdan bakınca onun da filmlerinde bir standart olduğu düşünülebilir. Abartı ve iğrençlik komedisi standardı. Tam da Celal ile Ceren’de olduğu gibi.

İşin açıkçası, filmi seyretmeden önce nasıl bir beklenti içindeyseniz, Celal ile Ceren üç aşağı beş yukarı size onu veriyor. Bana üç aşağı verdi ama siz çeşitli vücut ifrazatlarını gülünç buluyorsanız, size beş yukarı verebilir. Bana gülünçtense, daha çok iğrençmiş gibi geliyor. Ya da jeneriği seyrederek de buna karar verebilirsiniz çünkü jenerik filmin özeti gibi olmuş. Film boyunca şaka kalitesi jeneriktekilerin seviyesini asla aşmıyor. O yüzden jenerikten keyif almazsanız, filmi seyretmeye devam etmenize pek gerek yok. Emin olun, hiçbir şey kaybetmezsiniz. Filmi seyredilebilir yapan tek şey ise oyuncuların sempatikliği ama bu da tabii sizin kişisel olarak Şahan Gökbakar ve Ezgi Mola’yı sempatik bulup bulmadığınıza bağlı.

Ciddi ciddi bir analiz yapmaya kalkıp da filmin senaryosunun dengesizliğinden, gereksiz sahneler fazlaca uzun tutulurken bu uzun sürelere az sayıda şaka sıkıştırılmasının filmden keyif alma potansiyeline sahip seyirciler için bile kopma hissi yarattığından falan bahsetmeye gerek yok, çünkü bu filmi neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.

Türk komedi filmlerine gülmediğini çok havalı bir şeymiş gibi söyleyen snobları haklı çıkarmak istemem ama bu film gerçekten rahatsızlık verici. Özellikle de kadın temsilleriyle. Film boyunca gördüğümüz tüm kadınlar erkek zihniyle düşünüyorlar. Ceren, Celal’in annesi, Ceren’in arkadaşları, pizzacı, veteriner… Yaptıkları şakalar bile erkek diliyle. Zaten filmin temel dramatik çatısı da ataerkil anlayışla kurulmuş. Tek eşliliğe isyan eden bir erkeğin çok eşliliği başarma mücadelesini konu alıyor film ve Celal hem tek eşliyken, hem de çok eşliliği beceremiyorken açıkça mağdur karakter olarak sunuluyor. Diğer yandan filmdeki kadınlar ise erkeklerin onlara uygun gördüğü biçime girebildikleri oranda öne çıkıyorlar. Hani güzellik bakan gözdedir ya, işte o bakan göz hep erkeğin gözü. Şahan Gökbakar’ın canlandırdığı Celal’in kiloları film boyunca asla şaka malzemesi olmuyor ama filmin birkaç dakikası sadece pizzacı kadının kilolarıyla alay etmeye ayrılmış. Sanki Celal bir erkek olarak hep ‘güzel’ kadınlarla birlikte olmayı hak ediyormuş gibi, sanki normali buymuş gibi bir zihinsel kodla, kadının fiziksel hali erkeğin beğenisine göre şekillendiriliyor ve bu şekle uymayanlarsa işte böyle anormal karşılanarak alay konusu oluyor. Birkaç yıl önce Ezgi Mola’nın da 15 kilo vererek zayıfladığı düşünülürse, esas kız Ceren rolü için adeta biçilmiş kaftan. Yine de bu kadarının yeteri kadar cinsiyetçi olmadığını düşünmüş olacaklar ki, film ekibi gay-travesti şakalarıyla mevzuyu tamamlamayı da ihmal etmemişler.

Bu cinsiyetçi tavır birçok filmde karşımıza çıkıyor olsa da, en çok komedi filmlerinde belirgin durumda. En tehlikelisi de bu zaten, çünkü komedilerde kadınları, gayleri, travestileri aşağılamanın şakası yapılarak bu tavır sempatikleştiriliyor. İşin kötüsü, Celal ile Ceren’i seyreden 2,5 milyon insanın içindeki kadınların filmi beğenmeleri, bu esprilere gülmeleri. Ataerkil zihinsel kodları kabul eden kadınlar sadece sinema perdesinde kalsaydı iyiydi. Gerçek yaşamda da böyle olması çok fena.

, , , , , , , , , , , , , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir